Filistin’de 20 binden fazla çocuk kayıp! Filistin’de şu an yaşayan (!) çocukların çoğu açlıktan ölmek üzere! Han Yunus’taki Nasser Hastanesi, yetersiz beslenme sebebiyle ölümle boğuşan çocukları, kısıtlı imkanlarda tedavi etmeye çalışıyor ve hala hiçbir tıbbi destek bölgeye ulaşmadı. Çünkü İsrail, tüm dünyanın gözü önünde insani yardımları engellemeye devam ediyor. Filistin’de şu anda bir soykırım gerçekleştiriliyor ve bizler akıllı telefonlarımızdan bunu canlı canlı seyrediyoruz. Bu cümleleri yazmak ve okuyup geçmek ne kadar kolay değil mi?
ABD ve İngiltere’nin sınırsız desteği ve diğer korkak ülkelerin iş birliği ile hareket eden İsrail terör devleti, her an masumları katletmeye devam ediyor. Naziler de açlığı, Yahudilere karşı yıldırma taktiği olarak kullanmışlardı. Şimdi aynısını, hayatta kalanların soylarından gelen vahşiler, günümüzün Nazileri, Müslümanlara karşı uyguluyorlar. Gördüklerimize karşı tepkisizliğimiz yüzünden Filistin’den sonra aynı zulmü başka topraklara taşıyacaklar ve bunun da hazırlığını gözümüzün içine baka baka yapıyorlar.
Tüm bu görüntülerin dünyadaki diğer insanlara ulaşmasında mahsur görmüyorlar çünkü korkutmak her zaman işe yarar. Korkut, sindir ve yönet. Parçala ve yut taktiği ile aynı şey! Biz korkup susarken onlar istedikleri gibi halkları ve toprakları parçalayıp yutmaya devam edecekler. Filistin’de en çetin şekilde yaşattıkları açlık, kuşatma açlığıdır. Ekonomik krizler ve kıtlık ile ülkeleri boyunduruk altına aldıkları gibi kuşatacakları topraklardaki insanları da önce aç bırakıp güçsüz hale getiriyorlar.
İşte bize sundukları ‘yeni dünya düzeni’ tam olarak bu! Böcek olarak gördükleri insanları dünyadan temizlemek ve dünyanın ve onun sunduklarının tek sahibi olmak… Sadece petrol için yapılan bu soykırım affedilemez, buna sessiz kalınamaz. Tüm bunlardan daha büyük bir savaş suçu olabilir mi? Kaldı ki ortada adil bir savaş da yok, sadece “suç” var. Filistin’de yapılan iğrençlikler sadece Filistin halkına karşı değil, tüm insanlığa karşı işlenen suçlardır.
Hala Gazze’den gelen görüntülerin sahte olduğuna inanan ya da Hamas yüzünden İsrail’in kendini savunduğunu zanneden kalbi kararmış bir kitle var. Buna inanmıyorum. Hiç mi tarihe dönüp bakmadınız? İsrail’in 1948’den beri Filistin’de yaptığı zulümleri, baskıları, işkenceleri, hukuksuzlukları duymadınız mı? 7 Ekim sadece İsrail’in bunca zamandır uyguladığı adaletsizliğe, işkencelere bir cevaptır. Yahudi toplumundan birçoklarının söylediği gibi İsrail hükumetini ve siyasetini eleştirmek, hukuk dışı uygulamalarına tepki göstermek sizi antisemitist yapmaz. Aksine Yahudilik değerlerine sahip çıkan bir avuç Yahudi’nin de yaptığı gibi bir insanlık örneğidir.
Dünyadaki birçok tarihçi, gazeteci, aktivist ve araştırmacı Yahudi bile İsrail’in etnik temizlik yaptığını ve suç işlediğini haykırırken Müslümanım diyenler nasıl hala onları savunabilir? Aklını, kalbini kiraya vermiş insanlarla nasıl bir geleceğe yürüyeceğiz çok merak ediyorum. Birleşmiş Milletler, Gazze’deki toplu mezarlardaki insanlar üzerinde yaptığı incelemede, işkence gördüklerine dair kanıtlar buldu ancak bu suçları destekleyenler yüzünden ceza almalarını bırakın ateşkes bile sağlayamadılar.
Bu teröristlerin dünyada bundan sonra hiçbir söz hakkı olmamalı, olmayacak da. Sadece bu süreç uzadığı için çok üzgünüm. Koskoca dünya, bir avuç insana yardım ulaştırılmasını sağlayamıyorsa yazıklar olsun insanlığımıza! Kimse insanlıktan, adaletten, insan haklarından, ilkelerden, kanunlardan söz etmesin. Tüm insanlığı büyük bir isyana, buhrana ve ümitsizliğe sürükleyen bu süreçten hiç kimse kâr ederek çıkamayacak.
Bu kadar ikiyüzlü, barbar, korkunç bir düzende yaşamak sizi rahatsız etmiyor mu? Eğer ediyorsa ve bir şeyler değişsin istiyorsanız bunca masum bebek, çocuk, kadın ne uğruna öldürülüyor, bunu anlamak zorundasınız. Bunca haksızlığın ne uğruna yapıldığını anlayıp uyanmak zorundasınız. Susup oturduğunuz her dakika aleyhinize işliyor, unutmayın. O çocukların parçalanmış bedenlerinin görüntülerini gördüğünüzde acı duymuyorsanız, hayatınıza hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyorsanız, ilk tokadı kendinize atmak zorundasınız.
Savunmasız insanlara zulmeden ve bu zulmün devam etmesine olanak sağlayan ülkelere, siyasetçilere, markalara, şirketlere tepkinizi göstermek zorundasınız. Bunu Filistinliler ve zulüm gören diğer halklar için değil, kendi insanlığınızın ve vicdanınızın yaşaması için yapmalısınız. “Medeni” zannettiğiniz Batı’nın şeytani yüzünü görmek için uyanmanız şart. Aksi halde onlar gibi bu vahşetten rahatsız olmayacaksınız. Eğer zalimden nefret etmezseniz zalimin safında can vereceksiniz. Onlarla beraber haşr olunacaksınız.
Zalimin eylemlerinin hesabı elbet görülecek. Masumlar, haklarını elbet zalimlerden alacaklar. Şu an dünyada Allah’a en yakın olan halk, Filistin halkıdır. Peki, kendini Müslüman zannedenler bu pencereden kendilerine baktığında ne görüyorlar? Allah’ın huzuruna çıkmaya yüzümüzün olması için ne yaptık bu süreçte? En çok odaklanmamız gereken nokta budur.