Bilindiği üzere bütün dünya korona ile yatıp korona kalkıyor. Hop oturup hop kalkıyor. Korona virüs salgını bütün dünyayı sardığı gibi Ülkemizi de etkilemektedir.
Bilindiği üzere bütün dünya korona ile yatıp korona kalkıyor. Hop oturup hop kalkıyor. Korona virüs salgını bütün dünyayı sardığı gibi Ülkemizi de etkilemektedir.
Bugün itibariyle bütün dünyada vaka sayısı 800 bin, ölüm sayısı 42 bini geçti. Vaka sayısı İtalya'da 100 bini geçti, olüm sayısısı ise 12 bin. İspanya'da vaka sayısı 90 bin, ölüm sayısı ise 7 bin civarinda. Koronanın merkezi Çin ve Avrupa'dan sonra şimdi Amerika oldu. Vaka sayısı 160 bini geçti, ölüm oranı o kadar yüksek olmasa da 2.500 civarında. Ama hızla yayılıyor, şu anda merkezi New York. Burası Yahudi sermayesinin merkezi.
Türkiye ise vaka sayısı an itibariyle 13.531, vefat sayısı 214, iyileşenler ise vefat edenlerden fazla.
Derin Amerika ve Derin İsrail plan yapıyor, labaratuvar ortamında virüs üretmek ve yaymak suretiyle dünya nüfusunu azaltarak dünyayı sosyolojik, ekonomik,teknolojik, genetik, siyasi, dijital ve bilişimsel vb. konularda yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Başarılı olur mu? O bilinmez. Onlar onlarca, yüzlerce, binlerce plan yapar, ama bunların hepsi gerçekleşmez. Çünkü bütün planların da üstünde, bütün planların ve planlayıcıların sahibi, tek hakim ve tek bir plan var. Amerika kendi kazdığı kuyuya kendi düşecek, kendi silahı kendisini vuracak, önümüzdeki birkaç on yıl içinde kendi içinden çökecek. Bu, Amerikan toplumunun dehşet oranda silahlanması, ekonomik kaygı, korku, panik, yağma ve talan, iç savaş sayesinde olacak. Bu savaş korona ile başlayan ve bir kaç yıl veya beş yıl sürecek Derin Amerika ile dünyayı yöneten Yahudi sermayesi ve onun desteklediği İngiltere ve Çin ekseni arasında devam eden ve de devam edecek olan bir savaştır. İtalya, İspanya, Fransa ise burada seçim yapmaya zorlanan mücadele alanıdır. Burada ise Türkiye kazanan olacaktır. Tarih bunu görecek ve yazacaktır.
Neyse parantezi daha fazla uzatmayalım. Bu ayrı bir yazı konusu.
Grizgahtan sonra gelelim konu başlığımıza. Temel yolda giderken muz kabuğuna basıp düşmüş. İkinci gün aynı yoldan geçerken yine muz kabuğuna basıp düşmüş. Üçüncü gün aynı yoldan giderken Temel "aaa muz kabuğu, gene düşeceğim" demiş. Bu konu ile ilgili bizim önemli bir deyişimiz aklıma geldi. "Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur." Yani birey ve toplum olarak dönme dolap gibi dönmemek, kısır döngü içinde tekrara düşmemek, hatalardan ders çıkarmak son derece hayati öneme haizdir.
Korona virüs salgını ile mücadele, birey ve toplum olarak korunma konusunda bilim adamları, uzmanlar, Bilim Kurulu Üyeleri; 14 kurala uymakla birlikte, net ve basit üç önlemin altını çiziyorlar. Bir temizlik, iki sosyal mesafeyi korumak, üç dışardan gelenlerin ayakkabıları kapı önünde bırakarak mont, gömlek, pantolon gibi dış kıyafetlerin balkonda 6-8 saat havalandırılmaya bırakılmasıdır. Bilim adamları virüsün yüzeylerde ve her türlü maddeler üzerinde uzun süre yaşamadığını, en fazla 6-8 saat yaşadığını, havada asla asılı kalmadığını, havayolu ve nefesten kesinlikle bulaşmayacağını aylardır net ve anlaşılır bir şekilde ifade ede geldiler.
Buna rağmen sosyal medyada bazı şarlatanların, basında ve medyada bazı gazeteci ve aydın görünümlülerin her gün aynı sakızı çiğnedigini, aynı şeyleri söylediğini ve aynı soruları sorduklarını görüyoruz. İki mesele var. Birincisi virüsün maddeler üzerindeki yaşama süresi, ikincisi virüsün havada asılı kalıp, kalmayacağı.
Her gün aynı terane, hergün aynı şeyler ve aynı sorular… Virus maddeler üzerinde kaç saat kalır, yüzeyde yaşar mı, metal-plastik-ahşap vs. üzerinde kaç saat yaşar, havada asılı kalır mı, havadan nefes yoluyla virüs kapar mıyız?
Uzmanlar diyor ki "virüs havada asılı kalmaz ve nefes yoluyla bulaşmaz, yüzey ve her türlü maddeler üzerinde en fazla 6-8 saat yaşar…"
Dönülüyor tekrar virüs kıyafet ve ekmek üzerinde kaç saat yaşar, havadan virüs kapar mıyız, eve girince hemen elimizi yıkayacak mıyız, virüs tırnakta yaşar mı? gibi ipe sapa gelmez, akıl ve bilim dışı sorular soruluyor. Laf, laf! Bilim adamları pisliğin ve virüsün en fazla yaşadığı yerlerin başında tırnakların geldiğini bas bas her zaman söylüyorlar.
Çözüm net: Temizlik, mesafe, akıl, mantık, bilim, iman, ahlak, medeniyet…
Bir de "eyvah ölecek miyim" evhamından, "bana bir şey olmaz" şuursuzluğu ve hunharlığından uzak durmak...
Saygı ve selamlarımla...