Az önce bir profesörün “İklim krizi diye bir şey var mıdır? İleride dünyada insan nüfusunun 9 milyar olacağı ve gıda krizi çıkacağı söylenilmektedir. Yorumunuz nedir?” sorusuna “Fala inanma ama falsız da kalma.” diyerek başladığı ve böcek güzellemesi yaparak vermiş olduğu pek bilimsel(!), tatmin edici cevabı karşısında “Vay be, profesör dediğin böyle olacak, böyle ayağı yere sağlam basacak.” diye latife ederken buldum kendimi.
Avretini görüp yara zanneden kedi misali, 8 milyar insandan çıkan nitrojen, karbondioksit, hidrojen, metan, oksijenden oluşan gazları bırakıp 2 milyar inekten çıkan metan gazına kafa takmaları, Temel Dursun fıkrasından hallice değilmiş gibi, buna bir de son günlerde böcek yeme ‘stand-up'unu eklediler. Stund-up diyorum çünkü 8 milyar insana saf muamelesi yaparak ekran karşısında böcek yeme ve yediği böceği de lezzetliymiş gibi reklam etme sahnesinin kaçıncı perdesine şahit olduk, bilemiyorum.
“İtiraf ediyorum, böcek yemeyi seviyorum.” diyerek Vanity Fair’e röportaj veren Nicole Kidman’ı, Kamboçya’da kameraların önünde tarantula örümceği yiyen Angelina Jolie’yi, tribünlere oynayan SALMA HAYEK’İ, Gezi Parkı olaylarında polise küfreden sadece adı Türk gerzek herifin bile böcek yemesini anlarım da, böcek güzellemesi yaparak protein değeri çok yüksekmiş gibi kamuoyunu yanıltan, ballandıra ballandıra anlatarak insanlığın kurtuluşuna böceği mimar kılan haber yayım kanallarını ve ileride çocuğu olsa bırak yedirmeyi, yanından geçirttirmeyeceğine yemin edebileceğim, ancak ispatlayamayacağım hanım sunucuların bu propagandayı yapıyor oluşunu anlamak için hangi antene müracaat etmeliyim bilmiyorum ama “Böcek, midesiz toplumlar için dahi toplumsal bir tehdittir.” Onu biliyorum.
Bugün yemiş olsaydık dahi böcek bizim için bir protein kaynağı olur muydu? İddia edildiği gibi sağlıklı mıdır? Fıkıhtaki yeri nedir? Bu meselenin “Aman banane, ben zaten ağzıma sürmem.” diyenleri alakadar eden yönü nedir? Bunları ele alıp izah getireceğiz.
Küreselci tayfanın kurduğu inek ve böcek ilişkisi, böceğin inekten daha fazla protein kaynağı olduğuna dair ortaya atmış olduğu teoriye dönüşmeyen salla parti hipoteziyle başlamıştı. O hâlde ilk şu soruyu sormak lazım: Böcek, etin yerine geçebilecek bir protein midir?
100 gram bir böceği ele alırsak, böceklerin gıda olarak değerlendirilmesi alanında faaliyet gösteren bir Amerikan şirketi olan SmallStock Foods’un verilerine göre, her böceğe göre farklılık göstermekle birlikte, bunun gerçek protein miktarı ortalama 12–14 gramdır. Yani insan vücudunun günlük protein ihtiyacının 56 gram olduğunu düşünürsek, bu miktarın 4 katına ihtiyaç olduğu, onun da büyüklüğünün neredeyse büyük bir kova kadar böcek miktarı olduğu görülmektedir. Bunu insanların yiyebileceği forma getirebilmek için ezme, sos, katkı maddeleri gibi ürünlere entegre edecekleri düşünülürse de bu, belli bir ısıya maruz kalmaları ve protein miktarının daha da düşük bir miktara gelmesi demektir.
100 gram etin protein miktarı ise ortalama 26 gramdır, yani iki katıdır.
Yüzdeliğinde dahi farkı âşikârdır. Kalite farkı ise tartışmaya dahi kapalıdır.
1-2019 yılında yapılan bir araştırmada, incelenen 300 böcek çiftliğinin %81,33’ünde parazit %30’unda patolojik içerikler belirlenmiştir. Solucan, bakteri ve virüslerin had safhada olduğu görülmüştür.
2- Bazı yenilebilir böceklerde kolesterol, 100 gramda 100–200 mg düzeyine ulaşabilirken, yağsız sığır etinde bu değer yaklaşık 59’dur. Bu da kardiyovasküler risklerin artması demektir.
3- Böceklerdeki demirin büyük bölümü kan hemoglobinine bağlı olmadığı için hem formunda değildir. Bu da emilimin düşük olması demektir. Et ise hem formunda olduğu için emilimi çok daha yüksektir.
4- İnek eti, vücuda girdiğinde aktif olarak kullanılabilen B12 vitamini içerir. Böcek, özel bir diyetten geçirilmekle mümküne yakın bir noktaya ancak gelebilir. B12 ve demir, insan için hayati bir besindir.
5- İnek etinin proteinleri, lif içermeyen kas dokusundan oluştuğu için yüksek sindirilebilirliğe sahiptir. Ancak böceklerin dış iskeletini oluşturan kitini insanın mide ve bağırsağında parçalayan enzimler olmadığı için içerdiği proteinin bir kısmı, kitin kalkanı nedeniyle sindirilmeden atılabilir. Et proteinleri, Protein Sindirilebilirliği Düzeltmeli Amino Asit Skoru (PDCAAS) veya Sindirilebilir İndispensabl Amino Asit Skoru (DIAAS) gibi ölçümlerde 1.0’a yakın değer almıştır, yani protein kalitesinin en üst seviyede olduğunu bildirmektedir.
6- Alerjik bünyeli insanlar için tehlikedir. Deri döküntüsünden anafilaksiye kadar varabilen ciddi tablolar şeklinde görülebilir. Sığır etine karşı ise besin alerjisi çok nadirdir.
7- Gıda zehirlenmesine açık bir risk grubundadır. Tayland’da öğrenciler tarafından tüketilen kızarmış çekirge ve ipekböceği pupalarında histamin zehirlenmesi vakası meydana gelmiştir. Uygunsuz koşullar sağlanırsa ki böcekler buna çok açıktır, böceklerin içerdiği histidin amino asidini histamin adlı toksik maddeye dönüştürür. Isı görmesi bile toksini yok edemez ve histamin birikimi, tüketenlerde ciddi reaksiyonlara yol açar.
8- Böcekler; protozoa (tek hücreli parazitler), nematod (yuvarlak solucan) ve sestod (tenya) gibi çeşitli parazitlerin taşıyıcısı veya ara konakçısıdır. Yapılan bir risk değerlendirmesinde, yenilebilir böceklerde Cryptosporidium gibi protozoalar, bazı tenyalar ve yuvarlak solucan kistlerine rastlanabileceği bildirilmiştir.
9- Bilimsel veriler, böceklerin bulundukları ortamdaki kirletici maddeleri biriktirme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Özellikle kadmiyum ve arsenik gibi ağır metaller, böcek vücudunda diğer toksik bileşiklere nazaran daha fazla birikebilir. Örneğin, bir çalışmada un kurdu larvalarının besi ortamına eklenen kadmiyumu vücutlarında anlamlı ölçüde depoladığı gözlemlenmiştir. Benzer şekilde, bazı böcek türlerinin uygun olmayan atıklarla beslendiğinde kurşun, cıva gibi metalleri de dokularında biriktirebileceği gözlemlenmiştir.
Şimdi bunları okuduğunuzda “Hocam biz zaten yemeyiz, bu bilgileri bilmekle ne elde ederiz?” diyebilirsiniz. Ancak şunu belirtmeliyim ki biz bu konuyu sadece latife konusu yaparken ne yazık ki atı alan çoktan Üsküdar’ı aştı. 2019 yılından beri ülkemizde yenilebilir böcek üretim tesisleri açıldı. Ve bu insanlar, nihai hedeflerinin ülkemizde ki et tüketimini azaltıp böcek tüketiminin artışına öncülük etmek olduğunu beyan etti. Peki soruyorum, yıllardır üretim yapan bu tesisler ürettikleri böcekleri Türkiye’de kime satmıştır? O böcekler kimin sofralarına, kimin lokmasına girmiştir? Yok, girmediyse bu üretim tesisleri bu böcekleri kim için üretmiştir? Bu ülkede “olmaz” dediğimiz kaç şey olmadan uslu uslu yerinde beklemiştir? Bir hususta uyarmak için illa o işin gerçekleşmesi mi gereklidir ki? Sizce gerçekleşmemiş midir? Yakınlaşan adımların sesleri işitilmemiş midir? Fenomenlerden bazısı ağzını gere gere bugün bizim karşımızda haşerat yememiş midir? Bugün çıkıp YouTube kanallarında bize “Böcek yiyin.” çağrıları yapılmamış mıdır? Belki de haberimiz olmadan sofralarımıza hiç girmemiş midir?
İşte bu noktada diğer sorumuza geçiyoruz: Böcek tüketiminin fıkıhtaki yeri nedir?
4 mezhebin de ittifakı ile kara haşereleri (böcekler, sürüngenler ve benzeri hayvanlar) haramdır. Çünkü bu tür hayvanlar ne temiz kabul edilir ne de İslam’da eti yenen hayvanlar arasında sayılır. Eti yenen hayvanlar açıkça belirtilmiştir. Eti yenen hayvanların dışında kalan tüm kara haşereleri (böcekler dahil) necis (pis) kabul edilmiştir. Ancak zaruret ve tedavi gibi durumlar istisna kılınmıştır.
Böcek, fıtri olarak pis ve zarar verici kabul edilir. “Pis olan her şey haramdır.” (Tirmizî, Libâs 36) Böceklerin pis ve pisliğe elverişli olduğu, bilimsel ve ilimsel noktada teyitlidir.
Böcek yemek, hem dinî hem fıtri hem sosyolojik hemde psikolojik açıdan insan hayatı için uygun değildir. Bir insanın kendine yapıp yapabileceği en büyük saygısızlıklardan biridir. Küresel bir projedir!
Bugün böcek tüketimine karşı gerekli tepki verilmezse, ülkemize kadar giren bu necis’in sofralarımıza kadar girmesi an meselesidir. Girmediği de malum değildir!
“İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. Üstelik sözünün özüne uyduğuna Allah’ı da şahit gösterir. Hâlbuki gerçekte o, düşmanların en yamanıdır. Senin yanından ayrılınca ülkede fesat çıkarmaya çalışır, ürünleri ve nesilleri mahvetmek için uğraşır. Allah, elbette fesadı (bozgunculuğu) sevmez.” (Bakara, 2/204-205)
Selam ve dua ile.