MİTOMANİ yalan söyleme hastalığının psikolojideki adıdır. Patolojik yalancılık olarak da isimlendirilir.
MİTOMANİ yalan söyleme hastalığının psikolojideki adıdır.
Patolojik yalancılık olarak da isimlendirilir.
Çok kötü bir illettir.
Onsuz yaşayamama halidir.
Dürüstlükten yoksunluk, ahlaktan düşkün olmaktır.
Yüksek erdemlerden uzaklık durumudur.
Bilerek yanlış ifadeye yönelmek ve yıkıcı sonuçlarından sorumluluk üstlenmemek dahası bunu hiç hissetmemektir.
Gerçeği söylediğinde meydana gelecek sonuçtan hoşnut olmamak, onunla yüzleşmekten kaçmaktır.
Normal insanların günlük yaşamda en az bir iki defa yalan söylediği yapılan araştırmaların ortaya koyduğu bir istatistik…
…
TASNİF edilen, gruplandırılan yalanlar da vardır.
Bunların gerçek yalan, beyaz ve gri yalan olarak isimlendirildiği ise hepimizin malûmudur.
Gerçek yalan kötü niyet barındırır, aldatıcı ve tahrip edici sonuçları vardır.
Beyaz yalan hilesiz ve iyi niyetle söylenen yalan olduğu belirtilir.
Gri yalan ise niyet belirsizdir aynı şekilde sonucunun ne olacağı da net değildir.
Her ne olursa olsun yalan bulaşıcıdır, alışkanlık yapar. O nedenle uzak durmak temel ilke olmalıdır.
…
MİSTİK yalancıları da unutmamak gerekir zira onlar anlam dünyamızın tahripçileridir.
Maneviyatımızı alt üst ederler.
Yalanlarının etkisi yaşadığımız dünya hayatıyla sınırlı kalmaz ahiretimize uzanır.
Şeytanın yorulmak bilmeyen neferleridirler.
…
DOĞRU yolda olmak doğruluğun tek başına kanıtı değildir.
Yüce kitabımızda şeytanın doğru yolda oturacağını dile getiren ayeti hatırladığımızda mesele zihnimizde hemen aydınlanacaktır.
Doğru yolda doğruluk iddiası ile oturan şeytanın askerleri gerçek din olan İslam'ın değil kendi hayallerinde oluşturdukları muhayyel dinin dindarlarıdırlar.
Bize İslam diyerek kendi dinlerini ustaca pazarlarlar.
Unutulmamalıdır ki, doğru yolu bilmeyenler o yolun üzerinde oturamazlar.
Ve ne yazık ki, sahih ile sahteyi iman nuru ile ayıramadığımız sürece bu zokayı yine çok defa yutacağız.
…
YALANCI mistiklere dikkat kesilmeliyiz.
Yalancı alimlere kanmamak için azami derecede ilmimizi arttırmalıyız.
Hakikate sadakat göstermeyen ama kendini hakikatten konuşuyor gibi sunan irfan münafıklarını kesin bilgi olan vahye dayanarak hemen teşhis edebilmeliyiz.
Marifeti iman hırsızlığı olup kendini ehl-i marifet olarak takdim eden hokkabazlardan kalbimizi uzak tutmalıyız.
…
YALANA esir düşmüş olan alimler ve mistik mitomanlar sahih gibi görünmeyi başarırlar.
Gerçek olanların gölgelerine sığınıp onların kullandığı kelimelerle çeldirici cümleler kurarlar.
Kendilerinde bahsini ettikleri yüce niteliklerden toz kadar hisse olmadığı halde sezgiden dem vururlar, keşiften bahsederler. Vecd sırasında gördüklerini söyleyerek yalanlarını kalpleri katletmek için piyasaya sürerler. Manevi alemlerden haber getirdiklerini iddia ederler. Hakk tarafından onaylandıklarına inandırırlar. Kendilerinin seçilmiş olduklarını söyleme cüretinde bulunurlar. Kutsal metinlerden kelime devşirerek mesih, mehdi ve kurtarıcı olduklarına ikna etmek için türlü şekillerde uydurulmuş hezeyanları gerçekmiş gibi hikayeleştirerek takdim ederler. Kerametler uydurup saf takipçileri tarafından yaygınlaştırılmasını sağlarlar. Rüyalar kurgulayıp kişileri etki alanlarına çekerler. Lehvi mahfuzdan haberdar olduklarını ima ederler. Nasip dağıttıklarına inandırır ve mutlak itaati bu şekilde temin ederler. Gelecekten haber verdiklerini ileri sürüp manevi güçleri olduğu vehmiyle çevreyi korkuturlar. Kur'an'ın sırlarının kendilerine açıldığını ifade ederek şahıslarını sır çözücü olarak sunmaktan utanmazlar. Bunu başarabilmek için akıl almaz tevillere başvururlar. İslam dairesiyle yetinmeyip kendilerine mahsus yeni isimlendirmelerle kümeler meydana getirirler. Bu gruba ait yeni bir dil inşa edip kavramlar oluşturarak bambaşka birbirini bununla tanıyan özel bir alan açarlar. Kendilerini ya kahraman olarak sunarlar ya da kurban rolüne bürünüp güya çektikleri çileleri ileri sürerek bağlılarının bağlıklarını daha da güçlendirirler. Yalanlarında tutarlı olurlar. Aniden gelen ters köşe edecek sorulara usta bir hazır cevaplılıkla mukabele ederler. Yalanlarını yeni yalanlarla sürdürürler ve bundan asla suçluluk duymazlar. Yüzleri kızarmaz, gözlerini kaçırmazlar. Kendi yalanlarına ilk iman edenin yine kendileri olduğu için güçlü bir duyguyla sürgit devam ederler.
Tüm bunları kendilerinin hidayete erdirici olduklarını kabul ettirmek için yaparlar, oysa bizler bunun sadece Allah'a ait olduğunu biliriz.
Biliriz bilmesine ama yine de bu şeytanî çekimden kolay kolay uzak kalamayız.
Rabbimizin bizlere sahih ile sahteyi ayırabilme feraseti ihsan etmesi niyazıyla.
Ya Selam!