21 Ağustos günü Diyarbakır’da kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’dan hala haber alınamadı. Ardından 19 yaşındaki inşaat işçisi Baran Aslantaş kayıplara karışıyor. İkisinden de hala bir iz yok.

Narin Güran’ın yaşadığı köy, havaalanına bitişik konumda yer alıyor. Dolayısıyla her yerde güvenlik kameraları var. Hala bulunamadıysa o köyde bir yerlerde. Öyle olaylar oldu ki bu ülkede en yakınlarından şüphe etmekte gayet haklıyız.

Hatırlayın, 2021 yılında Mersin’de, 3 yaşındaki Müslüme Yağal’ı, öz dedesi öldürmüştü. Aynı dede, gelinine de tecavüz etmişti ve bu cinsel saldırıdan bir çocuk dünyaya gelmişti. O çocuk Müslüme idi!!!

2009 yılında ise Kayseri’de, bayram şekeri toplamak için evden ayrılan 3 çocuk kaybolmuştu. 6 yaşındaki Dilruba, 8 yaşındaki Ahmet Tuna ve 10 yaşındaki Türkan’ın cesedi 556 gün sonra Yozgat’ta bulunmuştu. Şeker almak için evine gittikleri komşuları Uğur Veli Gülışık tarafından cinsel istismara uğradıktan sonra acımasızca katledilmişlerdi. Bakın yine katil uzakta çıkmadı. Bu örnekleri acıları yeniden hatırlatmak için değil, katilleri veya sapıkları çok uzakta aramamak gerektiği için veriyorum.

Narin Güran’ı bulmak için köpeklerle iz sürüldü ama yine ipucu yok. Hala tüm evlerin tamamı aranmadığı bilgisi geliyor. Bütün evleri talan etmek için, herkesi sorguya almak için, köye giren çıkan tüm arabaları tespit edip peşine düşmek için neyi bekliyorsunuz? Çocuklar prosedür beklemez, beklememeli. Bir çocuk kayıpsa ortalığı ayağa kaldırabilmeliyiz. Her geçen dakika o çocuğun aleyhine işliyor. Hayatta ise hayatta kalma şansı azalabilir. Narin’i ve diğer kayıp çocukları bulmak için çok daha sert uygulamalara ihtiyacımız var. Köydeki herkes şüpheli kabul edilmeli, her yer didik didik edilmeli.

Hatırlayın, 4 yaşındaki Leyla Aydemir, Ağrı’da kaybolduktan 18 gün sonra ölü olarak bulunmuştu. Katili ise kendi öz amcası çıkmıştı. Öldürdüğü yeğenini güya bulmak için utanmadan arama çalışmalarına katılmıştı. Yüzünde, yeğenini öldürmüş bir amca ifadesi de yoktu. Üstelik amcası, müebbet ceza almış olmasına rağmen bir süre sonra tahliye edilmişti. Bu kararlar emsal davaların sonucunu olumsuz etkilemeyecek mi? Nasıl olsa beraat ederim düşüncesi, suça meyilli insanların daha cesur şekilde suç işlemelerine yol açmayacak mı? Ceza indirimi, suça teşviktir. Hele ki bir çocuğun kaçırılması, öldürülmesi konusunda ceza indirimi söz konusu bile olmamalı.

Bir çocuğun kaçırılmasında en ufak dahli olanların asla serbest kalmaması gerekir. Çocuğa, kadına, yaşlıya, engelliye ve hayvanlara eziyet eden, şiddet uygulayan, özgürlüklerini ellerinden alan herkese indirimsiz, en katı şekilde cezalar uygulansın.

Her gün çocuklarla ilgili ülkenin bir köşesinden gelen birbirinden acı haberlerle sarsılıyoruz. Kendi çocuklarımıza sarılmaya utanır olduk. Bu ülkede bu kadar rahat çocuk kaçırılabiliyor olması, çocuklara cinsel istismarda bulunuluyor olması, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu değil mi? 

Kirli eller çocukların etrafında dolaşırken hiçbir çocuk güvende değil. Cezalarla ilgili acil düzenleme yapılması ve caydırıcı cezalar getirilmelidir.

Savunmasız bir çocuk artık devletin sorumluluğundadır. Narin’in ve diğer kayıp çocukların aileleri işin peşini bıraksa dahi devlet bırakmamalıdır. İstatistik tablolarına kayıp çocuk hanesine +1 sayı eklemek bizim için en büyük utanç kaynağı olmalıdır. Ortada kayıp bir çocuk varsa siyasetin en önemli gündem maddesi de bu konu olmalıdır.

Kayıp çocuk verileri neden paylaşılmıyor?

TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında 104 binden fazla çocuk kayboldu. Birçoğundan hala haber alınamadı. Dehşet verici değil mi? 2017 yılından bu yana kaybolan çocuklarla ilgili TÜİK tarafından bir veri paylaşılmadı! 2016’dan beri hiç çocuk kaybolmadı mı? Sırf haberlerde ve sosyal medyada kaybolduğuna dair haber aldığımız çocuk sayısı bir hayli fazla. 6 Şubat depremlerinde de kaybolan çocuklar var. Maalesef birçoğunun akıbeti hala belli değil.

Peki neden 8 yıldır kayıp çocuklarla ilgili veri paylaşılmıyor?