YOZGAT civarının bilinen ve itibar edilen bir âlimiydi. Ömrünü ilme adamıştı.

Ne zaman yanına varsam elinde Arapça bir kitap olurdu. Bir de yanında defter.

Okuduklarından uygun gördüğü bir özeti bu deftere eski yazı ile hiç aksatmadan dercederdi.

Bunu bir alışkanlık hâline getirmişti.

İlmine uygun davranırdı. Vakurdu. Eğilip bükülmezdi.

Bilinmek, şöhret sahibi olmak gibi bir derdi hiç olmadı. Babamla Halit Demirpolat Hoca teyze çocukları olurlardı. İkisi de köyde kendi mütevazı dünyalarında yaşayıp gittiler.

YANINDA dolaştırırdı beni.

Edep sınırlarını ihlal etmeden sorduğum sorular pek hoşuna gider ciddiyetle cevaplandırırdı.

Gençlerin böyle meselelerle meşgul olması ona manevi bir haz verirdi.

Küçük yerlerde hürmet görse dahi ehl-i ilmin kâfi derecede anlaşılmadığını hesaba katarsak yapmak istediği şeyi şimdi daha iyi anlıyorum.

Her ne kadar sınır ihlali yapmadığımı o zaman için düşünsem de bugünden geriye doğru baktığımda aslında o çizgiyi aştığım çok olmuş. Ama hiçbirini yüzüme vurmamıştı. Kim bilir belki zamanla fark edip nedamet getireceğimi düşünmüştür. Şu anda olan tam budur işte.

“YÜRÜME bozukluğun var mı?” diye sormuştu bir defasında tebessüm ederek.

“Bilmiyorum” demiştim zira hakkında hiçbir bilgim yoktu ve ilk defa duymuştum.

Şimdiki gibi internet imkânı da olmadığından hızlı bir bilgilenme süreci yaşamamıştım. Merhum Halit Hocamdan bana sirayet eden okuyup dinlediklerimi not defterime kaydetme âdetim olmasa hatırlamayacaktım.

Eski ajandaları karıştırırken karşıma bu soru çıkınca üzerinde düşünmenin zamanı geldi dedim.

YÜRÜYÜŞ, hepimizin günlük hayatının bir rutini.

Uzmanları yürüyüşün bir aktivite ve sistematik bir döngüyü içerdiğini ifade ediyorlar.

Yürüyüş beynimizin, kemiklerimizin ve kaslarımızın birlikte çalışmasını gerektiren karmaşık bir hareketler dizisi onlara göre. Söz konusu bu sistemlerden herhangi birinde bir problem olması halinde buna yürüme bozukluğu diyorlar. 

Yürüme bozukluğunun sebepleri arasında; nörolojik durumların, ortopedik sorunların ve solunum yetmezliği, atar damar tıkanıklığı, obezite gibi hastalıkların yer aldığını da ilave ediyorlar.

Ama konumuz bu değil.

HALİT Hocam muhtemelen “Yürüme bozukluğun var mı?” sorusunu o gün için değil ileride böyle bir durumun olmasın anlamında tembih için dile getirmişti.

Yürüme bozukluğumuz var mı peki, evet, var.

Zihinsel yürüyüşlerimizde nice bilişsel çarpıtmalarımız var.

Yanlışı doğrunun yerine el çabukluğu ile üstelik anlaşılması mümkün olmayan bir tarzda monte edişimiz var.

Kur’an-ı Kerim’de hoşumuza giden genel ilkeler içeren âyetleri öne çıkarıp her yerde anlattığımız halde nefsimizin zoruna giden buyrukları hasıraltı etme uyanıklığımız var.

Başkalarına yapmalarını salık verdiğimiz nice bağlayıcı emri kendimiz uygulamamak için sığındığımız tutarsız savunmalarımız mevcut.

Toplumda başka, tenhada bambaşka hallerimiz var.

Beşer yorumlarını kusursuz sayıp, kusursuz olan ana metnin yanına çaktırmadan koyma hilebazlıklarımız var.

Doğruları örtme, yanlışları doğruya karıştırma hilekarlıklarımız var.

Üzüntüden kurtulmak için vahye dayanmak yerine başka sahte sığınmalarımız ve avunmalarımız var.

Rabbimizin bize sunduğu umdelere yapışarak kendimizin efendisi olarak Kur’an’ın sunduğu şeref ve haysiyetle yaşamak yerine nefsimizi efendi belleyişlerimiz var.

Vahyin farkındalık stratejilerini anlayıp hayatımızı bu asıl üzerine ikame etmek yerine temeli bulunmayan uyduruk nice paradigmalara teslim oluşlarımız var.

Anlama anormalliklerimiz var. Yönelme sakatlıklarımız var.

Doğru menzil belirlemede kısır davranışlarımız, şaşı bakışlarımız var.

İman anomalisi içinde kıvranıp durduğumuz halde verdiğimiz çokça takva pozlarımız var.

Bilgiyi ilme çevirip bunu hayatımızda esas kılmak yerine malumatla yetindiğimiz aşırı tembelliklerimiz var. Sırtımıza binenlerin sırtına binip cennete gidebileceğimiz gibi fikri yürüyüş sakatlıklarımız var.

Bilinçli pratikler geliştirmek yerine sorgulamaktan kaçındığımız ezber uygulamalarımız var.

Tefekkür egzersizleri yapmak yerine başkalarının bellettiklerini tekrar etme kolaycılığımız var.

Kronik hale gelen manevi depresyonlarımız var.

Ezcümle, var oğlu var.

HALİT Hocaya elindeyse hak verme şimdi, mümkün mü?

Manevi yürüyüş bozukluğumuz var, evet.

Buna bağlı olarak farkına henüz varmadığımız nice başka çarpıtmalarımız var.

Yıllar öncesinden bugünüme seslenen hocama bin rahmet olsun.

Ya Selâm!