EMİRNEBİZADELERDENDİ.

Anadolu’nun bağrından kopup gurbet elde tıp tahsili yapmış ve askerliğe intisap etmişti.

Önde olan özelliklerinden birisi çalışkanlığı ve yeniliklere olan tutkusuydu. Ülkenin pek çok yerinde görev yapmış ve tedavisinde yardımcı olduğu kişilerin hayat deneyimlerinden istifade etmeyi bilmişti. Farklı ve çarpıcı bir fikir, bir yaklaşım, çarpıcı bir cümleye rastladığında yanından hiç ayırmadığı defterini çıkararak hemen not alıyordu. Bu yaptığı sadece öğrenimine yaslanmakla kalmayıp hayatın öğreticiliğine açık olmak anlamına geliyordu. Diğer bir değişle bilimin verileriyle yaşamın pratiklerini bir araya getirerek yeni ve sağlıklı sonuçlara ulaşma gayretiydi.

Ticaretle meşgul olan bir babanın üç evladından biriydi. Farklı meslekler tercih etmişlerdi.

Çocukluğunda kendisine “Kâşif” deniliyordu. İnsan psikolojisi profesyoneli olarak hayata anlam katmaya çalışıyordu. Her gün yeniden doğmuş gibi tutunuyordu yaşama. Hep taze kalmanın bir yolunu buluyordu kısaca. Değişime ve dönüşüme açık olduğundan beynindeki yenilik genini daima aktif tutma gayretindeydi. Nev Farsça’ da yeni demektir. Eski Türkçe ’de nev-civan, nev-peyda, nev-zuhur, nev-icad, nev-rûz, nev-bahar gibi sözcükler var. Kendini sürekli yenileyene de nev-zat denilir.

Amaca yönelik hedefler koyuyordu kendisine bu sebeple. Perspektifi vardı. Zaviyesini genişti.

Gelişen durumlara karşı yerini hemen belirliyor, hareket planını aklın emrettiği istikamette tutuyordu.

En önemli diğer özelliklerinden birisiyse “Toplumsal hayır” konusunda duyarlı oluşuydu.

Eriştiği bilgileri kendisine saklamıyor halkla cömertçe paylaşıyordu. Kimdir, necidir demiyor çağrıldığı her yere zamanının müsaade ettiği nispette gidiyor ve ilmini paylaşıyordu. Bu “Bilgi cömertliği” sebebiyle onu hiç tahmin etmediğiniz bir radyoda dinleyebilir, az bilinen bir televizyon kanalında seyredebilirdiniz. Ana akım medyada kendisine yer bulabilmesine karşın diğerlerine burun kıvırmaz, imkân bulduğu her platformda bildiklerini esirgemeden paylaşırdı.

Bir kanaat önderi duyarlılığı içinde kitaplar yazdı. Konferanslar verdi.

Halen sosyal sorumluluk hizmetini aktif olarak yerine getiriyor ve toplumu şaşırtsa da doğruluğuna inandığı bilgileri insanımıza ilk elden duyurmaya devam ediyor.

RADYOCULUK yıllarımda kendisini tanımış ve zor şartlarda programlar yapmıştım.

O gün bu gündür severim.

Konuğum olduğu televizyon programlarında da çok şey öğrendim kendisinden.  Geçen gün dinledim yine. Anlam mutluluğundan bahsediyordu. Zihnime yeni bir kavram daha hediye etmiş oldu.

HOCA anlam mutluluğuna ulaşabilmek için hedonik geçici hazları ertelemek gerektiğini dile getiriyor. Bu ise ancak esnek düşünceye sahip olmakla elde edilebiliyor.

Çilesi çekilebilecek düşüncelere sahip olmak erdemin peşinde olmakla mümkün ancak.

Hedonik mutluluk yerine anlam mutluluğunu tercih edebilmek elbette kolay değil ama anlamlı fikirlere, doğru ideallere, sağlıklı bağlanmalara sahip olabilmek için “Korku parkurunu” doğru yönetmenin önemini vurguluyor.

Kin, öfke, nefret, kıskançlık ve düşmanlık gibi mahşerin beş atlısı olan negatif duygulardan korunmak istiyorsak eğer bu bilgileri dikkate almalıyız.

Esneklik bu önerilerden biri. Gevşemeyi öğrenmek ve doğru nefes alabilmek elzem.

Teflon kişilik oluşturmaktan kaçınmak yine aynı derecede ehemmiyetli.

“Duygusal pozitiflik, zihinsel esneklik ve davranışsal kucaklayıcılık” gibi hayatı yaşanır kılacak özellikleri kazanmak yani anlam mutluluğunu elde edebilmek için kauçuk kişilik sahibi olmak kaçınılmaz. Yani esnemek, bir adım geriye atıp olaylara sakin bakabilmek, stres sonrası eski haline dönebilmenin mühim bir koşulu.

SÖYLEDİKLERİ bunlardan ibaret değil tabii.

Yardım pratiğini geliştirerek sosyal beyni çalıştırmaya dikkat çekiyor.

“Yalnızlık salgınından” kurtulmak için insanlarla konuşmanın, etkileşim içinde olmanın önemine vurgu yapıyor. İzolasyona düşmenin risklerini gösteriyor ve sohbet ortamlarını ihmal etmemek gerektiğini salık veriyor. Ki, toplum olarak kaybetmek üzere olduğumuz bir haslet.

Bu nitelikleri kaybedersek “Kullan veya kaybet” ilkesiyle çalışan beyin sağlığının zarar göreceği bilgisini unutmamamızı istiyor. Şimşek çaktıran beyin fırtınası toplantılarının önemsenmesini öneriyor. Sıra dışı olmak, kutunun dışında düşünmek demek ki, başka türlü mümkün olmuyor.

Beyin jimnastiği de denebilecek bu eylem sağlıklı yaşamak, kauçuk kişiliğine kavuşmak ve dolayısıyla anlam mutluluğu için elzem.

Fiziksel, duygusal, entelektüel, mesleki, sosyal, çevresel ve manevi iyi oluşumuz için ne lazım geliyorsa yapmalı ve anlam mutluluğuna erişmeliyiz.

Sünger tiplerden olursak, stres çekeriz.

Çamur tiplerden olursak, yerli yersiz herkese bulaşır sosyal streslere ve kırgınlıklara sebep oluruz.

Teflon tiplerden olursak herkesi yakar ama empati yoksunluğu nedeniyle kendimiz yanmadığımızdan narsistik yanımızı güçlendiririz.

EMİRNEBİZADE Hocayı dinlemekte yarar var zannımca.

Gelin anlam mutluluğu ve kauçuk kişilik üzerinde biraz düşünelim.

Fikri DNA hasarlarından kendimizi koruyalım.

Ya Selam!