İsrail’in tüm tepkilere rağmen sürdürdüğü soykırım, dünyada öfkenin ve nefretin körüklenmesine sebep oluyor.
Masum insanların öldürülmesi konusundaki duyarsızlık ile uygulanan soykırımın durdurulması için yükselen öfkeli seslerin ortasında durup baktığımızda dünyanın tüm kimliklerden arınarak iki parçaya bölündüğünü görebiliyoruz. Beni en çok üzen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak elimizden geleni yapıyor olmamıza rağmen, milletimizin büyük kısmının konuya dair duyarsızlığı beni çok şaşırtıyor. Zira soykırımı uygulayan devletler olan ABD ve İsrail’in vicdanlı halkları bile bu denli duyarsız kalmıyor. Ve ilk kez Arap dünyasında da aklı başında sesler yükseliyor. Hem İsrail hem Filistin tarafında muhafazakârlar birbirini güçlendiriyor. Tüm gerçekler ortaya dökülmesine rağmen hala HAMAS’ın terör örgütü olduğunu savunarak İsrail’i aklamaya çalışanlar var.
İsrail işgali altında doğan Hamas, terör örgütü olarak kurulmamıştır. Hamas üyeleri, geçmişte ailesi İsrail tarafından öldürülmüş çocuklardır. Topraklarının haksız yere işgal edilmesine, kadınlarının zorla alıkonulup tecavüze uğramasına, masum insanların hapishanelerde sebepsiz yere tutulup işkenceye uğratılmasına, sivil halkın üzerine bombalar atılmasına karşı direnişe geçen insanlara terörist demek, insan hayatına yapılan eşi benzeri görülmemiş bir saygısızlıktır. İsrail’in hak, hukuk tanımadan sürdürdüğü işgaline karşı direnişin artması kaçınılmazdı.
7 Ekim’de kendini hazır hissederek ya da zamanı geldiğine inanarak harekete geçen Hamas’ın, halkı adına gösterdiği tepkiye neden bu kadar şaşılıyor anlamıyorum. Yahudiler, Türkiye’den de binlerce arsa, mülk, tarım arazisi satın aldılar. Yarın kalkıp Doğu bölgemizi işgal etmeye gelseler, dün onlara topraklarını satanları bahane edip verecek miyiz istedikleri tüm illeri? Düşüncesi bile sizi öfkelendirdi değil mi? Öyle bir durumda ülkenin kuzeyinde, batısında, güneyinde kim varsa Doğu’ya doğru harekete geçerdi. Hamas üyeleri, geçmişte bunu defalarca kez denediler ancak bizim elimizdeki imkanlar onların elinde hiçbir zaman olmadı.
Onlar tankların üzerine taşlarla, sopalarla saldıran çocuklardı. Babalarını, abilerini tankların altında ezilmiş olarak gören çocuklardı. İsrail hapishanelerinde alıkonulmuş, işkenceye, şiddete, tecavüze uğramış kadınların, genç kızların korkunç anılarını dinleyerek büyüyen çocuklardı. Birkaç kişilik gruplarla saldırmanın bir faydası olmadığı gördükleri için birlik olmaya karar verdiler. Kendi mühimmatlarını, silahlarını ve ekipmanlarını tüm imkansızlıkların içinde ürettiler. Bombalardan, füzelerden etkilenmeyecek derinliklere tüneller kazıp yerin altına çekildiler. Zamanı geldiğinde ise saldırıya geçtiler ve çok ilginçtir, terörist ilan edildiler. Bu akla şu atasözünü getiriyor: “Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış”. İsrail’in yüzsüzlüğü ve arsızlığı öyle bir boyuta ulaştı ki elinde bulunan medya gücünü kullanarak haklı insanları suçlu duruma düşürdü. İsrail, ABD ve yandaşları medya aracılığıyla ne kadar kendilerini aklamaya çalışırlarsa çalışsınlar halkın vicdanlarını susturmaya güçleri yetmeyecek.
Tüm dünya, Filistin halkını zor duruma düşürdüğü için Hamas’ı suçlasa da Filistin halkı Hamas’a tam destek verdi çünkü onların kimlerden oluştuğunu ve amaçlarını çok iyi biliyorlardı. Hamas üyeleri başta olmak üzere tüm Filistin halkı, hiçbir haklarının, özgürlüklerinin olmadığı ve her an ölümle burun buruna bir hayatı yaşamaya devam edeceklerinin farkındalardı. Köşeye sıkışan kedinin, tırmalaması kaçınılmazdır. “Madem öleceğiz, onurumuzla şehit olarak ölelim” düşüncesini sadece bir Müslüman ya da onurlu bir insan algılayabilir. İsrail, bölge halkının yaşamlarını öylesine zorlaştırdı ki onlara ölümü, kurtuluş olarak gösterdi. Aslında İsrail ve ABD, Filistin’de yaşayan kedileri kendi elleriyle aslanlara dönüştürdü. Bugün dünyada kaç çocuk 6 yaşında iken “İstedikleri kadar bomba atsınlar, topraklarımızı onlara bırakmayacağız, gerekirse şehit oluruz ama onlara boyun eğmeyeceğiz” cümlesini kurabilir? İşte İsrail’in terör örgütü dediği Hamas, bu cümleleri daha 6-7 yaşlarındayken kuran çocuklardan oluşuyor.
Onlarca yıldır yaşananlar Hamas’ı ortaya çıkardı. 7 Ekim’den beri yaşananlar ise dünyayı ikiye böldü. Hamas’ın, elinde sınırlı imkanla saldırmasını tuhaf bulanlar ve suçlayanlar, bir şeyi göz ardı ediyorlar. Hamas aslında çoktan kazandı. Filistin halkı çoktan kazandı. Hamas’ın cesur tavrı, dünyada birçok insan tarafından eleştirilse de Hamas, asıl amacına ulaştı ve İsrail’in itibarı küresel çapta yerle bir oldu.
İlk olarak İsrail’in askeri ve istihbarî üstünlüğüne ilişkin algıları tüm dünyada yerle bir etti. Zaten İsrail’i en çok öfkelendiren buydu. Böcek olarak tanımladıkları ve küçümsedikleri insanlar, ellerinde hiçbir güç yokken İsrail’in ve ABD’nin gerçek yüzünü tüm dünyaya gösterdiler. Hollywood filmleri ile zihinlerimize kazılmaya çalışılan güçlü ABD ve MOSSAD algısı, Filistin sayesinde giderek zayıflamaya başladı. İsrail ordusunun ve istihbaratının, zannedildiği gibi yenilmez olmadığını, ABD ve Avrupa ülkelerinin ırkçılığını ve vicdansızlığını tüm dünyaya gösterdi. Batı’nın insan hakları konusundaki ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardı.
İsrail tarafından onlarca yıldır sürdürülen işgalin ve müdahalenin, son dönemlerde gereksiz düzeyde sert uygulanması ve vahşetin dozunun arttırılması, İsrail’i engellemeye çalışan bir güç olmamasından kaynaklanmaktadır. Arkalarına aldıkları ABD ve İngiltere’ye olan güvenlerinden dolayı dünya kamuoyundan yükselen seslere aldırmadan insan öldürmeye devam ediyorlar. Sanırım Moğol istilasından bu yana insan hayatının bu denli hiçe sayıldığı bir dönem olmamıştı.
Öyle bir eşikteyiz ki İsrail-Filistin sorununu diplomatik yollarla çözme olasılığı kalmamıştır. Sorunu çözmenin tek yolu, Kudüs’ü İsrail’den geri almak ve bölgeyi Siyonistlerden arındırmaktır.