ÖNCESİNDE hiç böyle düşünmemiştim. Hatta itiraz bile edebilirdim ancak azıcık nefes arası vererek dinlediğimde yüzde yüz haklı olduğuna hükmettim ve keşke bunu daha önce tefekkür edip idrake getirebilseydim diye hayıflandım.

Bayramlaşma ritüelini bir “Özür dileme eylemi” şeklinde icra edebilirdim.

Şunu da beyan etmem gerekir ki, eğer geçtiğimiz hafta yaşayıp uğurladığımız bayramın üç günü esaslı bir liste yapmamız halinde kâfi gelir miydi, emin değilim.

Ne demiş eskiler? “Bir şeyi bütün bütün elde edememişseniz bile bütün bütün tek etmeyin.”

Bayram madem geçti, kaçırdık bu açıdan gelecek bayrama ulaşırsak o ne güne duruyor peki?

Hem Ercişli Âşık Emrah o meşhur türküsünde “Bu bayram olmazsa Kurbana kalsın demiyor mu?

MADEM içimizde inceden inceye bir sızıya sebep oldu bu durum, ertelemeyelim.

Ertelemek hep ziyandır, zarardır.

Mü’min vaktin çocuğu olduğundan ertelemez. Zaman ve mekân bilincine sahiptir. Lazım geleni vakti vaktine yapandır. O halde durmak yok, kıyam vaktidir.

ÖZÜR DİLEME EYLEMİ başlatalım.

Ürkmeyelim, çekinmeyelim, daha fazla erteleyip geciktirmeyelim.

Özür dilemek hata yapabileceğimizi kabul etmektir. Nefsimize kuvvetli bir şamar atıp onu kulluk çizgisine çekmektir.

Özür dilemek ahlaki bir değerdir. Lazım gelen ise bunu kendimize kazandırmaktır.

Özür dilemek bizi kibir atından indirir. Kırmızı halılarda kendini vehmederek yürümeyi terk ettirir. Tevazu hırkasını giydirir.

Değer verme ve saygı kavramlarını yeniden dünyamıza taşır. Dürüstlüğü geçer akçe olarak kabulümüzü sağlar. Diyalog imkanlarını arayıp buldurur ve geliştirmemizi ister.

Özür dileme faaliyetine girişmek iyi niyete hayatımızda yer açmak anlamına gelir ki, güzel ama gecikmiş bir eylemdir.

Gerginlikleri izale eder, tıkanmış kalbimizin damarlarının açılmasını ve muhabbetin rahatça dolaşmasını temin eder. Sakinleştirir.

Kaba saba davranışlarımızın törpülenmesini öngörür ki, gerçek cehalet olan bu hoyratlıktan sıyrılma fırsatı sunar.

Verilen zararların, incitilmiş yüreklerin, akıtılan gözyaşlarının telafi edilmesi iradesini açığa çıkartır. Ki, bu muhataplarda bir ferahlama ve adım atma vesilesine dönüşür.

Kirlenmiş manevi atmosferin rahmet ve merhametle yıkanıp temizlenerek Kuddüs esmasının hayatımızda işlerlik kazanmasını sağlar.

Ön anlamaların şartlanmalarını derinden sarsar ve önyargıların paslı kilitlerini açacak anahtarlara kavuşturur bizleri.

Sorunla yüzleşmektir ki, öncesinde bunu kabul etme samimiyeti ve cesaretini göstermeyi zorunlu kılar. Bu ise sahteliklerin kapısını sıkıca kapatarak iğneleme, imalarda bulunma, gösteriye tenezzül etme gibi yanlış yerlere çekiştirmeye mâni olur.

ETKİLİ PİŞMANLIK ile özür dileme elbette beklenendir ve bunun gerekleri vardır.

O sebeple yapılan yanlışın farkına varma, ayrıntılarına vakıf olma, içtenlikli ve etkin bir pişmanlık izhar etme işin olmazsa olmazıdır.

Zihnin gizli dehlizlerinde bile olsa bahanelere sığınamazsın. Problem çözme yeteneğini geliştirmekten geri duramazsın.

Telafi etme iradeni aşikâr ederek muhatabına teklif götürme yürekliliğinden vazgeçemezsin.

İletişim şekline, ses tonuna, mimiklerine, bakışlarına özen göstermekten kaçınamazsın.

En önemlisi de etkili pişmanlıkla özür dilemenin seni rızaya taşıma gücüne inanmayı sürdürmendir.

ÖZÜR kabul etme meselesi de çok mühimdir.

Bazen özür dilemek kadar zordur. Çünkü bu hususla beslenmekten vazgeçmeyi, bağımlılığı kesmeyi gerektirir. Yakınmalardan arınmayı icap ettirir. Suçlamaları geri çekmeyi lüzumlu kılar. Bu hususta daha önce kimlere karalamalar yapmışsa onlara da durumu tüm açıklığı ile bildirmelidir. Kendi eksiğini, gediğini, kusurunu, yaptığı ilaveleri, abartmaları düşünüp muhasebe etmeli, ayrıştırmalıdır. Bunlarla elde ettiği kendince sahte itibarı yere çalmaktan çekinmemelidir.

Kısacası kurban psikolojisinden sıyrılmalıdır.

RIZA LOKMASINA ulaşmak karşılıklıdır.

Affetmeyenin affa mazhar olamayacağı kabul edilmelidir. Bunun Allah’ın sıfatı olduğu tam idrak edilmelidir. Tövbenin geri dönmek, rücu etmek, dönüş yapmak, ağırlıkları bırakmak anlamına geldiği şuur seviyesinde kavranmalıdır. Bu kavramın yüce kitabımızda seksen sekiz yerde neden geçtiği hesaba katılmalıdır.

Ezcümle; rıza lokması yemek bayramda cevizli baklava yemekten çok daha lezzetli ve üstündür.

Demem o ki; özür dileme bayramı yapamamış olmamız özür dileme eylemi yapamayacağımız anlamına gelmemelidir.

Ya Selam.