Tüm yayın organlarının kendi ideolojik bakış açısıyla olayları
yorumlaması ve çeşitli fikirlerin çatışması, demokrasinin var
olduğunu gösteren en güzel göstergelerden biri en azından.
Ancak gözle görülen açık bir metin üzerinden birbirinin tam tersi
başlıklarla okuyucuyu yönlendirmenin ne anlama geldiğini tartışmak
da bu yazının konusu değil. Dezenformasyon zaten hayatımızın her
anında ve her alanında artık. Bu duruma çok alıştığımı, artık
kanıksadığımı düşünürken Fazıl Say’la ilgili haberin veriliş
tarzıyla kendime geldim. İki başlığı yan yana getirdiğimde o kadar
rahatsız oldum ki.
Hangisinin doğru olduğu zaten hiç önemli değil. Çünkü referans
olarak alınan ABD idi. Hem en nefret ettiğimiz, hem en yakın
müttefiğimiz, hem öykündüğümüz, hem de şeytan olarak gördüğümüz
ABD. Bu duygular siyaseten nerede olursak olalım dönem dönem
herkesin hissettikleri; yani bu coğrafyada yaşayan çoğunluğun
hissettikleri. İşimize geldiğinde referansımız, işimize
gelmediğinde tu kaka…
Konuyu çok fazla uzatmadan görmemiz ve üzerinde durmamız
gerektiğini düşündüğüm birinci sayfa haberlerini sunmak istiyorum.
(25 Nisan 2013)
YURT GAZETESİ
ABD’den Say yorumu: Kaygılıyız
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Patrick Ventrell, dünyaca ünlü
piyano sanatçımız Fazıl Say’a verilen 10 ay hapis cezasını, ‘Kabul
edilebilir bir karar değil, kaygılıyız’ diye yorumladı.
STAR GAZETESİ
ABD’den Fazıl Say’a eleştiri: Dine hakaret düşünce özgürlüğü
sayılmaz
Sosyal medya ortamında dine hakaret içeren mesajlar paylaştığı için
ceza alan piyanist Fazıl Say’a bir eleştiri de ABD’den geldi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ventrell, ‘Kesinlikle ifade
özgürlüğünün destekçisiyiz ama kasıtlı olarak bir dine hakareti
kabul etmemiz mümkün değil’ dedi.
Üçüncü haberimiz gazetecilik mesleğiyle ilgili ve yine ABD’den.
HABERTÜRK GAZETESİ
En iyi iş aktüerlik
ABD’de araştırıldı: En kötü meslek GAZETECİLİK çıktı. En iyisi ise
finansal risk değerlendirme ve çözüm uzmanlığı ‘aktüerlik’.