Tarihte ders niteliğinde siyaset akademilerinde anlatılacak bir olay. Taksim Gezi Parkı Direnişi!.. Başlangıç noktası bakımından masum bir hareket olduğuna şüphe yok. Fakat gelişen süreç açısından tam bir facia. Zira mevcut durumu ele alırsak, çözüm sürecinin ortalarındayız. Öyle yada böyle bir demokratikleşme süreci de devam ediyor. Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’ nin notunu yükseltiyor. Bu sıradan bir yükseltme değil. Son yükseltilen not Uzakdoğu sermayesini ülkemize çekecek nitelikte. Akabinde makro politikalar noktasında ülkemiz tarihinin zirvesinde. CHP oy kaybediyor. Kürt siyaseti keskin bir virajda ve şiddetsizlik içerinde yeni oluşumlar peşinde. Reyhanlı’ da onlarca insanımızı kaybetmişiz. Suriye’ de Hizbullah Esad’ ın saflarında. Gündem alabildiğince baş döndürücü bir hızda. Genel hatları ile iyiye giden bir Türkiye. Tarihin tozlu sayfalarına gömülmekte olan bir ideoloji ‘’kemalizm’’ ve ‘’kemalistler’’ ve CHP. Tablo özetle bu.

Bir Çin ata sözü geliyor aklıma. ‘’Filler tepinir, çimler ezilir’’ olay tamda bu aslında. Akabinde satranç stratejileri çıkıyor ortaya. Yeni çağ siyaseti zeka ve fikir savaşları şeklinde geçiyor. Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın danışmanları, kadrosu ve kendisi gerçekten bu işi ustalıkla yürütüyor. Hadi canım sende mi? Dediniz. Gezi parkı olayları patlak verdiğinde 3.köprü muhabbetleri dönüyor. Alakaya maydanoz adı ne olsun? Belki de bir çoğumuz bunu düşünmedi dahi. Bir anda diyor ki YAVUZ SULTAN SELİM. Alevi cenahının tüyleri tiken, tiken oluyor. Fakat iddia ediyorum Türkiye’ nin % 75’ inin içi gıdıklanıyor. Olay işte tamda bu, alkol yasaklarının akabinde. Fakat aslına bakıldığında bir alkol yasağı da yok. Ayrıca hilafet noktasında da hükümetin samimi olduğunu düşünmüyorum. Köprüye verilen ismin Yavuz Sultan Selim oluşu algı açısından insanların bilinç altında hilafeti çağrıştırıyor. İçlerin gıdıklanması da bu noktada. İki ayyaş, üç ayyaş muhabbetleri ise tabanın sağlamlaşması açısından ayrıca bir zeka mahsulü. Sonra bir anda gezi parkı direnişi çığ oluyor. Kitleler kitleleri, olaylar olayları tetikliyor. Silivri’ de nöbet tutamayan binlerce İşçi Partili ve Kemalist ulusalcı insanlar ellerinde bayraklarla ve dövizlerle bir anda direnişi sahipleniyor. Bu bir tesadüf değil zira yeni çağ siyasetinin zeka ve akıl oyunları. Ak Parti kaşıdı, kaşıdı ve kaşıdı. İstiklalde yürüyüşleri dahi yasakladı ki böyle bir refleks oluşsun. Zira ana muhalefet lideri Kemal KILIÇDAROĞLU ‘nun zeka seviyesi bunları algılayabilecek kapasitede değil. CHP’ de kadro olarak orta çağ zihniyeti hakim olmasından mütevellit onların bunu idrak etmeleri imkansız. Bakın zor dahi demiyorum imkansız. Geçen anayasa referandumun da adamlar genel başkanlarına HAYIR oyu kullandıramadılar. Bu Kemal Beyin değil kurmaylarının hatası. Neyse CHP komedisi üzerine stand up yazsan kapalı gişe oynarsın Sayın Atalay DEMİRCİ. Sen siyaseti siyaset diliyle hiç beceremiyorsun. Bari git kendi işini yap. Malzeme bol al sana CHP. Sayın Devlet BAHÇELİ sizleri kutlayacağım aklımın ucundan geçmezdi. Tebrik ederim, bravo.

Hasılı değerli arkadaşlarım bu oyuna gelen CHP flama, bayrak, döviz Allah ne verdiyse sarhoş kafaya yürüdüler Taksim’ e. Mikro siyasette başarısı şaibeli olan hükümet, polisleri taksimden çekti. Bu cesaret isteyen bir kumardı benim şahsi kanaatim. Zira olayların kontrolden çıkması ülkemizi Suriye’ ye çevirebilirdi. Burada ki cesaretinden istihbaratı güzel yapılmış olmasına bağlıyorum. Zira biz halk olarak manipülasyona açık bir yapıdayız. Her an her şey olabilirdi. Birde psikolojik sınır koyuldu. Sosyal medya efsanesi 48 saat dolduğunda hükmet düşer gibi komik bir iddia. Kimse sorgulamadı. Yahu Kürt hareketi neden 30 yılda 48 saat direnmedi diye. İşte bak Sayın Demirci sana bir malzeme daha. Polisin alanlardan çekilmesi ve idare mahkemesinin kararının zamanlama noktası ise ayrıca bir hayranlık konusu. Haydi bakalım şimdi Taksim sizin. Olaylar bitti. Biber gazları ve barikatlar kalktı. Günah keçisi Polis, CHP ve marjinaller oldu.

Ak Parti kanadında ise insanlar bütünleşti. Kafası karışık olan insanlar biranda CHP ve BDP’ yi aynı kadrajda gördü. Bölünme korkusu içerisindeki seçmen mutmain oldu. Recep Tayyip ERDOĞAN’ a kendi tüzüğündeki 3 dönem ibaresini kaldırmak için meşru zemin ortaya çıktı. Bundan önce yapsa idi kendisiyle çelişebilir ve hatta antidemokratik olduğu tezi ortaya atılabilirdi. Fakat şimdi Tayyip ERDOĞAN dese ki arkadaşlar bu halk iradesini hiçe saymaktır. Mücadelemiz bitmemiştir. Bu maddeyi iptal edelim. Çok hoş karşılanmakla birlikte müthiş bir destek göreceği kesin. Kaldı ki ERDOĞAN demese dahi taban bunu isteyecektir. Ayrıca irili ufaklı %1 , %2 lik sağ parti oylarını da arkasına aldı. Şayet ki o meydanlara MHP’ de inmiş olsaydı AK Parti oyları %60’ ı geçerdi. Sanırım an itibari ile % 58 ‘lerde kaldı.

Olayı bu hale getiren ‘’Mustafa Kemal’ in askerline sonsuz şükranlarımızı sunarız’’, şeklinde bir açıklama bekliyoruz Ak Parti Genel Merkezinden. Ayrıca anarşist, sosyalist , anti kapitalist arkadaşlar adına ,istemeden ve farkında olmadan faşizme hizmet etmelerinden dolayı üzüldüğümü bilmelerini istiyorum.

Bilgi çağı siyaseti için yetersiz muhalefet olduğu gerçeğinin tescili açısından önemli bir olay. Siyasetin artık satranç stratejileri ile yürüdüğünü görünüz beyler. Sizler sevgili siyasetçiler yöntem ve taktik değiştirmedikçe, farkında olmadan kullanılacaksınız. Bu tabi ki benim demokratik haklarım noktasın da kendi görüşlerim. Ha yukarıda ki senaryo ise kaynağını açıklamayacağım fakat ilk ağızlardan gelen bilgidir.

Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler…