OLUR MU demeyin, olur. Bal gibi olur hem de. Daha doğrusu oluyor zaten. Hâli hazırda yaşadığımız bundan başkası değil. Neredeyse hepimiz mutluluk tüccarlarıyız. Mutluluk alıp, mutluluk satıyoruz.

OLUR MU demeyin, olur.

Bal gibi olur hem de. Daha doğrusu oluyor zaten.

Hali hazırda yaşadığımız bundan başkası değil.

Neredeyse hepimiz mutluluk tüccarlarıyız.

Mutluluk alıp, mutluluk satıyoruz.

GERÇEK mutluluk mudur, alınıp satılan derseniz eğer buna cevabım hayır olacaktır.

Sahtedir.

Geçicidir.

Plastiktendir hatta.

Ömrü çok kısadır.

Anlık mutluluklardır daha doğrusu keyiflerdir bunlar denilebilir rahatlıkla.

SANAL dünyanın esaretine düşmüş olan günümüz insanı ne yazık ki, gerçek mutluluğa erişip ulaşamadığından sahtesi ile kendisini avutmaktadır.

Ticareti ise tam da bu sebeptendir.

Oysa gerçek mutluluk alınabilir mi?

Satılabilir mi?

Başkasına devredilebilir mi?

Bağışlanabilir mi?

Hiç sanmıyorum.

PEKİ, gerçek mutluluk bulaşıcı değil midir?

Evet.

Hakikatte mutlu olanlar çevresine onun pırıltılarını sunarlar.

Etkilerler.

Yanlarında bulunmak bile başkalarına iyi gelir.

Şifa sunar.

Onların mutluluk çadırlarından hiç çıkasınız gelmez.

Bulunduğunuz süreyi uzattıkça uzatmak istersiniz.

GERÇEKTEN mutlu olanlar bunu göze sokmazlar.

Lafını etmezler.

Nutuklarını atmazlar.

Sosyal paylaşımlarla başkalarının dikkatini çekip 'Bakın ne kadar da mutluyuz' çığlıkları atmazlar.

Mutluluk ciddiyet ister çünkü.

Vakur olmayı gerektirir.

Ağır başlı olanların karıdır.

Riyakarlara kendilerini armağan etmezler.

Hayatın hakikatine erenlere verilen bir İlahi ikramdır.

Şükür gerektirir.

Ehli ise zaten bunu tenhada her daim yerine getirir.

MUTLULUK ticareti yapanlar ellerindeki malzeme sahte olduğundan asla doyuma ulaşamazlar.

Tatmin olmuşluk duygusunu yakalayamazlar

Bu sebeple de pazarlamalarında sınır tanımazlar.

Bağırdıkça bağırırlar.

Her yeni giysilerini göstermek isterler.

Her yemeklerini paylaşmaktan geri duramazlar.

Gittikleri mekanları ilan edip duyurmadan rahat edemezler.

Sosyal statü uğruna girmedikleri zahmet kalmaz.

Yoruldukça yenilerine giriştikleri kısır bir döngünün pençesine düşerler.

Çember döner, ruhlar yorulur, gönüller yıpranır, akıllar dumura uğrar, zihin felç olur.

Ama yine de durmazlar, duramazlar.

Çünkü başka beslenme kaynakları yoktur.

Kimi eşiyle, kimi çocuklarıyla, kimi konumuyla, kimi ise maddi varlıklarıyla bu sahte oyunu oynayıp dururlar.

Oysa gerçekten mutlu olanların en büyük hazinesi tevazudur.

Varlığı verene şükran duygularını yükseltmektir.

Mutluluk ticaretinin tacirleri olmaktan kurtulup gerçek mutlular kervanına katılabilmek niyazıyla.

Ya Selam!