Amerikalı Albay Douglas McGregor, geçtiğimiz günlerde “Erdoğan, İsrail’e ve yaptıklarına ne kadar karşı olduğunu belirtse de halkını savaştan uzak tutmaya çalışıyor ve ekonomiye karşı hassas davranıyor” dedi. Türk ekonomisinin çok kırılgan olduğunu söyledi.

Cumhuriyetin ilk yıllarından beri özellikle Marshall yardımları ile Türk ekonomisini tamamen kendinize bağladığınız için kırılgan olabilir mi? Sanayi hamlelerimizi engellediğiniz için, verdiğiniz kredileri yine sizden almaya mecbur bıraktığınız ürünlere ve hizmetlere harcamak zorunda kaldığımız için olabilir mi? Sürekli dolar üzerinden Türkiye’ye saldırdığınız için olabilir mi? Ülkemizde gizli gizli stokçuluk yapanları yönettiğiniz için olabilir mi? PKK başta olmak üzere parayla satın aldığınız tüm kuklalar ve ajanlarla sürekli olarak ülkede suları bulandırıp düzenimizi alt üst ettiğiniz için olabilir mi?

Zamanında ürettiğimiz her şeyi durdurmuşlar, üretimi engellemişlerdi. 1949’da Nuri Killigil’in sahibi olduğu silah fabrikamızı havaya uçuranların bugünkü niyeti savunma sanayimize darbe vurmaktır. İlk Türk arabası Devrim’in, ilk Türk uçağı Vecihi’nin akıbetini bugün ürettiğimiz ve sahip olduğumuz her şeye uygulamak istiyorlar.

Türk Savunma Sanayii öncülerinden, İstiklal madalyalı ilk Türk girişimci Şakir Zümre’yi hatırlayın. Silah üreten fabrikasını, İsmet İnönü’nün aldığı Marshall Yardımları yüzünden soba üreten fabrikaya dönüştürmek zorunda bırakmışlardı. Türkiye’de ilk uçak fabrikasını kuran ilk yerli paraşütü üreten Nuri Demirağ’ı hatırlayın. Demiryolu ağının kurulmasında üstlendiği rolden dolayı ona “Demirağ” soyadını Atatürk vermişti. İlk Türk yapımı yolcu uçağını üreten Nuri Demirağ’ın fabrikası, yine Marshall Yardımları yüzünden, yurt dışına uçak satışı yasak olduğu için 1950’de kapatıldı.

Daha binlerce hasar ve engel örneği yazabiliriz. Son 10 yıldır Türkiye’de bu kadar rahat hareket edemiyorlar. Türkiye’nin ve savunma sanayisinin ilerlemesini durduramıyorlar. Onlarca yıldır alışkın oldukları gibi bugün de Bayraktar SİHA’mızı, ANKA’mızı yok etmek, Roketsan, ASELSAN, TUSAŞ Aksungur ve Vestel İHA gibi tüm savunma fabrikalarımızı ve şirketlerimizi kapatmak istiyorlar. Hava savunma füzeleri üreten fabrikamız Hisar’ı kapatmak istiyorlar. Vatanımızı uçtan uca savunan SİPER isimli hava savunmamızı yok etmek istiyorlar. Bu nedenle sürekli iç karışıklık yaratıp başarılı olamayınca son çare olarak Türkiye’yi savaşa çekmek istiyorlar.

Albay’ın dediği gibi Erdoğan, ısrarla Türkiye’yi savaştan uzak tutmaya çalışıyor. Çünkü ülke ekonomik olarak daha da geriye gitsin istemiyor. Tek bir vatan evladının kaybını göze almak istemiyor. Evet, biz de biliyoruz ki ne kadar uzak tutmaya çalışırsa çalışsın o günün geleceğini bildiği için yıllardır hummalı bir çalışma ile ülkeyi buna hazır hale getirmeye çalışıyor. Çelik Kubbe boşuna yapılmadı. Yıllardır savunma sanayimize aktarılan paralar, gösteri olsun diye aktarılmadı. İyi biliyorlar ki Türkiye, savaştan kaçındığı her gün Hava ve Deniz kuvvetlerini ve hava savunma kabiliyetini daha da güçlendiriyor. Savunma sanayiini daha da geliştiriyor. Daha fazla güçlenmemizi istemedikleri için her türlü alçak kışkırtma ile bizi savaşa çekmeye çalışıyorlar.

Erdoğan ve Türk Milleti, hazır olmadan savaşa giren ülkelerin akıbetini çok iyi biliyor. Savaşa girmeye mecbur bıraktığınız, özellikle güçsüz ülkelerin yanında savaşmak zorunda bıraktığınız Osmanlı Devleti’ni nasıl parçaladığınızı, 7 milyon km2 toprağa sahip Osmanlı Devleti’nin topraklarının %89’unu nasıl elinden aldığınızı unutmadık. Karadeniz’de çıkan doğalgaza ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına el koymak istediğinizi çok iyi biliyoruz.

Sizin medeni zannettiğiniz bu ülkeler, onlarca yıldır dünyanın yarısını sömürüyorlar. Sömürü düzenleri sayesinde ayakta kalıyorlar. Girdikleri her ülkede başarılı oldular. O kadar ki sıra Türkiye’ye gelebildi. Bunca zaman neden bu kadar savaş güzellemesi yapmadılar? Çünkü Türkiye, Osmanlı Devleti yıkıldığından beri hiç bu kadar güçlenmemişti.

Osmanlı’yı yıkmayı başardılar ve uzun süre bu millet kendine gelemedi. Ne zaman kafamızı kaldırmaya kalktıysak bir çekiç vurdular. 1960 darbesi, 1980 darbesi, 17-25 Aralık, Gezi Parkı Olayları, 15 Temmuz ve daha niceleri hep Türkiye’yi 20-30 yıl geriye götürmek ve gücünü kırmak için yapılmış hamlelerdi. Tuzakları hiçbir zaman son bulmadı.

Osmanlı’yı parçalayıp bizden aldıkları %89’luk kısmına onlarca devlet kurdular. Osmanlı Devleti’nin %11’i bugün Türkiye topraklarını oluşturuyor. Şimdi de Türkiye’nin Doğu Bölgesi’ne göz diktiler. Bunlar komplo teorisi değil, gerçekler! Doğu bölgemizi almadan hayalini kurdukları Büyük İsrail Devleti’ni kuramazlar. İsrail ise bu hayalden asla vazgeçmedi.

İngiltere, ABD, İsrail ve daha niceleri, tarih boyunca Türklere ve Müslümanlara tuzaklar kurdu. Başarı zannettikleri her ilerleme hile ile oldu. Ancak artık onlar için zaman daraldı. Sona yaklaştılar. Al-i İmran 54. ayette onlardan bahsediliyor:

“Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.”

Az kaldı, tüm dengeler değişecek. Türkiye, her manada bölgesel güç olma yolunda büyük bir doğum sancısı yaşıyor.