YENİ ANAYASA 1
Türkiye’nin en temel sorunlarından biri, hatta tüm sorunlarının temelinde yatan, problemlerinin çözümünün kilitlendiği açmaz, anayasa sorunu ve anayasa açmazıdır. Devletin ve milletin 35 senedir 1982 Anayasası, askeri darbe anayasası ile yaşaması sorunu, daha doğrusu yaşayamaması sorunudur. Bu sorunun kesin çözümü sıkıcı, boğucu, Devlete ve Millete dar gelen, Milleti cenderenin içine sokan ve bu Milletin şahlanmasının önüne set çeken darbe anayasasının atılması; yeni, sivil, özgürlükçü ve demokratik bir anayasanın yapılması ve yazılmasıdır.
Türkiye’de yaklaşık olarak her on yılda bir askeri darbe ve ekonomik krizler olmuştur. Bu darbeler ve krizler Türkiye’yi 100 yıl geriye götürmüştür. Türkiye tarihsel bir dönemeçten geçmektedir. Türkiye’nin sorunlarını çözerek hızla kalkınma sürecine geçmesi ve bunu gerçekleştirmesi darbe anayasası ile mümkün değildir. Baskıcı, insan haklarını budayan ve devleti vatandaşa karşı koruyucu nitelikteki, askerler tarafından yaptırılan, Türkçesi son derece bozuk, antidemokratik 1982 Anayasasının değiştirilmesi zorunluluğu ortadadır.
Bugüne kadar 18 kez değiştirilen ve yamalı bohçaya dönen 1982 Anayasası artık Türk Milletinin ihtiyaçlarını karşılamamakta, bu topluma dar gelmektedir.
Türkiye’nin, stratejik hedeflerini gerçekleştirmesi, “2123 Süper Güç Ülke Türkiye” idealine ulaşması yolunda lokomotif görevi görecek özgür, sivil ve çağdaş bir anayasa yapılması hayati derecede önem arz etmektedir.
Türkiye’nin şiddetle yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Bunun yanı sıra yeni bir yönetim sistemine de ihtiyacı vardır. Sivil ve özgürlükçü bir anayasa yazılmadan, hızlı ve etkin yönetilmeyi olanaklı kılan, istikrarı öngören, öngörüsüzlük ve yönetemezliğe-yönetilemezliğe hapsolmuş koalisyon hükümetlerini engelleyecek yeni bir yönetim sistemine geçmeden Türkiye’nin prangalarından kurtulması, sorunlarını bir daha ortaya çıkmamak üzere çözmesi, köklü reformlar yapması ve “2123 Süper Güç Ülke Türkiye” hedefine ulaşması olanaklı görünmemektedir.
Yeni anayasa; demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve etkinliğini,
Bireyin haklarının, insan haklarının devlete karşı korunmasını, devletin değil bireyin öncelenmesini içermelidir.
Yeni anayasada; Hakların kaşıkla verilip kepçe ile alındığı fakatlar ve amalar olmamalıdır.
Yeni anayasada; Temsilde adalet, yönetimde istikrar ilkesi,
Türkiye’nin hızla sorunlarının çözülmesini, kalkınmasını sağlayacak, etkinliğini arttıracak Başkanlık Sistemi olmalıdır.
Buradaki Başkanlık Sistemi, eski Türkiye’nin kokuşmuşluğunun giderilmesini, prangalardan kurtulmak suretiyle köklü reformların yapılmasını ve yeni Türkiye’nin inşasının yolunu açacaktır. Söz konusu Başkanlık Sistemi, eyalet sistemi (federasyon) ve demokratik özerklik olmaksızın Türk Tipi Üniter Başkanlık Sistemidir. Bu Sistemde Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı çerçevesinde yerel yönetimlere idari, mali ve ekonomik özerklikler tanınabilir, bu çağdaşlığın ve hizmetlerin yerinden hızlı bir şekilde verilmesinin gerekliliğidir. Yani idari açıdan diğer bir değişle yönetsel yerinden yönetim sistemine geçilmelidir.
Türkiye için öngörülen devlet hizmetlerinin oldukça hantal bir şekilde verilmesine neden olan Merkezden Yönetim Sisteminden vazgeçilerek, Yerinden Yönetim Sistemine geçilmesidir. Yerinden Yönetim Sistemi siyasal ve yönetsel olmak üzere ikiye ayrılır. Siyasal Yerinden Yönetim Sistemi eyalet sistemini içerir ki, bu Türkiye için asla öngörülmez. Yönetsel Yerinden Yönetim Sistemi ise enerji, altyapı, ulaşım vb. ulusal veya bölgesel tarzda verilmesi gereken hizmetlerin birden fazla belediye ve ili içine alacak şekilde bölgesel hizmet verilmesini içeren Hizmet Bakımından Yerinden Yönetim Sistemi ile belediye hizmetlerini içeren Yer Bakımından Yerinden Yönetim Sistemi olmak üzere ikiye ayrılır.