Birkaç gün önce yeni bir haberle güne başladık. Artık herkes telefon kiralayabilecek! Kullanıcılar, son model telefonları satın almak yerine haftalık, aylık veya daha uzun sürelerle kiralama yapılabilecek.

Bu haber, dünyaca ünlü bir elektronik mağazasının, müşterilerine sunduğu yenilikçi bir hizmet olarak yansıtıldı. Hatta sürdürülebilir bir geleceğe odaklanan bir şirketin çevre duyarlılığına yönelik geliştirdiği bir strateji olarak pazarlandı. Peki, gerçekten bu iyi niyetli bir hizmet mi? Kesinlikle hayır!

Ne diyordu Great Reset: "Hiçbir şeyiniz olmayacak ama çok mutlu olacaksınız!" Size komplo teorisi gibi gelen Büyük Sıfırlama Projesi, başarılı bir şekilde ilerliyor.

Ne diyordu 2016 yılında Dünya Ekonomik Forumu açıklamasında: "Hayatta ihtiyacınız olan her şeyi kiralayacaksınız hatta çoğu kapınıza kadar gelecek" Ev, araba, arsa, dükkân, telefon hatta beyaz eşya dahil, hiçbir şeyi satın alamayacaksınız. Hepsini büyük şirketlerden kiralayacaksınız. İşte amaç bu. Telefon kiralama başladı bile.

Şu an sahip olduğunuz ne varsa hepsini elinizden çıkarmanızı, sahip olmadıklarınızı bir daha satın almamanızı ve ihtiyacınız olan her şeyi küresel güce sahip şirketler üzerinden kiralamanızı isteyen bir sisteme geçiş yapmak istiyorlar. Bu planın adı “Great Reset” yani “Büyük Sıfırlama”

Planı tasarlayan ve adım adım uygulayan Dünya Ekonomik Forumu (DEF). Uzun zamandır hiçbir aksaklık olmadan işleyen bir plandan söz ediyorum. Kendi Youtube kanallarında ballandıra ballandıra bu sistemin çevreye faydalarından ve insana sunacağı rahatlıktan söz edip duruyorlar. Amaçları 2030 itibariyle dünyadaki herkesin büyük şirketlere bağımlı olmasını sağlamak.

Şu an enflasyon muhasebesi konusu gündemde. Yeni vergi düzenlemelerini bilmeyen yoktur. Bu yeni düzenleme ile servet sahiplerinden fazla vergi alınacağını, vatandaşa kesinlikle yük bindirmeyeceklerini söylemişlerdi. Gerçek ise çok başka!

Rakamları öylesine yazacağım, örnek daha iyi anlaşılsın diye. Düşünün ki şirket sahibisiniz, 2000 yılında kurduğunuz şirketin demirbaşlarının toplam bedeli 10.000 TL idi. Sahip olduğunuz tüm demirbaşların bedeli yıllar içinde arttı. Şu an şirketinize ait tüm varlıklarınızın, güncel enflasyona göre bedelleri güncellendi. Diyelim ki bugünkü enflasyona göre sahip olduklarınızın toplam bedeli 5 milyon TL oldu. Buraya kadar sorun yok.

2000 yılından 2024 yılına kadar şirketinize ait demirbaşlarınız, stok mallarınız için satın alırken ödediğiniz dışında bir vergi ödemediniz. Kazancınızdan ödediğiniz vergiden bahsetmiyorum. Gelelim işin tehlike kısmına…

2024 yılının ilk çeyreğinde 5 milyon TL’lik demirbaşlarınız, stok mallarınız 1 milyon TL daha değer kazanırsa 6 içinde artan değerin %15’ini vergi olarak ödemek zorundasınız.

1 milyon TL’nin %15’i, 150 bin TL yapar. 150 bin TL + personel giderleriniz + şirket giderleriniz + kazancınızın vergisi + muhasebe giderleri vs. hepsini birlikte ödemek zorundasınız. Şirketiniz ayda 150 bin TL kazanmıyor olsa bile sırf yıllar önce aldığınız malların değeri arttı diye vergi ödeyeceksiniz. Ödeme gücünüz yoksa devlete borçlanacaksınız. Bu borç ise sizden tahsil edilemediğinde bir süre sonra haciz işlemleri başlatılacak. Peki, sizce kaç şirket bu yükün altından kalkabilir?

Gelelim, yeni vergi düzenlemesinin vatandaşa yük bindirmeyeceği kısmına!

Bir şirket, kazancından daha fazla vergi ödemek zorunda kaldığı zaman ne yapacak? Ürüne ya da hizmete bu bedeli yansıtmak zorunda kalacak. Bedeli ürüne yansıttığı zaman vatandaşın alım gücü daha da düşecek. Enflasyon daha da yükselecek. Enflasyon oranı arttıkça şirketlerin demirbaşları ve stok mallarının yeni değer üzerinden vergisi de artacak. Sonu gelmeyen bir kısır döngünün içine gireceğiz ve bu süreçte şirketler kapanacak, işsizlik artacak, vatandaş elinde avcunda ne varsa satmak zorunda kalacak, geçinmek çok daha zor olacak.

Ne diyordu Büyük Sıfırlama Projesi’nin tanıtım filminde: “50 yıl içinde hiçbir şeye sahip olmadığımız bir noktaya geleceğiz.” Yukarda verdiğim örnek, planın sadece minicik bir parçası. DSÖ’nün birçok ülkeye imzalattığı son anlaşma da başka bir parçası. Ayrıca cinsiyetsiz ve dinsiz bir toplum yaratma gibi adımlar da tıkır tıkır işliyor. Yangınlar, ekonomik krizler ve savaşlarla da ülkelerin gücü tüketiliyor. Niteliksiz insan üreten okullar sayesinde bu sorunun üstesinden gelemeyecek bir nesil tasarlanıyor.

Global Reset, 1971 yılında kurulan Dünya Ekonomik Forumu’nun, 1980 yılında tasarladığı, 2010 yılında Bill Gates’in TED Talks’ta ‘Sıfıra Evrilmek’ başlığıyla anlattığı ve Mayıs 2020 yılında tüm dünyaya açıkladığı bir proje. Ayrıca 2010 yılında Rockefeller Vakfı’nın kendi web sitesinde yayınladığı ‘Sıkıyönetim Senaryosu”nda aynı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Biraz araştırırsanız ne kadar hızlı ve kusursuz ilerlediklerini görebilirsiniz. Merak etmeyin, ‘Dış güçler Türkiye üzerine oyun oynuyor’ demeyeceğim. Bu plana tüm dünya ülkeleri dahil. Hatta ABD’deki siyasi kargaşa ve Suudi Arabistan’daki ‘can alıcı’ reformlar da pakete dahil…