Türkiye’de ciddi bir kavram kargaşası var. İnsanların çoğu ne savunduğu ideolojinin ne de inandığı dinin altyapısına hâkim değil hatta konuştuğu birçok kelimenin anlamını bile bilmiyor.
Dün bir sohbet ortamında şöyle bir cümle duydum: ‘Komünist değilsen kapitalistsin!’
Ne alakası var? Komünizmin karşıtı kapitalizm değildir. Kapitalizm ideoloji bile değildir, modern üretim sisteminin adıdır, diğer bir deyişle sermayecilik.
Komünizmin karşıtı milliyetçilik ve liberalizmdir. Bunu doğru anlayalım.
Kavramlara ya medyadan ya da sosyal ortamlardaki konuşmalardan duyduğumuz kadarıyla hâkim olmamız bizi büyük bir yanlışa düşürüyor. Toplumumuzun içine düştüğü en büyük yanlış, derinlemesine araştırmadan, sadece okuduğu tek bir kitaptan ya da tek kişiyle yaptığı bir sohbetten yola çıkarak bir ideolojinin peşinden körü körüne gitmektir.
***
Örneğin Hitler, Kavgam adlı kitabında Marksizm'i Alman milletinin bekasını etkileyen ve etkileyecek olan bir tehlike olarak anlatıyor. Hitler'e göre insanları etnik köken çevresinde birleştirmek için komünistlerin tehdit olarak gösterilmesi gerekir.
Çünkü komünizm temelde ırk, kültür, dil, etnik köken üstünlüğünü ve ayrımcılığını reddeder, sadece sosyal sınıf ve ekonomi gerçeğini benimser. Hitler ise Almanların ari (asil) ırk olduğunu savunduğu için ırkların üstünlüğünü reddeden bir ideolojiyi düşman olarak görmektedir. Zira Marksizim, Hitler'in ideallerine ket vuracak bir felsefedir.
Milliyetçi ideolojiye sahip olan kesim ekonomik sistem olarak genelde liberalizmi benimser. Ülkemizde Hitler'in ideolojisinin karşılığı Kemalizm'dir.Kemalizm’in ise Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirleriyle, hedefleriylepek alakası yoktur çünkü günümüzde Kemalistler, Atatürk ile çelişen çizgilere ve uygulamalara sahiptirler.
Milliyetçiliğin topluma en sert yansıdığı nokta ise dinlerin bile üstün ırka ait olduğu inanışıdır.Ezanı Türkçe okutmak ve Kur'an'ın yalnızca Türkçe okunmasını istemek de buna örnektir aslında.
Konu din düşmanlığı olarak algılansa da din ile ilgili değil tamamen etnik köken ile bağıntılıdır. Milliyetçilik dediğimiz kavram tam olarak budur. Türkiye'de Kürt sorunu da milliyetçi kesimin bu tutumundan dolayı ortaya çıkmıştır.
İttihat ve Terakki, Cumhuriyet'in ilanından sonra ikiye bölündü. Bir kesim Milliyetçi Hareket Partisi diğerleri ise Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında toplandı. Bir taraf dini temelleri baz alarak halkı etkilemeye çalışırken diğer taraf dini değerlerin bireysel yaşanmasını ve devlet yönetimine yansıtılmaması gerektiğini savundu.
Temelde iki ideolojik yapı da aynı amaca hizmet ediyordu. Çünkü bizim Kemalizm veya salt milliyetçilik dediğimiz şeyler aslında Nasyonal Sosyalizmdir, yani NAZİ.
Biz bunu telaffuz etmekten çekindiğimiz için milliyetçi sosyalistlere Kemalist veya sadece milliyetçi diyoruz. Milliyetçi sosyalist görüşün mensupları tek bir ırkın üstünlüğünü kabul eder ve o ırkı kendi içinde kusursuzlaştırıp aynı ırktan olan insanlara ütopik bir yaşam kurmak isterler.
Şunu da belirtmekte fayda var; Alparslan Türkeş’in kurduğu MHP ve savunduğu milliyetçilik ideolojisi ile bugünkü MHP’nin bakış açısı bile aynı değildir. Hatta Osmanlı’daki Turancılık bakış açısı ile Alparslan Türkeş’in bakış açısı bile birbirinden çok farklıdır. Dolayısıyla günümüzde de sadece kavramlara ait davranarak değil birçok kavram başladığı günden bu yana yeniden tanımlanmış, yeni bir boyut kazanmıştır. Bu değişimlerin farkında olarak bir ideolojiyi savunmak gerekir.
Temel kavramları iyice anlamamış, sindirememiş bir gencin Kavgam (Adolf Hitler) ve Das Kapital (Karl Marx) gibi eserleri okuması dönemin siyasetini anlamasına değil faşizmi benimsemesine sebep olabilir.
Karşıt görüşleri de okuyarak objektif bakış açısına sahip olmak böyle bir şey değil. Başlangıç aşaması öncelikle kavramları öğrenmek olmalıdır. Aksi halde olumsuz etkilenen zihin, gerçekte savunmadığı bir görüşün temsilci olup çıkacaktır.