‘ŞEKİL’ ÖNEMSENDİ ‘ŞUUR’ İHMAL EDİLDİ -1-
60 yıldır 56 İslam ülkesine rağmen İsrail bu yılda Ramazan-ı Şerif ayında Filistin’e zulmetmeye ve savunmasız insanları katletmeye devam ediyor. Ve bizim 60 yıldır slogan atmak, dua ve beddua etmek haricinde yaptığımız veya yapabileceğimiz bir şey yok.
-Kahrolsun İsrail!..
Haksızlık yapana karşı koyacak, zulmü durduracak güce sahip olmayan, her şeyi Allah’a havale eden bir anlayış içerisinde sadece seyrediyoruz. Dünya çapında Müslümanlara yapılan zulümlerin son bulmasının yalnız inançla, ibadetle, dua ve beddua ile yeterli olmayacağını, son bulmayacağını idrak etmemiz gerekiyor.
Müslüman coğrafyasını acı çeken bir coğrafya olmaktan kurtarmak mümkün değil mi?
Batının egemenliğine boyun eğmeden büyük bir medeniyetin tekrar inşa edilmesi mümkün değil midir?
Nerde yanlış yapıyoruz?
Veya ne yapmamız gerekiyor?
Ya da ‘Coğrafya kaderdir’ diyelim.
Böyle mi devam etsin?
…
Bu başlık altında birkaç bölümden oluşan ekonomik sebeplerden ziyade önsözünden sonsözüne kadar inanç, ibadet kısacası din algımız üzerinden bu konuları yorumlamaya çalışacağız.
Yıllardır okumalarımızdan, izlenimlerimizden her hangi bir konu hakkında en kaliteli analizleri, nokta atışı tespitleri, konuları derinlemesine tahlil edici, çözümleyici, anlaşılır bir şekilde ifade edici kişilerin sosyologlar olduğunu gözlemlemişizdir. Bu yüzden olsa gerek sosyal bilimlere özellikle sosyolojiye millet olarak ilgimiz alakamız günden güne artıyor. Bu konunun çözümlemesi de ancak sosyolojik bakış açısıyla, meselenin sosyolojik arka planıyla izah edilebilir.
Bu konularla alakalı birkaç kelam etme salahiyeti sadece din adamı olanlara has değildir. İyi kötü o dinin adamı olmakta yeterlidir.
Bu kadar çetrefilli bir konunun izahı elbette ki derin bir ilme sahip olmayı gerektirir; yalnız iyi bir gözlemci için iyi bir sosyolog olma yolunda tembel ama emin adımlarla ilerleyen biri için de başa çıkılabilecek bir durumdur.
Meseleyi sadece dil bağlamında ele almak mevzuyu kısır çekişmelere kurban etmek anlamına gelir. Kaldı ki; “Mesele sadece dil olsaydı, bugün Araplar Asr-ı Saadeti yaşardı” diyebiliriz. O halde ilk emri ‘Oku’ olan bir dinin mensupları olarak okumamayı en önemli problem olarak görebiliriz.
Sonra, Allah’ı yeterince tanımıyor bilmiyoruz. Çocukluğumuzda bu gün bile kürsülerden, mihraplardan, minberlerden, ekranlardan parmak sallayarak Allah’ı; yakan, çarpan, cehenneme atan, cezalandırıcı sıfatı daha çok ön plana çıkarılan bir üslup kullanılmıyor mu? Allah’ın rahmetinden kullarına olan şevkât ve merhametinden çok gazabı anlatılmıyor mu? Veya cehennem anlatıldığı kadar cennet anlatılıyor mu? Çocuklara kaşlarını dahi çatmayan bir peygamberin ümmeti olarak çocuklarımıza Allah’ı nasıl anlatıyoruz, nasıl tanıtıyoruz? İslam dinini sadece ibadetlerden ibaret bir din zannedilip muâmelât ihmal edilmiyor mu? ‘Şekil’ önemsenip ‘şuur’ ihmal edilmiyor mu? Tüm bu soru ve sorunlar çerçevesinde konuyu yorumlamaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Kalın Sağlıcakla…