Ne diyelim gencecik ölümlere? Hırsızın hiç mi günahı yok? Diye
başlasak söze polisi savunuyor olacağız. Yok katil polis desek
iktidar yanlısı olacağız. Yahu yok mu bunun ortası? Zalime zalim,
zulme zulüm demek için illaki bir taraf mı olmak gerekiyor? Neden
tepkilerimize siyaseti alet ediyorsunuz? Apolitik olamaz mıyız? Hak
için hakkaniyet için çırpınan insanları, neden bu kadar rencide
eder olduk? Sorsanız biz iktidara biz muhalifiz, muhaliflere sorsak
iktidar.
Ey insanlar kendinize gelin. Biz ne iktidarız, nede muhalefet!
Bizim ne yukarlarda gözümüz var, nede muhalif saflarda yer
arayışımız. Bizler kendi fikirleri ve kendince doğruları olan
vicdanlı apolitik insanlarız. Bizim işimiz asli görevimiz önce
kendi nefsimizi ehlileştirmek. Sonra dayanışmamıza ihtiyacı olan
insanlara yardım etmek. Bundan 6 ay önce Suriyeli Mülteciler için
çalışmaya başladığımızda insanlar bizlere soruyorlardır. Diyorlardı
ki ‘’siz Özgür Suriye Ordusundan mı?’’ , ‘’Türkiye Cumhuriyeti
Devletinden mi?’’ yoksa ‘’Esad tarafından mı?’’ yardım ediyorsunuz
bize. Bizde diyorduk ki bizim yanımız yönümüz yok. Bizler kendimiz
için sizlerin yanındayız. Sizler burada bu şekildeyken, bizler
evlerimizde rahat duramıyoruz dediğimizde, tamam diyorlardı. Bunlar
kesinlikle el muhaberat. Oysa ‘’el muhaberat’’ ismini ilk orada
duymuştuk.
Arkadaş her şeyin içini boşaltmışız. İnsani, vicdani her ne kadar
terim varsa. Fakat bizlerin yüreklerinde bu sözlerin bir karşılığı
var. Bu sözlerin sizler tarafından içlerinin boşaltılmış olması
bizler için hiçbir anlam ifade etmiyoruz. Sizler için
endişeleniyoruz. İnsan, vicdan ve adalet duygularında birleşemezsek
ideolojilerde birleşiriz. Bu noktada da politize oluruz. Politize
olursak provokasyona ve manipülasyona açık oluruz ki Allah Muhafaza
Mısır’dan, Suriye’ den ve Filistin’ den hiçbir farkımız kalmaz.
İçini oyduğumuz bizi biz yapan duyguları ifade eden terimler
bunlar. Bence insan, vicdan ve adalet kelimelerini her türlü
istismara ve her türlü ahlaksızlığa rağmen inadına inanmalı ve
ayakta tutmalıyız. Bizler evlere girdiğimizde betonun üzerinde
yatan kadın ve çocukları gördük. Açlıktan uyuyamayan çocukların
yabancı dilde yakarışlarını duyduk. Dilleri farklıydı fakat
hissettikleri bizlerin hisleriyle aynı. Bu gariplerin boğazlarından
geçecek, bir lokmaya göz diken insan kisvesindeki yaratıkların
‘’bizde yardıma muhtaç insan yok mu? ‘’ ötekileştirmesine inat
‘’varsa tanıdığınız adres verin yardım edelim’’ dedik. Netice
itibari ile bir tek adres gelmedi bizlere. Bu riyaya ve hayasızlığa
inat ‘’gel sen gözlerin gör bu insanları’’ dedik. Gelende
olmadı….
Arkadaşlar 3 yıl oldu komşumuza ateş düşeli. Biz bunlar bizden
değil ötekileştirmesini bir kenara atıp, politikayı bir kenara
bırakıp, insani temelde düşünürsek bu işler düzelir. Berkin, Ali ve
diğer vefat eden kardeşlerimiz. Bunların içlerine polis ve asker
olmak üzere hepsini dahil ediyorum. Alev alev yanan, militarizmin
şaha kalktığı bu coğrafyada suçlu ne polis, ne devlet ve nede
hakkını kendi yöntemiyle arayan insanlarımız. Tek suç ve suçlu
içimizdeki militarizm.
Bir insanın Polis, Asker, Dhkp-c, PKK üyesi olası yahut meydanlara
devrim için çıkmış olması, yahut o devrimi korumak için
devrimcilerin karşısına çıkmış olması ölmesi için haklı bir zemin
oluşturmadığı gibi o insanlara insan öldürme hakkı da vermez. Anti
militarist zeminde kaldığı sürece her hakkı mahfuzdur. Şimdi
savaşta ölen insanların eşlerine ve çocuklarına sorduğumuzda bizi
bu şekilde bırakmaya hakkı yoktu diyorlar.
Evet hiçbir insanın diğer insanı toprağından etme, yaşam hakkına
kast etme hakkı yoktur. Allah’ ın cezası militarizm bütün haince,
bütün sinsice tuzakların çıkış noktasıdır. Bir inancı lekeleyen,
bir ideolojiyi mahfeden, insanların hayatlarını karartan militarizm
illetine karşı tüm dünya insanları top yekûn mücadele etmeliyiz.
Yoksa militarizmin ateşi bizleri sardığında çok geç olacak.
Bizler birbirimizin dertleriyle dertlenmeli, kafamızdaki sınırları
kaldırmalıyız. Suriye, Zimbabwe, Papua Yeni Gine demeden insanı
insan bilim insanın yanında olmalıyız. Evlatlarımızı,
kardeşlerimizi, cenazelerimizi ayırmadan içimiz titremeli.
Militarizme inat yaşasın insan…