Bundan on beş yirmi sene önce, daha samimi daha içten daha geniş dostluklarımız vardı.
Köyde, mahallede, kasabada, herkes birbirini tanır, herkes bir diğerinin sevincinden ve kederinden haberdar olur, mutluluğunu ve üzüntüsünü paylaşırdı.
Akşam oturmalarına gidilir, sobanın üzerinde mutlaka kaynayan, kuzinesinde kavrulan bir şeyler olurdu.
İki odalı ve sobalı evlerden neşeli sesler yükselirdi.
Sıkıntısı olana borç verilirdi.
Borç istemekten de, alacağını istemekten de utanırdı insanlar.
Kışın mahallede kayan çocukların, evlerin bacalarından çıkan dumanların ayrı bir sıcaklığı vardı.
İmkanlar çok daha kısıtlı ama tasalar çok daha azdı.
Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile dünyanın her tarafına anında ulaşabiliyoruz. Ama dost ve arkadaş çevrelerimiz azaldı, sıcak ve samimi ilişkilerimiz kayboldu.
Herkes bir başına kaldı ve kalacak.
Kimsenin kimseden haberi yok.
Dostlara, arkadaşlara, komşulara ayrılan zaman, artık teknolojiye, internete, spora ve dizilere ayrılıyor.
Yeni ev kurmuş gençler, ailelerini özgürlük ve olgunlaşmalarına birer engel olarak görmekteler.
Aileler de çocuklarını nankör olarak görmekteler.
Hemen hemen hayatın tüm müşterek alanlarında; iş yerlerinde, sivil toplum örgütlerinde, inanç gruplarında ve hatta aile içinde ilişkiler pamuk ipliğine bağlı halde, kör topal yürüyor.
Teknoloji sayesinde birbirimize artık mekan ve zaman olarak daha yakınız. Fakat sesimizi birbirimize duyuramıyor ve birbirimize eskisinden daha fazla yabancıyız.
İnsanın kendisine olan mesafesi de ayrı bir tuhaflık.
Hislerimizin, duygu derinliğimizin ve vicdanımızla olan mesafemizin farkında mıyız?
Neye yakınız ve neye uzağız?
Hemen hemen herkesten “Şimdiki ben eski ben olabilsem” dediğini duymuşuzdur.
Yirmi, yirmi beş sene önceki halimiz; saf, lekesiz tertemiz, masum ve bigünah halimiz...
Yeni Türkü’nün bir ezgi sözündeki gibi...
Telli telli telli şu telli turna
Sanma ki yaralı uçmaz bir daha
Takılmış kanadı göçmen buluta
Anlatır eski beni şimdiki bana
• • •
Sakın çıkma patika yollara
O dağlara, kırlara, o karlı ovaya
Yenik düşüyor her şey zamana
Biz büyüdük ve kirlendi dünya
• • •
Telli telli telli şu telli turna
Ne kalmış buralı göklerden başka
Ne kalır yarına bizden sonraya
Her şey binip gitmiş uçurtmalara