İsrail’in, 8 Ekim’den beri tabir-i caizse hıncını çıkarırcasına Gazze’ye uyguladığı şiddetli bombardıman sebebiyle İsrail’e gösterilen tepki çığ gibi büyüyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ı yok etmek ve intikam almak için İsrail'in tüm gücünü kullanacağını söylemişti.

İsrail'in, 8 Ekim'den beri tabir-i caizse hıncını çıkarırcasına Gazze'ye uyguladığı şiddetli bombardıman sebebiyle İsrail'e gösterilen tepki çığ gibi büyüyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ı yok etmek ve intikam almak için İsrail'in tüm gücünü kullanacağını söylemişti. Öyle de oldu ancak bedel ödeyen yine masum insanlar oldu. İsrail'in Filistin halkına uyguladığı baskı ve zulüm yeni olmasa da 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısının ardından İsrail'in uyguladığı orantısız güç ve işlediği savaş suçları (özellikle Gazze'de bir hastaneyi vurması), Siyonizm karşıtı Yahudiler dahil olmak üzere dünyadaki tüm vicdanlı insanları ayağa kaldırdı.

Dünyanın herhangi bir yerinde insan yaşamını etkileyen bir olay meydana geldiği zaman herkes devlet yöneticilerinin, siyasilerin, sivil toplum örgütleri ve kanaat önderlerinin hatta ünlüler ve fenomenlerin ne söyleyeceğini takip etmeye başlıyor. Son günlerin en önemli olaylarından biri olan İsrail-Filistin Savaşı hakkında tüm insanlar, toplumu etkileyen kişilerin açıklamalarını takip ederek hangi tarafta olduklarını anlamaya çalışıyor. Örneğin İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ölçüsüz saldırıların ardından Filistin halkının yaşadığı zulme hiç ses çıkarmayan, tepki göstermeyen siyasiler, sivil toplum örgütleri, influencerlar insanların gözünden kaçmıyor. Demek ki bir olayla ilgili yapılan açıklama veya gösterilen tepki, tarafını belli etmek açısından çok önem arz ediyor.

Halka mal olmuş birçok isim, önemli olaylar karşısında kitlesini, şöhretini kaybetme korkusundan veya işinin olumsuz etkilenmesinden çekindiği için sessiz kalmayı tercih ediyor. Bu sessizlik de genel olarak haksızlığı uygulayan tarafın desteklendiği algısı yaratıyor. Zira susmak, onaylamak olarak algılanıyor.

Dünyanın birçok ülkesinde insanların küçük bir kısmı, Gazze'de yaşanan katliama tepki göstermek amacıyla sokaklara döküldü. Hem sosyal medyada hem de sokaklarda 'Kahrolsun İsrail' sloganları atıldı. Boş bir kınamanın İsrail'i durdurmayacağını ve meydanlarda toplanıp konuşmalar yapmanın gereksiz olduğunu savunanlar oldu. Ben gereksiz olduğunu düşünmüyorum zira gösterilen bu tepki İsrail'i durdurmasa da bizim tarafımızı belli ediyor. İyi olmanın en küçük göstergesi kötülüğü kınamaktır.

Türkiye, 18 Ekim tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası ile 3 günlük milli yas ilan etti. Sosyal medyada yapılan yorumlara baktığımızda bu kararın gereksiz ve anlamsız olduğunu düşünenlerin de olduğunu görüyoruz. Oysaki bu karar, ülke olarak olanlara karşı üzüntümüzü, duyarlılığımızı ve tepkimizi göstermenin bir adımıdır. Selahattin Eyyubi 'Kudüs'ü alana kadar gülemem' diyerek neredeyse bir ömür boyu yas ilan etmiş, Kudüs meselesinin bir Müslüman için ne kadar önemli olduğunu hatırlamış ve hatırlatmıştı. Eyyubi, gülmedi diye Kudüs'ü fethetmedi ama bu derdini ve kararlılığını ifade ederek yaşam amacını, niyetini ortaya koydu. Bugün de Filistin, özellikle Müslümanların önünde bir sınav kağıdıdır. İlla Müslüman olması gerekmez; bir insanın iyi olup olmamasını kötülüğe verdiği tepkiden anlamak mümkündür.

Sen hangi taraftasın?

İbrahim Peygamber ve karınca kıssasını muhtemelen bilirsiniz. Doğru veya yanlış kısmıyla değil vermek istediği mesajla ilgileniyorum. İbrahim Peygamber ateşe atılacağı zaman bir karınca, ağzıyla su taşıyor. Bunu gören bir zat diyor ki:
— Sen yaklaşamazsın bile bu ateşin yanına, bu suyla bu ateş söner mi?
— Sönmez elbette, sönmeyeceğini ben de biliyorum.
— Peki, niye taşıyorsun?
— Tarafımı belli ediyorum. Ben ateşi söndürmek tarafındayım.

Bizim sosyal medyada veya meydanlarda 'savaşlar bitsin' dememizle savaşlar sona ermeyecek. 'Kahrolsun İsrail ve türevleri' dediğimizde kahrolmayacaklar. 'Çocuklar ölmesin' dediğimiz zaman vurmayı bırakmayacaklar. Teröre 'hayır' dediğimizde 'Hay hay, nasıl isterseniz' demeyecekler. Kaos da zulüm de savaş da devam edecek çünkü dünyayı asla doymayan, kendi nefsinden başka bir şey düşünmeyen insanlar yönetmeye çalışıyor.

İnsanların tepki göstermesi bazen kısa süreli de olsa kötü olayları durdurabiliyor. Toplum hafızası zayıf olduğundan buldukları ya da kendi yarattıkları ilk fırsatta kaldıkları yerden devam ediyorlar. Önemli olan bizim insan olarak hangi tarafta yer aldığımızdır. Her zaman iki seçenek vardır: Doğru veya yanlış, savaş veya barış, evet veya hayır, haksızlık veya adalet… Örnekleri çoğaltabiliriz. Tek olan şey sadece tarafımızdır. Bu tarafı belli etmenin hem dünyada hem de Yaratıcı katında çok büyük önemi vardır. Evet, ateş çok büyük. Sözlerimiz ise bir damla su. Olsun, yine de doğru olanı yapalım ki safımız belli olsun.

'Bir zulmü engelleyemiyorsanız en azından onu herkese duyurun.' (Hz. Ali)