Sosyal medya, kamuoyu ve kamuoyu çevreleri oluşturmada, toplumun genel kanısını değiştirmede en etkili araçtır. Sosyal medya siyaseti, toplumsal değerleri, yaşam biçimlerini çok büyük oranda etkiler. Sosyal medyanın, seçmenler üzerindeki etkisinin en büyük ve en önemli örneği 2017 yılında yapılan Amerika başkanlık seçimleridir. Donald Trump başkanlık seçimlerinde propagandasının neredeyse tamamını Twitter ve Facebook üzerinden yürütmüştür.
Trump, Çin ile ticaret savaşını ve bakanları kovduğunu Twitter üzerinden duyurdu. Aldığı tüm kararları sürekli Twitter’da yayınladı hatta Avrupalı liderler ile çekişmelerini Twitter üzerinden yürüttü. Donald Trump, bunu yaparak bir nevi kendi destekçilerini etkin bir şekilde etki altında tutup kamuoyunu yönlendirdiği bir popülist siyaset yürütmüştü.
Şu anda sosyal medya dünyada popülist siyasetçiler tarafından çok hızlı kullanılan, kendi kamuoyu oluşturma çabalarına destek veren güçlü bir araçtır. Geleneksel medya genelde elitlerin kontrolündedir. Ulusal kanallar ve gazeteler gibi ana akım medya, popülist liderlere genelde yer vermek istemezler.
Popülistler her zaman anti-elit hareket olarak anıldıklarından siyasette medya düşmanı olarak ortaya çıkarlar. Kendilerinin, ulusun üstün menfaatlerini konuştuğunu, kendi söylemlerinin, tüm halkın iyiliği adına olduğunu söylerler. Ana akım medyanın ise buna düşman olduğunu ifade ederler. Bu da onların televizyon ve gazetelerde yer almalarını zorlaştıran bir unsurdur.
Sosyal medyanın halkın çoğunluğu tarafından aktif şekilde kullanılmasıyla birlikte geleneksel medyanın karşısında güçlü bir alternatif oluşmuştur. Özellikle Twitter ve Youtube’u, popülist siyasetçiler başta olmak üzere bütün siyasetçiler etkin biçimde kullanmaktadırlar. Çünkü sosyal medya, geleneksel medyanın aksine doğrudan vatandaşla etkileşime girebilme fırsatı sunmaktadır. İnsanların fikirlerini direkt ve hızlı olarak öğrenebildikleri anket imkânı sunmaktadır.
Bu durum kullanıcılar açısından da verimli bir şey. Faydası ve zararı tartışmaya açık olsa da insanlar doğrudan siyasetçilere fikir aktarabiliyorlar. Çünkü anonim olarak fikirlerini ifade edebilmekteler. İsimlerini, kimlik bilgilerini paylaşmadan devlet başkanlarına yorumlarını, beklentilerini iletip hatalarını yüzlerine vurabiliyorlar. Çok kontrolsüz ve özgür bir alan olduğundan bunun kontrolü mevcut teknolojide zor olsa da kişisel verilerin korunması kanunu kapsamında da mümkün değil.
Sosyal medya, insanların fikirlerini rahatlıkla ifade edebilmelerinin yanında çok fazla fikir de tükettikleri bir mecra haline geldi. Bu sadece siyaset için değil ekonomi, futbol, sinema, magazin, kültür ve sanat alanlarında da hatta hayatın her alanında geçerlidir. Mesela Türkiye’de artık magazin programları, “Kısmetse olur” gibi programlardan fazla yayınlanmıyor.
Televizyon ekranlarında RTÜK kısıtlamaları var, izleyici kitlesi belli, gençler televizyonu eskisi kadar izlemiyorlar. Bu sebeple magazin içerikleri tamamen Youtube üzerinden yayınlanmaktadır. Bunun Twitter ve Instagram’da fan sayfaları oluşturuldu. Milyonlarca genç sosyal medya üzerinden bu fan sayfalarını sürekli takip ediyor ve etkileşim sağlıyor. Magazinin yeniden yönlendirilip şekillendiği alan sosyal medya oldu.
Bir başka örnek de e-ticaret firmaları. Bu firmalar sosyal medya tanıtımlarını, reklamlarını sosyal medya üzerinden yaparak yüksek takipçili hesapların paylaşımlarında ürün yerleştirme tekniği kullanarak reklamlarını yapıyorlar. Influencer kavramı da sosyal medya ile hayatımıza girdi. Bu Türkçe’de etkileyici demek. Influencerlar adından da anlaşıldığı üzere milyonlarca insanı etkileyebiliyorlar.
Influencerların yaptıkları iş, doğrudan kamuoyu oluşturmak demektir. Peki bu kişiler nasıl influence yaratıyorlar? Etki altında bıraktıkları kitlenin tüketim alışkanlıklarını değiştiriyorlar, modayı etkiliyorlar, kitlelerinin siyasi fikirlerini dahi etkileyebiliyorlar. Spor eğilimlerini etkiliyorlar. Örneğin influencerlardan etkilenerek birçok insan fitness ve pilatese başlıyor. Makyaj ürünlerini seçerken çoğu insan influencerların önerilerini dikkate alıyor. Bu etki kamuoyu oluşturma güçlerinin en açık göstergesidir.
Televizyon ve gazeteler, artık insanlar üzerinde bu kadar etkili olamıyorlar. Sosyal medya modern bir şekilde kullanılan kamuoyu oluşturma aracı oldu. Aynı zamanda gelişmiş ülkelerde liberal demokrasilerde artık legal olarak da sisteme entegre ediliyor. Şu an dünyada, Atina demokrasisine yaklaşabilecek, vatandaşın direkt katılımının olduğu yani doğrudan demokrasinin olduğu bir sistemi vatandaşın yargı, yasama ve yürütme sistemine dahil edebilmek için sosyal medyanın kullanılabileceği konuşuluyor. İsviçre’de buna benzer uygulamalar var.
Referandumların çok daha hızlı ve sürekli olarak dijital platformlardan yapılabileceği ve vatandaşın her konuda fikrinin alınabileceği söyleniyor. Bu artık sisteme bir çeşit entegre edilme çabası olarak gelişmiş demokrasilerde ortaya çıkıyor. Gelişmemiş ülkelerde bu platformlar yasaklanmaya ya da kısıtlanmaya çalışılıyor. Bu durum, devlet tarafından kontrol edilemeyen platformların halk üzerinde ne kadar etkili olduğunun bir diğer göstergesidir. Zira etkili olmasaydı yasaklama girişimleri olamazdı.
Bunlar her kısıtlanıp yasaklandığında çok geniş kitleler bu uygulamalara VPN gibi yöntemlerle girebilmenin yollarını buluyorlar. Bu kısıtlamaların kaldırılması için protestolar yaparak tepki gösteriyorlar. Dolayısıyla sadece sosyal medya kullanmak değil sosyal medyayı kullanamamaya karşı gösterilen tepkinin yine sosyal medya üzerinden olması bile bir kamuoyunun oluştuğunu gösterir. Sosyal medya kullanabilmek tüm dünyada artık temel özgürlük alanı olarak yorumlanıyor. Şu an bilgi almanın, bilgi yayınlamanın ve bilgi tüketmenin ana aracı olarak sosyal medya platformları kullanılıyor.
Özellikle popülist siyasetin yayılmasında veya tüketici alışkanlıklarının olumlu veya olumsuz yönde etkilenmesinde sosyal medyanın büyük payı var. Bunun yanında ticari rekabetin birtakım grupların lehine yönlendirilmesi veya sağlık konusunda insanlar arasında bilinçsiz tutumların ortaya çıkması gibi negatif kamuoyu etkileri de bulunmaktadır.