Buna dair benim haklı gerekçelerim var. Fakat adam başa geldiği ilk
günden bu yana sınav veriyor. Vay efendim laiklik elden gidiyor
nağraları bitti, şimdi de bölünmek fobisi sardı. Anlayamıyorum
nedir bu özgüven eksikliği? Rüzgârın esmesi ile nerede görülmüş
dağın salladığı. Türkiye Osmanlının küllerinden inşa edilmiş bir
devlettir. Başımıza gelebilecek en büyük felaket Türkiye
Cumhuriyeti’ dir. Daha ilerisi mümkün olmadığı gibi an itibari ile
mevcut durum anormaldir. Ulus, millet, milliyetçilik, vatanı sevmek
öğle lafla falan olmaz. Gidersin askere 15 ay bot boyarsın. Sonra
gelirsin askerden yemediğin halt kalmaz. Neymiş efendim ben sıramı
savdım. Yok öle yağma. Bu vatana hizmet öle 15 ay 15 yıl falan
değil. Ölene kadar kardeşim!..
Hâsılı konumuza dönelim. Askerimizin elinde G3 piyade tüfeği, 1920
lerin teknolojisi. Toz yese azıcık ıslansa çalışmaz. Tanklarımız ha
keza hak getire. Rusya’nın çöpe attıklarını topladılar geçmişteki
milliyetçiyiz, ulusalcıyız sözlerini ağızlarından bırakmayan
amcalar. Helikopterlerimiz metal yorgunu. Geriye ne kaldı iman
gücümüz. Eh iman noktasında ise askeri kışlalarımızın durumu
aşikar. Müslümanım dese ateist olasın geliyor. Ha oda düzelecek
zaman, fakat ne zaman? Bir yeğenimi askere yolladım. O zamanlar
çözüm süreci başlamamıştı. Çocuk dedi ki abi gitmeyeceğim. Sen gibi
vicdani retçi olacağım bende. Neyse güç bela yolladık. Mevla’m
yolunu açık etsin. Dualarla selametledik. Şırnak ‘ta asker kardeşim
140 günü kaldı. İsmi lazım değil. Seyyar birlikte. Diyor ki kendisi
mevzide kış olduğu zaman bir tek silahımız çalışmıyor. Yağmurlu
havalar da durum aynı. Bizi intihara yolluyorlar. Ben silahları
sevmem alayına karşıyım, umarım gün gelir bütün silahlar çalışmaz
diyorum. Peki PKK’ nın silahları çalışıyor mu? Diye sorduğumda. Abi
adamların malzemeleri gıcır gıcır. Bazen taciz ateşi açıp
kaçıyorlar. Silahları da bize kalıyor. Hemen alıp mevziiye
kuruyoruz, çalışan silahımız oluyor diye ekliyor. Yorumsuz!..
Asker ne yapsın? Zamanında Silivri’de yatan amcalar kurmuş
düzeneği. Evet katılıyorum bunca kanın hesabı sorulsun. Fakat asıl
müsebbiplerinden sorulsun. Her adres kandile gitmiyor. Önce kendi
eşiğimizi halledeceğiz, sonra komşumuzun tavanına bakacağız diyor
Başbakan aslında. Anlatamıyor adam. Akil insanlara dedi siz anlatın
bari. Sizler akademisyen, sanatçı vs. vs. siniz. İfade etme
yöntemleriniz farklı olur. Fakat yok, mesele anlatamamak değilmiş,
mesele dinlememekmiş. Dinlemiyorsunuz, dinlemek istemiyorsunuz.
Yapacak bir şey yok. Kusura bakmayın size bir atasözü ile cevap
vereceğim. (Ha lütfen buna üzerine alınması gerekenler alınsın,
tenzih ederim lütfen.) ‘’ it ürür, kervan yürür!…’’
Yürüyecekte…
Gelelim kardeşlerimize. Kürtlere yani, Candaşlarımıza,
yoldaşlarımıza. Yine asker olan kardeşim diyor ki abi yöre halkı
iki arada kalıyor. Bir tarafta kendi çocukları bir tarafta devlet.
Can güvenlikleri sıfır. Biz onların can güvenliğini sağlayamıyoruz,
adamlarda ne yapsın PKK yardım ediyorlar. Çocuklarıyla tehdit
ediliyorlar. Edilmeyenlerin çocukları dağda. Ne yapacak bu
insanlar? İnsanlarda diyor ki yardım etmeyelim tamam. Fakat
çocuklarımızı dağdan indirip güvenliğimizi sağlayın. Batıdan
naralar atması kolay. Oradaki insanların durumunu düşünün lütfen.
Yine Cizre de öğretmen bir arkadaşım var. Yoklama alıyorum diyorum.
Çocuk gelmemiş. Soruyorum nerede? Cevap; dağa çıktı hocam!.. Sonra
asker olan kardeşime soruyorum süreçle birlikte ne değişti? Abi
diyor, köylere gidiyorduk eskiden bizi şeytan görmüş gibi
karşılıyorlardı. Şimdi ise kalın misafirimiz olun, sofra kuralım
diyorlar. Geri çevirdiğimizde ise en kötü ayran veya meşrubat ikram
ediyorlar.
Hoppa!... Yakaladınız mı konuyu? Bu topraklar da bölünecek bir şey
varsa oda ‘’Ekmek’tir’’ , ‘’Aş ’tır’’ Onlarında bölmek istedikleri
tamda bu işte. Diyorlar ki ‘’baş tacısın!..’’ Biz ne diyoruz? Ne
sözü verdiniz onlara? Başbakanda diyor ki; iş sözü verdim, güvenlik
sözü verdim. Bunca zaman otuz yıldır ne verdiğimizi neden
düşünmüyorsunuz? Her iki tarafta evlatlarını, canlarını verdi. O
zaman neden bu kadar hassas değildiniz.
Bunca kayıplar, bunca insan vatan evladı. Mala, mülke değer
miydi?
Asıl soru bu bence… Kalın selametle!..
realist2000@gmail.com