İstanbul’un sorunları her geçen gün daha fazla büyüyor. Şehirde yaşayanlar konfor
anlamında her gün biraz daha geriye gidiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu’nun hizmet etmek yerine “hizmet etmeye çalışıyormuş gibi görünme çabası”
İstanbul halkı için tahammül edilemez bir hal aldı.
Belli ki İmamoğlu’nun en son amacı ve derdi, belediyecilik yapmak ve şehrin sorunlarına
çözüm bulmak! İstanbul halkı büyük umutlarla seçtiği İmamoğlu’ndan, yaptığı hizmetler ve
çözüm ürettiği sorunlarla ilgili açıklama ya da reklam beklerken İBB’nin tek derdi en
başından beri sadece İmamoğlu’nu parlatmak ve abartılı bir PR çalışması yapmak oldu.
Aslında kendisini tebrik etmek lazım zira sadece sosyal medyada yürüttüğü algı çalışmaları
ile hiçbir hizmet yapmayarak destek toplamaya ve insanları oyalamaya devam edebiliyor.
Proje üretmemesine şaşırmıyorum çünkü hala seçimden önceki vaatlerini bile yerine
getirmedi.
Yeni bir hizmet ile İstanbul halkına daha fazla kolaylık sunmak yerine Ak Parti döneminde
İBB’nin verdiği sosyal hakların bir kısmını vatandaşın elinden tamamen aldılar, bir kısmını
ise kıstılar. Yakında kıstıklarını da tamamen ellerinden alacaklar. Halka ait olan İBB
iştiraklerini sattılar. Halk Ekmek, ulaşım ve suya, fahiş oranlarda zamlar yaptılar.
Tek maaşıyla geçinen emeklilere 10 bin TL Pazar desteği vaadinde bulundular ancak yerine
getirmediler. Maaşlarına yapılan zamları beğenmedikleri için verdiği her sözü yerine getirmiş
olan Erdoğan’ı sandıkta cezalandıran emekliler, İstanbul’da suya yapılan zamlardan sonra
neden susup oturdular? Gerçi cezalandırdıkları Erdoğan değil kendileri oldu, o ayrı…
2018’de Ak Parti yönetimi döneminde İBB tarafından yapımına başlanan öğrenci yurtları,
İmamoğlu göreve geldikten sonra askıya alındı. O yurtların yapımı hala tamamlanmadı ve
yıllardır çalışma yapılmamasından dolayı inşaattaki birçok malzemede tahribat oluştu. Bu
devlet malına zarar vermek olmuyor mu?
Devlet tarafından yapılan birçok öğrenci yurdunu da kendileri yapmış gibi gösterdiler.
Eyüp’teki öğrenci yurdu ise İBB tarafından satıldı, öğrenciler Avcılar’daki yurda gönderilip
perişan edildi. Birçok öğrenci her sene mağdur olmaya devam ediyor. İşin tuhaf yanı,
barınma hakkı durdurulan ya da ellerinden alınan öğrenciler yine gidip gelecekleriyle
oynayan CHP’ye oy verdiler!
Neredeyse tüm kaldırımlar kırık, yollar bozuk ve asfalt yolların çoğu yer yer çökmüş. Florya
gibi elit kesimin yaşadığı bir semtte bile kaldırımlar, bahçeler ve tüm yeşil alanlar kaderine
terk edilmiş. Hasbelkader otlarını biçtikleri yeşil alanlardan, biçilmiş ot yığınlarını da almadan
gidiyorlar. Üstgeçitlerdeki asansörlerin çoğu bozuk, çalışmıyor. Bakırköy, Kadıköy, Beşiktaş
başta olmak üzere ara sokaklarda yürünmüyor.
Özellikle 90’lı yılların en gözde semti olan Bakırköy ilçesinin sakinleri, yeni CHP’li
başkanlarından tek bir hizmet göremediği için “Bir Bülent gitti başka bir Bülent geldi”
yorumunu yapıyor. Çünkü eski CHP’li başkan Dr. Bülent Kerimoğlu da hiçbir hizmet
yapmamıştı. Bakırköy yıllar içinde köyden beter hale gelmiş olmasına rağmen halkın
çoğunluğu ısrarla CHP’ye oy veriyor.
İBB kent lokantalarında 3 çeşit yemeği 40 TL’ye yiyenler, İmamoğlu halkı düşünüyor sanıyor.
Oysaki otopark ve toplu taşıma ücretleriyle, su faturalarıyla ve devlet tarafından ödenen
belediye bütçesini hizmet için kullanmamasıyla her gün soyulan İstanbullular, yediği 1 tabak
yemeğin aslında 500 TL’nin üzerinde olduğunu idrak edemiyor.
İstanbul’un tüm ilçelerinde yenilenmesi gereken binalar için çalışma yapılmıyor. Her yerde
çöp yığınları var. Metrobüslerin yüzde doksanında klimalar çalışmıyor. Toplu taşıma kullanan
halkın hali içler acısı. İBB’ye her gün şikâyet telefonları yağıyor ancak tek bir çözüm hamlesi
göremedik. İstanbul resmen kaderine terk edilmiş. Hadi bu adamı, hizmet yapmamasına
rağmen sırf siyasi görüşünüzden dolayı siz seçtiniz ve tüm bu rezillik size müstahak diyelim.
Peki diğerleri neyin cezasını çekiyor?
Daha yazılacak o kadar çok şey var ki… Maalesef bu satırlara sığdıramayız. Kısa ve öz tek
şey söylenebilir. İmamoğlu ve yönetimi, Ak Parti belediyeciliği sayesinde çağ atlamış olan
İstanbul’u hızlı bir şekilde 80’li yıllara geri döndürüyor. Ama iyi düşünmek lazım. Belli ki
particilikten anladığı siyaset değil bildiğimiz salon partisi. Zira bu kadar nostalji hamlesinin
başka mantıklı açıklaması olamaz!