Türkiye İsrail’in yalanları mücadele etmek için İletişim Başkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’ne (DMM) bağlı "The Lies of Israel” (İsrail'in Yalanları) adlı 6 dilde yayın yapan bir site kurdu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, dünyayı yalanlarla esir alan İsrail’in yalan makinasına karşı bu birimi ve siteyi kurduklarını belirtti. İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti: "İsrail, İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından Filistin çevresindeki işgal faaliyetlerinde korku ve şiddet metotlarını uyguladı, uygulamaya devam ediyor. Tarih bize bu hakikati açık ve net bir şekilde gösteriyor. Dünyaca ünlü Yahudi tarihçi İlan Pappe süreci şöyle tasvir etmektedir, “Şiddetin kaynağı ne İran politikası ne Hamas'ın eylemleridir. Şiddetin kaynağı İsrail'dir, bunların hepsi tepkidir. Şiddetin kaynağı, Filistin ülkesinin siyonizm tarafından zorla ele geçirilmesidir. Filistin'in mülksüzleştirilmesidir, mülksüzleştirilmenin devam etmesidir.” Gerçekten İsrail'in Filistin'i işgali, tarihin en uzun süren terör süreçlerinden biridir.

ABD'de siyonizm karşıtı bir Yahudi olan ve İsrail eleştirileri sebebiyle üniversitedeki görevine son verilen Profesör Maura Finkelstein'in "İsrail'in sadece tüm Filistin'i sömürgeleştirmek istemediğini aynı zamanda Lübnan'a, Suriye'ye ve Sina'ya girmek istediğini ve bu niyetini her zaman açıkça belirten soykırımcı, yerleşimci bir sömürge devleti" olduğu sözlerini aktaran İletişim Başkanı Altun, "Bu konuda başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünyanın dikkatini daha çok çekmek ve İsrail'in saldırganlığını küresel barış iradesi karşısında mahkûm ederek engellemek artık son derece acil bir gereklilik hâlini aldı" ifadelerini kullandı.

İletişim Başkanlığı olarak da İsrail'in yalan, dezenformasyon ve kurgu ürünü içeriklerle uluslararası kamuoyunun desteğini alma çabasına karşı ilk günden itibaren çalışmalar yaptıklarını belirten İletişim Başkanı Altun, "Başkanlığımız bünyesinde yaptığımız çalışmalarla 250'yi aşkın İsrail dezenformasyonunu tespit ettik, 6 dilde uluslararası kamuoyunun dikkatine getirdik. Biz yalanın değil hakikatin hükümferma olmasını en önemli vazifemiz addediyoruz. Bu idrakle hakikatleri İsrail'in ve destekçilerinin yüzlerine vurmaya, Filistin hakikatinin sesi olmaya ve bu sesi dünyaya duyurmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Türkiye’de İletişim Başkanlığı’nın kurduğu bu birim dünyada büyük bir boşluğu dolduracaktır. Çünkü İsrail, yalanlar üzerine kurulmuş devasa bir yalan makinasıdır. “Filistin boş bir ülkeydi”, “Yahudiler ülkesiz bir halktır”, “Siyonizm Museviliktir”, “Siyonizm Sömürgecilik Değildir” gibi tarihi yalanlarından tutun da “Filistinliler 1948’de gönüllü olarak vatanlarını terk etti”, “1967 Savaşı ‘Başka Seçeneğin Olmadığı’ Bir Savaştı”, “İsrail Ortadoğu’nun tek demokrasisidir”, “İsrail ordusu dünyanın en ahlaklı ordusudur”,  günümüz yalanlarına kadar baktığınızda İsrail’in nasıl bir yalan dünyası üzerine kurulduğunu çok açık bir şekilde göreceksiniz.

7 Ekim sonrası İsrail’in dünya kamuoyunu aldatmak için yaydığı yalanlar ise bunun en bariz örneklerindendir. İsrail’in “40 çocuğun kafası kesildi”, “Çocuklar fırına atıldı” “Bütün kadınlar tecavüze uğradı”  vb binlerce yalanı sosyal medya üzerinden deşifre oldu. İsrail’in dünya kamuoyunu aldatmak için kullandığı eski geleneksel medya taktikleri ise bu kez tutmadı. Amerikalı ünlü yazar Chris Hedges “İsrail’in aldatma kültürü” adlı makalesinde “İsrail yalanlanlar üzerine kurulmuştur” diye yazdı. Hedges makalesinde şunu not düştü; “Yaptığı zulümlerden her zaman Filistinlileri sorumlu tutmaya çalışan İsrail, Gazze’deki hastanenin bombalanması konusunda en az güvenilir kaynaktır…” İşgalci İsrail rejimi Batı halklarını etkilemek için “Eski Ahit”ten hareketle İsrail’i “Davut”a  onlara karşı çıkan herkesi de “Golyat” yani “Câlût”a benzetmektedir. Netanyahu’nun Filistinlileri “Amalek” olarak adlandırması da bu yalan makinasının bir ürünüdür.

İsrail dünyanın geneline yalanlarını üç sistem üzerinden yayıyor; Birincisi  İbranice “açıklama” anlamına gelen “Hasbara” adlı propaganda bakanlığı, ikincisi Yahudi aydınlanması olarak adlandırdıkları “Haskala” üzerinden kimlik manipülasyonu ve üçüncü olarak da “Hile Yolu” anlamına gelen ve genelde MOSSAD’ın kullandığı “Vetahbulot” üzerinden de dezenformasyon ile dünyayı aldatmaya çalışmaktadırlar. İsrail’in Hasbara kurumu özellikle gündem oluşturma, yalanlar üretme ve dezenformasyon gibi kendilerince önemli bir halk ile ilişkiler tekniği yöntemidir. İngiliz gazeteci David Miller, bir makalesinde “Hasbara’nın amacı İsrail’in eylemlerini ve Siyonizm ideolojisini meşrulaştırmak, rasyonelleştirmek ve desteklemek; ve ayrıca kendilerini eleştiren veya direnenlere saldırmaktır” diye belirtmişti. Hasbara 1974 yılında Şimon Peres döneminde bir bakanlık olarak kuruldu. 1975’te fes edildi. Sonrasında çeşitli bakanlıklar altında büyük bir propaganda aracı olarak çalıştırıldı.

Hâsıl-ı kelâm, İsrail, bugün yalana dayalı söylemlerini modern teknolojilerle yayarken, hakikatleri dile getirme sorumluluğunu taşıyan bölge ve dünya halkları için çok daha büyük bir görev ortaya çıkmıştır. Yeni bir Nazi devletine dönüşen İsrail, Nazi Almanya’sını fersah fersah geçmiştir. Nazilerin Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in “Yalan söyleyin, mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar…” sözü işgalci İsrail rejimi tarafından çok iyi uygulanmaktadır. Hatta Nazilerin ünlü Propaganda Bakanı Goebbels bugün yaşasaydı, İsrail’in yaptıkları karşısında küçük dilini yutardı ve bunların yanında ben çırak kalırım bile derdi. Kudüs Üniversitesi profesörü ünlü Yahudi yazar İsrail Shahak daha 1975’te “İsrail Nazizmi” ifadesini kullanmıştı. Bugün gördük ki, İşgalci İsrail Nazileri bile her alanda çok çok geride bıraktı… İsrail’in yalanlarına destek veren Batı devletleri de artık dünya halkları nezdinde güvenirliliğini tamamen yitirdi.