Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, yaklaşık üç yıl önce 24 Şubat'ın sabahında duyurduğu "özel operasyon"nun başlamasıyla Rus ordusu, Ukrayna topraklarına girmiş o günden bu güne savaş devam etmektedir.

Dile kolay, üç yıl olacak!

Her savaşın bir maliyeti vardır. Savaş demek yıkım demek, ölüm demektir. Gerek Ukrayna gerekse Rusya bu süreçte sayısı tam bilinmese de büyük oranlarda askerini kaybetmiştir. Sadece insan kaybı değil aynı zamanda mali anlamda da iki ülke için büyük kayıplara bu savaş neden olmuştur.

Rusya sahip olduğu gaz ve petrol sayesinde, ekonomisi savaşı bir şekilde göğüsleyebilmiş, dış yardım almamıştır.

Ancak Ukrayna için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Savaş ekonomisi Ukrayna’yı felç etmiş durumdadır. Bu bağlamda İngiltere, ABD ve AB sayesinde uzayan savaşın maliyetini karşılanmaktadır. Ukrayna’ya sağlanan finansal destek özellikle ABD Kongresinde, Demokrat ile Cumhuriyetçiler arasında tartışmalara neden olmuştur.

Trump’un da seçim malzemesi yaptığı bu konu, ABD kamuoyundan da destek almaktadır. 5 Kasım ABD seçimleri öncesinde Trump, Ukrayna savaşını ima ederek, savaşı bitirme konusunda kararlı olduğunu ifade etmişti.

Ukrayna- Rus Savaşının, batılı bloğa maliyeti bugüne kadar yaklaşık 200 milyar avroya mal olmuştur. Joe Biden liderliğindeki ABD Senatosu, Ukrayna, İsrail ve Tayvan’a askeri yardım da yapılmasını öngören 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylamıştı (24 Nisan 2024). Ancak anlaşılan o ki ABD yani Başkanı Trump gelecek süreçte artık Ukrayna konusunda daha fazla finansman sağlamak istemiyor.

Para olmadan savaşta olmayacağına göre ABD’yi dışarda tuttuğumuzda, Ukrayna’yı bu durumda AB ve İngiltere finanse edecektir. Tabi ki savaşın devamını istemeleri halinde birilerinin destek olması zorunludur. Çünkü Ukrayna’nın tek başına savaşı sürdürebilmesi olası değildir.

Ukrayna, yaklaşık üç yıldır sürdürmek zorunda olduğu bu savaşta mali sıkıntıların dışında “asker” bulmakta da zorluk yaşamaktadır. Ek asker bulmazsa elindeki mevcut er/erbaş sayısı ile 1 yıl bile savaşamaz haldedir. Bu bağlamda yabancı paralı asker alımına kapısını açmıştır. Bugüne kadar 50’den fazla dış ülkeden Ukrayna’ya paralı asker desteği sürmüştür. 

Yabancı asker konusunda, Ukrayna saflarında en çok vatandaşı bulunan ülkeler; ABD, Kanada, İngiltere, Avustralya, Avrupa ve diğer ülkelerden gelen paralı/gönüllü askerler yer almaktadır.

Bu adıma karşın ise Rusya’da benzer uygulamaya gitmiş, ilk etapta Wagner Grubu ile Ukrayna saflarında yer almıştı. Şimdi ise Kuzey Koreli yaklaşık 11bin askeri savaşmaları için cepheye göndermiştir. Bu bilgiyi Ukraynalı üst düzey yetkiler de doğrulamışlardır.

Görülüyor ki bu savaş salt “Ukrayna- Rus” savaşı olmanın çok ötesine uzanmaktadır. Özellikle Ukrayna cephesinde büyük bir askeri konsorsiyum dikkat çekmektedir.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, yabancı uyruklu veya Ukrayna vatandaşı olmayan kişilerin ordu da dâhil olmak üzere bazı devlet kurumlarında görev almasına izin veren yasayı 25 Ekim'de onaylamıştı. Bu tarihten itibaren Ukrayna vatandaşı olmayanlar da Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinde, Devlet Özel Ulaştırma Servisinde ve Ulusal Muhafızlarda sözleşmeli olarak subay pozisyonlarında görev yapabilecekledir. Yabancıların subay pozisyonunda görev yapmasına olanak tanıyan yasanın oyalaması ile savaşın seyrini değişecektir. Şöyle ki askeri anlamda kritik role sahip olan “emir-komuta” inisiyatifi yabancı subayların kontrolünde biçimlenmesi anlamına gelmektedir.

Açıksa söyleyebiliriz ki bu savaş artık Ukrayna’nın kontrolünden çıkmıştır. Eğer durulmazsa bu savaş, NATO- RUSYA savaşına dönüşmesi olasıdır.

Trump’ın etkisi ne derece olur bilmiyorum ama bu savaşı durdurmaya ABD’nin tek başına gücü yetmez. Masaya İngiltere, Almanya ve Fransa’nın da oturtulması gerekmektedir.

Ateşkes için Rusya’nın şartını biliyoruz. Daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin:

Ukrayna'nın birliklerini Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya'dan çekmesi ve NATO'ya katılma isteğinden vazgeçmesi halinde Kiev ile müzakerelere başlayabileceklerini aksi halde masaya oturmayacağını net olarak ifade etmişti.

Bakalım, Trump’ın hamlesi samimi mi değil mi göreceğiz. Ancak benim fikrim bu masa öyle kolay kolay kurulamaz…