Şekil olarak, evet bir devlet var, ancak özde devlet yok. Kısaca sözde var, özde yok.  BM’ye kayıtlı, toprağı var, bayrağı var, milli marşı var, başkenti var, fakat içi boş yok hükmünde bir devlet. Ordu yok, millet yok. Milli bilinç ve şuur, kurumlar felç; köklü, diri ve yaşayan, konsantre bir milli kültür hiç yok. Hal böyleyken ortada egemenlik, bağımsızlık, toprak bütünlüğü, milli onur ve devlet haysiyeti de hak getire…

1943’te Ülkedeki farklı gruplar arasında imzalanan Ulusal Pakt ve bu çerçevede oluşturulan Anayasa gereği Cumhurbaşkanı Maruni Ermeni, Meclis Başkanı Şii, Başbakan ise Sünni, Mecli üyeleri ise Hristiyan ve Müslümanlar arasında 6/5 oranında paylaşılır ve dini gruplar içinde de mezhep ağırlığına göre ayrıca pay edilir.

Siyasi parti ve ideoloji temelli değil, milli irade ve demokrasi temelli değil; irrasyonel etnik, dini ve mezhepsel temelli bir siyasi/idari ve  anayasal düzen tesis edilmiş. Yani adaletsiz, haksız, Cumhuriyet ve demokrasiden uzak makul olmayan bir sistematik vücuda getirilmiş.

Bu arada ülkedeki sosyolojik yapıya da değinelim. Yaklaşık olarak Müslüman nüfusu % 54, Hristiyan nüfusu % 40’tır. Geri kalan % 6’lık grubu ise Yahudi, Ermeni, Süryani, Kildani, Katolik, Nusayri vb. oluşturmaktadır.

Arap-İsrail savaşları sonrası meydana gelen göçler neticesinde Müslüman nüfusun daha da artması, dengelerin iyice Müslümanlar lehine değişmesi sonucunda ve Lübnan iç savaşı sonunda 1989 yılında imzalanan Taif sözleşmesi ile Cumhurbaşkanının yetkileri kısıtlandı, Meclisteki üyelerin oranı da Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında eşitlendi. Her iki dini grup ta üyeleri kendi içinde mezhep oranına göre belirlemektedir.

Tablo ortada. Resmi çizdik. Böyle bir sistematikte karar alınabilir mi, alınan karar uygulanabilir  mi, birlik olur mu, barış/güvenlik/istikrar sağlanabilir mi, medeniyet/kalkınma/gelişme olur mu, huzur kalır mı, Millet olur mu, ordu kurulur mu ve kurulabilen ordu vatanı savunur mu? Devletin onuru, milletin (varsa) haysiyeti korunabilir mi? Kocaman bir hayır!

Peki bu tablonun sorumlusu kim? Kimler yaptı bunu? Kuklacılar ve mandacılar. Onların yerli uşakları, satılmışlar… 

Yani Osmanlı'dan sonraki konjonktürde, birinci dünya savaşı ve ikinci dünya savaşından sonra küresel dizayncılar, Batı, Avrupa,  Amerika, soykırımcı emperyalistler. 

İsrail bir yılı aşkın süreden bu yana Filistin Vatanında, Gazze'de, azgın soykırımına devam ediyor. Gazze'de 42 binden fazla Müslümanı katletti. Ağız tadıyla yaptı bunu. Batı destekledi, dünya baktı, İslam dünyası ve Arap çobanları sustu ve Yahudi tanrılarına tapındılar. Türkiye hariç.

Eylül ayından itibaren de İsrail, savaşı Lübnan ve Suriye'ye yaygınlaştırıyor.

Eylül ayının ikinci haftası Lübnan’ın güneyinde Hizbullah mensuplarına çağrı cihazları üzerinden elektronik saldırılarla çok sayıda (onlarca) kişiyi öldürdü, İsrail. İsrail daha sonra Eylül ayının sonunda Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı da hava saldırısı ile öldürdü.

İsrail'in Eylül ayında Lübnan'a yönelik terörist ve şeytani saldırılarını yoğunlaştırması, aynı zamanda güneyden işgal ve istilaya başlaması sonucunda Lübnan Başbakanı, Lübnan’ın çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanının sesi çıkmadı. Sadece Lübnan Dışişleri Bakanlığı İsrail'i kendi güvenlik gereklerini bölgeye dayattığı gerekçesiyle BMGK’ne şikayet etti.

Düşünebiliyor musunuz, bir ülke bir devlet işgale uğruyor, hergün havadan bombalanıyor, her gün yüzlerce masum insan hayatını kaybediyor, vatan parça pinçik, devletin toprak bütünlüğüne tecavüz ediliyor, Milletin haysiyeti yerlerde sürükleniyor, devletin uluslararası onuru örseleniyor; ancak ortada devlet yok,  millet yok, ordu ve asker yok, işgalci düşman ile savaşacak kimse yok, var olan asker bombalanan yere güvenlik şeridi çekmekle meşgul. Tamamıyla bir halk kuzu kuzu ölmeyi ve yok olmayı bekliyor.

Ortada işgalci İsrail ile savaşan bir tek Hizbullah örgütü var. Ona da savaşmak denirse. İran’ın ağzına bakıyor.

Şaka gibi değil mi? Adı devlet. Ancak ortada devlet, millet, ordu, kurum, şuur, birlik… yok.

Maalesef siyonist, emperyalist, kapitalist küresel soykırımcılar tarafından Lübnan’da  oluşturulan söz konusu tablo, Ortadoğu'da tüm Arap devletlerinde de geçerlidir.

Küresel çete Ortadoğu'daki Arap devletlerini, ayaklarını ve ağızlarını  bağlayıp kuzuya çevirerek, karanlık odada bekletip daha sonra kırmızı et verip azgınlaştırdığı ve saldırganlaştırdığı itinin önüne atmaktadır.

Acı ama gerçek. Bu tablo, birinci dünya savaşı, ikinci dünya savaşı sonrasında kurulan iki kutuplu dünya sistemi, soğuk savaş sonrası kurulan tek kutuplu dünya sistemin sonucudur.

Lübnan gerçek bir devlet değil, devlet rolü yapan kağıttan bir halklar topluluğudur.

Saygı ve selamlarımla…