Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, X hesabında üst üste defalarca kez “Instagram’ı açın” yazarak Türkiye’nin Instagram’ı kapatma kararına tepki gösterdi. Yıllarca önemli makamlarda bulunmuş bir devlet adamının bu üslupla paylaşım yapıyor olmasını kendisine yakıştıramadım. Bu bir kenarda dursun.

Daha tuhaf olan Durmuş Yılmaz’ın, devletinin ve milletinin çıkarlarını savunmak yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal güvenliğini ve bağımsızlığını tehdit etmeye niyetlenen Meta’ya değil Türkiye’nin kararına tepki göstermesidir.

Durmuş Yılmaz gibi önemli bir bürokrata yakışan, Instagram’a çağrıda bulunmak ve Meta’nın tüm ülkelere uyguladığı standartları, Türk vatandaşlarına karşı da uygulaması gerektiğini söylemek olurdu. Eminim Durmuş Yılmaz’ın bu tepkisine şaşıranlar olmuştur. O şaşkınlığı üzerinizden atmak için birkaç ufak detay paylaşmak isterim.

Hatırlarsanız Durmuş Yılmaz, ABD ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu düşündüğümüz Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde Merkez Bankası başkanlığı yapmıştı. Durmuş Yılmaz, 2007 yılında Avrupa’da “Yılın Merkez Bankası Başkanı” seçilmişti. IMF ve Dünya Bankası’nın “Yükselen Piyasalar” isimli dergisi tarafından ödüle layık görülmüştü.

2009 yılında ise aynı dergi, kendisine “Yılın Merkez Bankası Başkanı” ödülü vermişti. Euromoney ve Global Finance dergileri Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’a iki ayrı ödül birden vermişlerdi.

ABD ve İngiltere’nin, çıkarı olmadan hiç kimsenin sırtını sıvazlamayacağını biliyoruz. Peki sizce de burada bir tuhaflık yok mu?

2021 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Durmuş Yılmaz hakkında soruşturma başlatmıştı. BDDK’nın verdiği dilekçede Durmuş Yılmaz'ın, Bankacılık Kanunu'nun 74. maddesinde yer alan, "Bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz" hükmüne aykırı davrandığı belirtilerek bu kapsamda cezalandırılması talep edilmişti.

Bir mesele daha var: Durmuş Yılmaz, 2021 yılında İYİ Parti Ankara Milletvekili olduğu dönemde, FETÖ’nün yönettiği ve daha önce defalarca kapatılan haber sitesi Kronos’a röportaj vermişti. Durmuş Yılmaz’a övgüler dizen Kronos, Zaman Gazetesi’nin devamı niteliğinde bir yayın organı idi. Türkiye hakkında olumsuz değerlendirmeler yapıp FETÖ’ye Türkiye’yi şikâyet etmişti. Bunu da çekinmeden sosyal medya hesabında paylaşmıştı.

Tüm bunların yanında Durmuş Yılmaz Türkiye aleyhine paylaşımlar yapmaya devam etti.

Şimdi Durmuş Yılmaz’ın, önemli görevlerde bulunmuş bir devlet adamı olmasına rağmen neden Türkiye Cumhuriyeti’nin kararını desteklemediğini umarım anlamışsınızdır.

Ümit Özdağ Türkiye’de faşizmi körüklüyor

İngiltere’de yeni bir Başbakan seçiliyor. Bu yeni başkan, İsrail’e destek vermeyeceğini açıklıyor. Ardından sokaklar, mülteciler bahane edilerek karıştırılıyor. Aynen Türkiye’de yapıldığı gibi.

Hatırlarsanız MOSSAD eliyle çıkarılan Kayseri olaylarında da aynı plan işlemişti. Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarlarını savunduğunu iddia eden bir siyasetçi de olayların üzerine benzin dökerek Türk halkını galeyana getirmeye çalışıyor. Ümit Özdağ’dan bahsediyorum.

Türkiye’de ne kadar İslam, Müslüman, mülteci düşmanı varsa Ümit Özdağ’ın peşinden gidiyor. Siyonistseverlerin çok sevdiği Ümit Özdağ, Türk halkının milliyetçi duygularını istismar ederek faşizmi körüklüyor. Ümit Özdağ ve kitlesinin, Türkiye’de siyaset üzerinden Siyonizme verdikleri destek kabul edilebilir değildir.

Ümit Özdağ’ın sosyal medyada gördüğünüz kitlesi kesinlikle gerçek değil. Halkı algı ile yönlendirmek için sahte hesaplarla yurtdışından destek veriliyor. Bu ülkede Ümit Özdağ’a destek verenler arasında, Türkiye’nin sonunu getirmek isteyenler dışında tek bir vatan evladı olamayacağından eminim. Vatanperverler, Ümit Özdağ’dan “Siyonist kuklası” olarak bahsediyor. Gayet haklılar.

Ümit Özdağ’ın derdi kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti ya da milleti değil, mülteciler üzerinden kardeşi kardeşe kırdırmaktır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip çıktığı mültecilerin, olası bir savaş durumunda Türk ordusuna katılmalarından korkuyorlar.

Öyle de olacak. Bunu engelleyemeyecekler. Mültecilerin, sosyal medyada “Erdoğan babamız”, “Türkiye’yi seviyoruz” açıklamaları yapmaları onları delirtiyor.

Emin olun Ümit Özdağ bugün Türkiye’de iktidar olsa ilk işi adını “Bashar al-Assad” olarak değiştirmek olur.