Kısacası hayattan örneklemek gerekirse trafikte seyrediyorsunuz. Hatalı bir sollama yaptınız. İşte tamda bu noktada biri size ‘’lan dikkat etsene’’ diyerek üzerinize yürüdü. Şiddet sözleri sarf etti. Burada yapılan şiddet eylemi militarizmdir. Yahut karı koca arasındaki hiyerarşi, buda militarizmin bir tezahürüdür. Militarizm insanoğlunun varlığını tehlikeye atan, mevcut huzur ortamlarını tehdit eden bir kemirgendir. Kelime olarak ithal bir kelimedir. Ordu kavramının Fıransızca karşılığı olan militaire (İngilizce: military) etimolojik olarak Latince "askerlik ve savaşa dair" anlamına gelen militaris'e dayanmaktadır. Dolayısıyla, militarizm (Fr. militarisme, İng. militarism) kavramını Türkçe’ ye orduculuk veya askercilik olarak çevirmek mümkündür. Antmilitarizm ise tüm bu kutsiyete ve ilahlaştırma çabalarına dur diyen sivil iradedir.

Toplumumuzu çevreleyen bu cehalet yumağı etrafımızda döndükçe biz sivillerin rahat etmesi veya çocuklarımıza veya ailelerimize güvenli yaşam alanları tesis etmemiz mümkün değildir. Son dönemde dillendirilen ‘’futbol terörü’’ tanımı da militarist sistemin bir ürünüdür. Zira futbol müsabakalarında erkek gibi oynamak, karı gibi kıvırmak, kız gibi vurmak terimleri vardır. Erkekliği şiddet uygulamaktan ve kaba kuvvet olmazsa erkeklik, adamlık olamayacağı bilinci yerleştirilmeye devam etmektedir.

Öğretmenlere şiddet olaylarını ele alalım. Tektip kıyafet sistemi, her sabah rahat, hazır ol ayinleri ve marşlarla , antlarla başlayan eğitim ve öğretim. Tektip kıyafetin algıyı kapattığı bilimsel bir gerçek olmakla birlikte, diğer ritüellerin dini bir ayine dönüşmesi, minik evlatlarımızı militarist sistemin kucağına nasıl bıraktığımızın bir delilidir. Daha sonra 23 Nisan, 19 Mayıs vb. kutlamalarda bandolar eşliğinde sol sol diye devam eden bu saçmalıklar zinciri, ‘’keskin bıçak, önce sahibini keser’’ atasözünün doğruluğunu ortaya çıkarmaktadır. Sevgili öğretmenler sizler yıllarca rüzgar ektiniz. Fırtına hasadını da sizler toplayacaksınız. Bundan önceki nesiller böyle değildi, dediğinizi duyar gibiyim. Hayır bizlerde böyleydik. Farkımız şuydu; bizler o kini birbirimize kusardık ekseriyetle. Nadiren sizlere sıçrardı. Ayrıca sosyal medya vs. bu kadar gelişmemişti ve toplum bilgilendirilmiyordu.

Doktoralara ve sağlık çalışanlarına şiddet meselesi ise, aslında birbirine çok benzer ritüellerin devamı. Hipokrat’a yeminle başlayan serüvenin, tektip üniformayla buluştuğu, akabinde Prof. , Doç. , Uzman Hekim, Pratisyen Hekim, Hemşire, Hasta bakıcı hiyerarşisinde devam eden militarist sistemin farklı bir türünü oluşturur. Hastalara ve ailelerine sonsuz bir teslimiyet istenmek sureti ile ilahlık merci oluşturmada, öğretmen – öğrenci – müdür – yönetim dörtlemesi, doktor – hasta – hemşire üçlemine bırakır insanları. Bilinçli olarak kutsamak ve yüceltmek hali zuhur eder bu noktada. Günler günleri aylar yılları kovalarken militarist sistemin meyveleri hastanelerde, okullarda buluşuverir. Sonuç FLAŞ FLAŞ FLAŞ bilmem ne hastanesinde doktora saldırı. Hiç şaşırmadım desem kızarmısınız bana.

Her şey gün gibi açık, dün gibi belli. Sonra yasalarla, polisle, askerle bu işlerin önünü almaya çalışırsınız. Sahi asker dedim de. O konvoylarla, kornalarla, şarkılarla, marşlarla asker uğurlamaları toplumun militarist zihniyete olan biâtına ne demek lazım bilmiyorum. Benim aklıma şu atasözü geliyor. ‘’Besle kargayı, oysun gözünü.’’ Burada dikkat edilmesi gerek bir hususta kıyam olayı. Tamam bizler Müslümanız. Toplumumuzun değerleri var. Bunu görmezlikten gelmek gafletle iştigaldir. Fakat kafamız karışıyor sanırım bizlerin. Beş vakit kıyamda duruyoruz ya. Alışkanlık yapıyor bizlerde galiba. Bizler ancak ve ancak Allah’ ın karşısında kıyamda durmak için bir akit yaptık. La ilahe illah dedik. Başkaca bir nesnenin, metanın veya insanın karşısında bu duruşu sergilemek biz Müslümanları helak olmaya sürükler. Zira kıyam duruşu teslimiyeti takdis halidir. Tamda o kıyamda bir bakın etrafınıza karşınızdakinin sizden farkı ne? Üniforma mı?

Gariplikler zinciri birbirini takip ededursun. Sizler dikkat edin. Üniformaların karşısında kıyam etmeyin. Silahla hiçbir şeyin hallolamayacağı gibi, insan tarihinde derin yaralar açtığının farkına varın. Şiddet eylemlerinin yalnızca vahşi doğada hayvanların beslenmelerine yaradığı gerçeğinin dışında dünya üzerinde yeri olmadığını görün. Şiddet eylemi vahşi hayvan eylemidir. İnsan ise yaratılanların en şereflisidir. İki ayak üzere yaratılmış olması dik durması içindir. İnsanda bir pençe, bir gaga veya şiddet eyleminde işine yarayabilecek hiçbir uzvu yoktur. Şiddet insana militarizmle bulaşır. Militarizmle buluşan insan ise %80 oranında beyin fonksiyonlarından mahrum kalır. Kaldı ki insanı diğer yaratılanlardan ayıran özellik ise o beyin diye tarif ettiğimiz muhteşem ve kusursuz organımızdır.

Militarizmin olmadığı bir dünya hayali ile kalın sağlıcakla…