20 Kasım Çarşamba günü Mecliste kelimenin tam anlamıyla bir eşkıyalık yaşandı. Adeta Meclisi eşkıyalar bastı.

İçişleri Bakanının yolu, Mecliste bütçe görüşmeleri için Plan ve Bütçe Komisyonunun toplantı salonuna giderken kurucu ve muhalefet partisinin, başını mv. A.M.B.’ın çektigi ve kadınların da en önde tutularak istismar ve alet edildiği, bir grup  milletvekili tarafından kesildi. Bakanın önü kesildi, yol verilmedi ve büyük bir arbede ve kepazelik yaşandı. Akıl alır gibi değil. Tam bir skandal, akıl tutulması ve avam bir tablo yaşandı. Yol kesen eşkıyaların, bu eşkıyalığı gerçekleştirmelerindeki gerekçeleri ise PKK ve teröre yardım ve yataklık eden, kaynak aktaran, terör propagandası yapan, suçu ve suçluyu öven bir kısım belediye başkanlarının, İçişleri Bakanı tarafından hukukun gereği olarak Anayasal ve yasal yetkiler çerçevesinde görevlerinden alınarak yerlerine geçici görevlendirme yapılmasıdır.

Bu yapılan eşkıyalık ve pespaye saldırı Anayasanın 2. maddesinde belirtildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Devletin üniter yapısına, Cumhuriyete, büyük Müslüman Türk Milletinin en temel, en yaşamsal ve en öncelikli hakkı olan yaşama ve can güvenliği hakkına yapılan vahşi ve barbar bir saldırıdır. Çünkü Devlete ve Millete saldıran, varlığına kasteden, 40 yıldır toplamda 90 bin kişinin canını alan, 9-13 yaşlarındaki kız çocuklarını kaçırıp, alçakça tecavüz edip sonrada mayın eşeği yaparak ölüme süren,  sivil ve güvenlik görevlisi olmak üzere 16 bin insanımızı kahpece şehit eden, Cami ve Kur’an yakan, Allah ile ezan/namazla şeytanice dalga geçen, ateist, Maoist ve Leninist, İslam ve Türkiye düşmanlarının köpeği KCK/PKK/PYD/YPG/YPJ/SDG/PEJAK/YRK’nin süzme çocuklarına, teröre tapınanlara, PKK bizim canımızdır ve biz onlarsız nefes alamayız diyen, PKK/YPG/SDG terör örgütü değildir ve onlar topraklarını savunan kurtuluş savaşçılarıdır diyen, yetimin hakkını ve beytülmalı taptıkları terör tanrılarına aktaran, İstiklal marşı okumayan ve Türk Bayrağına saygı duymayan, “Mustafa Kemal’in askerleri it sürüsüdür” diyenler ile terörizmin süzme evlatları olan belediye başkancıklarının hukuk gereği görevden alınarak yerlerine geçici görevlendirmelerin yapılması iş ve işlemlerini güya protesto etmek adına bu eşkıyalık, canavarlık, barbarlık, vahşilik yapıldı. O bakımdan terörü savunmak Millete, Devlete ve insan haklarına yapılan en ağır ve galiz bir saldırıdır.

İdari vesayet yetkisine ilişkin konu ile ilgili hukuki çerçeveyi anlayalım. Anayasanın 127. maddesine göre Türkiye'nin idari yapısı merkezden yönetim ve yerinden yönetim esasına dayanır. Merkezi idarenin yerinden yönetim birimleri üzerinde, idarenin bütünlüğü bakımından, idari vesayet yetkisi vardır. İdari vesayet yetkisi denetleme (Hukuki ve yerindelik) yetkisidir. Anayasanın 127. maddesi kapsamında ve 5393 sayılı Belediyeler Kanunu ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu çerçevesinde merkezi idarenin yani İçişleri Bakanı ve Valilerin, mahalli idareler ile belediye başkanları üzerinde idari vesayet yetkilerini onama, izin verme, iptal etme, idari yargıya başvurma şeklinde kullanmaları sözkonusudur.

Öte yandan mahalli idarelerle ilgili mer’i müktesebat ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 44-47. maddelerinde belirtilen hükümler uyarınca, belediye başkanlığı görevi ölüm ve istifa halinde kendiliğinden sona erer. Seçilme yeterliliğinin kaybedilmesi, görevi yapmaya engel bir kısıtlılığın ortaya çıkması, belediye meclisinin feshini gerektirecek bir şartın meydana gelmesi vb. durumlarda İçişleri Bakanlığının başvurusu üzerine Danıştay kararıyla, belediye başkanlığı, belediye başkan vekilliği ve belediye meclis üyeliği görevleri sona erer.

Bununla birlikte haklarında görevleriyle ilgili suç soruşturma ve kovuşturması bulunan ve devam eden belediye organ ve üyeleri, haklarındaki hüküm kesinleşince kadar İçişleri Bakanı tarafından görevlerinden uzaklaştırılabilirler.

Ayrıca 15 Temmuz 2016 terörist darbe, işgal ve istila girişimi sonrasında çıkarılan 15/08/2016 tarih ve 674 sayılı olağanüstü hal KHK’si ve bu kapsamda 5393 sayılı kanunun 45. maddesine getirilen, 10/11/2016 tarih ve 6758 sayılı Mecliste yapılan (Aynen kabul) ek yasal düzenleme çerçevesinde; teröre yardım ve yataklık, terör propagandası yapmak suçlarından dolayı hakkında suç soruşturma ve kovuşturması bulunan ve devam eden belediye başkanı, belediye başkan vekili ve belediye meclis üyeleri (Büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinde) İçişleri Bakanı tarafından görevinden, geçici olarak ya da haklarında kesinleşmiş yargı kararı verilene kadar, uzaklaştırılabilir. 

Çeşitli nedenlerle belediye başkanlığının boşalması halinde, yeni belediye başkanı gelene veya seçimler yapılana kadar, büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde ise vali tarafından belediye başkanı seçilme yeterliliğine sahip kişiler arasından  veya kamu görevlileri arasından geçici görevlendirme yapılır.  

Dünyada akıllı uslu devletlerde, gelişmiş Batı demokrasilerinde muhalefetin ya da milletvekillerinin böyle barbarlık, vahşilik ve eşkıyalık yapıldığı örneklerine rastlamak mümkün değildir. Buralarda böyle vakalar olmaz. Ancak seviyeli ve medeni bir şekilde fikirler ve projeler çatışır ve yarışır.

Mecliste bu vahşiliği yapanlara baktığımızda, öteden beri, süregiden bir şekilde Batıyı ve Batı demokrasilerini örnek aldıklarını, örnek verdiklerini, bu çerçede siyasetin nasıl yapılması ve siyasetçilerin nasıl davranmaları gerektiği, parlamenter çalışmaların nasıl uzlaşı ile  yürütülmesi gerektiği yönünde görüş beyan ettiklerini; akıl, mantık, bilim, fen, Atatürkçülük, Cumhuriyet, demokrasi, çağdaşlık, uygarlık ve modernlik konularında büyük büyük laflar ettiklerini görürüz.

Bunlar vekil olmuşlar, eşkıya olmuşlar, ancak adam olamamışlar. Daha konuşmasını, iletişim kurmasını, dinlemesini, anlama ve anlaşılmasını, siyaset yapmasını öğrenememişler. Mecliste ve genel kurulda, komisyonlarda ya da başka yerlerde siyaset yapmayı, müzakere yürütmeyi, proje yarıştırmayı içselleştirememişler. Siyaset eşkıyalıkla yapılmaz, Memleket meseleleri bakan yolu kesilerek çözülmez. Siyaset ve Memleket meselelerinin çözümü sağlıklı iletişim kurmakla,  saygınca dinlemek ve anlamakla, söz alarak medenice (terör, şiddet, küfür ve hakaret içermemek şartıyla) fikir beyan etmekle gerçekleştirilir.

Uzlaşı sağlanamıyorsa çözüm bellidir. Çoğunluğun dediği olur. Demokrasinin sözü geçer. Hukuk yoluna gidilir.

Burada bakan yolu kesen bu eşkıyalığı yapanlara, şu soruları sormak lazım.

Örnek alınan gelişmiş Batı demokrasilerinde milletvekillerinin bakan yolu keserek eşkiyalık ettikleri örnekleri yaşanıyor mu?

Siyaset, demokrasi, Atatürkçülük, çağdaşlık, akıl, mantık ve bilim bakan yolu kesip eşkıyalık yapmak mıdır, zorbalık etmek midir, hizmetçilik ettiğiniz Türk Milletine ışık olmak yerine karanlık olmak mıdır?

PKK’lı teröristlerle 694 kez (ayrı kişi), Remzi Kartal ile 14 kez görüşen, “PKK terör örgütü değildir, onlar bizim canımızdır, PKK Kürtlerin Kuvayi Milliyesidir” diyen süzme PKK evladı belediye başkancıklarının, Üniter Devletin korunması amacıyla idari vesayet ile  Anayasa ve yasalar gereği,  görevlerinden alınmaları işlemlerini protesto etmek, bu kadar eşkıyalığa ve pespayeliğe değer mi?

Siz cevap verin ve siz takdir edin!

Terör uşaklarının haklarını savunayım derken, Gazi Mecliste eşkıyalık yapıyorlar, demokrasinin beşiğinde tepiniyorlar!

Neresinden tutarsanız tutun, tutarsızlık diz boyu…

Mızrak çuvala sığmıyor…

Minareyi çalanlar, kılıfına uyduramıyorlar,

Debelendikçe batıyorlar,

Tepindikçe çamura daha da saplanıyorlar!

Neyse, su akar mecrasını bulur,

Eşkıya ürür, kervan yürür.

Saygı ve selamlarımla…