Fıçı TONOSU manevrası, savaşta savaş jetlerinin (uçaklarının) düşman uçak ve radar sistemlerinden kaçmak için yaptıkları bir harekettir. Jetlerin, ileri istikamette havada ilerlerken burgu şeklinde dairesel bir hat çizerek takla atmasıdır. Zorluk seviyesi son derece üst düzey bir harekettir. Jetin teknik kapasitesi ve kabiliyeti ile pilotaj becerisi, imkan ve kabiliyetinin son derece üst düzey olmasını gerektirecek bir kaçış hareketidir.
Dünyada bu manevrayı sayılı ordular, sayılı uçaklar ve sayılı pilotlar yapabilmektedir.
2024 yılı Mayıs ayı sonunda, dünyada ilk ve tek, Bayraktar TB-2 SİHA dünyada sadece savaş jetlerinin yapabildiği fıçı TONOSU manevrasının testini tam 3 (üç) kez başarı ile gerçekleştirdi. Bu daha başlangıç… Bunu Bayraktar TB-2 SİHA yapabiliyorsa gerisini siz düşünün. Bir üst versiyonu Bayraktar TB-3’ü var, ANKA’sı, AKSUNGUR’u, AKINCI’sı, KIZILELMA insansız savaş uçağı… var. Söz konusu hava araçlarının da bu hareketi yapabilmelerinin önünde teknik olarak bir engel bulunmamakta olup, icra edilmesi işten bile değildir.
Bilindiği gibi bizim bildiklerimiz, bilmediklerimizin % 10’dur. Malumlarıdır ki bu konuda Türkiye'nin paralosı bilinmeyeni bilmek, görülmeyeni görmek, vurulmayanı vurmak, hissedilmeyeni hissetmektir.
TUSAŞ Genel Müdürü T.K., bu konuya ilişkin “Vakti saati geldiğinde, Türkiye'ye bir saldırı olduğunda bütün dünya gerçek gücün kimde olduğunu görecek” şeklinde beyanat vermişti.
Dünyada savanma sanayi dalında Türkiye'nin bir destan yazdığı, bir vakıadır.
Türkiye'de savunma sanayine ilişkin olarak dünyada 1. ilk ve tek olgu olan NATO’nun 42 test standardını geçen MPT-76’dan sonra Türkiye’nin 2. ilk ve tek olgusu da SİHA’ların fıçı TONOSU manevrasını yapabilme kapasitesi, kudreti, imkan ve kabiliyetine sahip olmasıdır.
Bu mesele öyle hafife alınacak, görmezden gelinebilecek, küçümsenebilecek ve burun kıvrılacak bir olgu değildir. Bu olgu da, 5 bin yıllık Türk Milleti ve Devletinin savaşma kudretinin, kabiliyetinin, azim ve kararlılığın, imkan ve kabiliyetinin keskin bir göstergesidir.
Dünyada hiçbir devletin SİHA’larının söz konusu manevra kabiliyetine sahip olmamasına karşıt olarak; Türk SİHA’larının bu kabiliyete sahip olması tekerleğin icadı, topun icadı (Savaşta Fatih tarafından vurucu kullanılması) gibi tarihin akışını değiştirebilecek nitelikte, stratejik ve önemli bir dönüm noktasıdır. Bu aşamada Türk SİHA’larının kudret, etkinlik ve vurucu gücünün 3 savaşta ve sahada (Azerbaycan, Irak/Suriye, Libya) aleni olarak kanıtlandığı, bugüne kadar Amerikan, Çin ve İsrail SİHA’larında ise böyle durumun söz konusu olmadığı gerçeği, bütün çıplaklığı ile ortadadır.
Damarlarında Müslüman Türk kanı dolaşan her dünya fanisi için, Türk SİHA’larının dünyada ilk ve tek olarak, fıçı TONOSU manevra kabiliyetine sahip olması gurur ve onur verici bir durumdur.
Bu konu pek tabiidir ki; siyaset üstü Ulusal bir kıvançtır.
Dünyada yaparsa Türk yapar,
İsterse Türk yapar,
Desteklenir ve yolu açılırsa Türk icra eder,
5 bin yıllık tarihinde olduğu gibi.
Bundan sonra da 200 yıllık virüsten (İhtilas, irtikap, adam kayırma, yolsuzluk, rüşvet, torpil…) kurtulduğu takdirde, imkan dahilindeki çok daha fazla imkansızı başaracak; siyonist, emperyalist ve kapitalist düşman ve şeytanın nefesini kesecek, gözlerini yuvasından çıkaracaktır.
Bir Müslüman Türk, dünyaya bedeldir.
Burada 3 önemli Türk büyüğünün veciz sözlerini hatırlatmayı bir borç bilmekteyim:
Mete Han, “Türk olmak zordur dünya ile savaşırsın, Türk olmamak daha zordur Türk ile savaşırsın.”,
Fatih Sultan Mehmet, “İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım.”,
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 1. Dünya Savaşından sonra Anadolu vahşi, barbar ve soykırımcılar tarafından işgal edildiğinde ve kurtuluş savaşının başlangıcında; ordu yok denildiğinde “kurulur”, para yok denildiğinde “bulunur”, düşman çok denildiğinde “yenilir” demişti.
Saygı ve selamlarımla…