Eskiden yan gelir, daha çok ekstra bir kazanç kapısı olarak görülürdü. "Kenara biraz daha koyayım," ya da "Hobi olarak yapıyorum, para da kazanıyorum," diyenlerin işiydi. Ama bugün baktığımızda yan gelirin bir keyif meselesi olmaktan çıktığını, geçim sıkıntısı çeken insanların adeta bir zorunluluk olarak bu işe yöneldiğini görüyoruz.
Son yıllarda hayat pahalılığı arttı, alım gücü düştü. Market fiyatları cep yakıyor, kira derdi aldı başını gitti, faturalar her ay daha fazla geliyor. Maaşlı çalışanlar, emekliler, hatta esnaflar bile geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalıyor. Hal böyle olunca, yan gelir artık bir lüks değil, adeta hayatta kalma mücadelesinin bir parçası oldu.
Eskiden üniversite öğrencileri harçlık çıkarmak için ek iş yapardı, şimdi ise özellikle düşük ve orta gelir grubundaki insanlar için ek gelir kaçınılmaz hale geldi. Asgari ücretle çalışanlar, küçük esnaflar, hizmet sektöründekiler, kasiyerler, hatta emekliler bile geçinebilmek için yan iş arayışına giriyor. 84 yaşındaki bir teyzenin sözleri durumu özetliyor: 'İlaç almak için 100 lira borç aldım. Mis gibi geliyor pidenin kokusu ama alamıyorum. İş arıyorum bulaşık yıkamak için.'
Artık "Orta gelirli" diye bir kesimin kalmadığı, insanların ya çok zorlandığı ya da ancak idare edebildiği bir dönem yaşanıyor.
Bir zamanlar "Evde otururken biraz el işi yapıp satıyorum," diyenler vardı. Şimdi ise bu işlere yönelenlerin büyük çoğunluğu, geçinmek için bu ek kazançlara muhtaç. Tek maaşla geçinemeyen insanlar, ikinci hatta üçüncü işini yaparak ayakta kalmaya çalışıyor. Mesai bitiminde eve gidip dinlenmek artık pek çok kişi için hayal oldu. Mesai bitimi sonrası ve hafta sonları ek işte çalışan insanların sayısı her geçen gün artıyor.
İşin ilginç yanı, yan gelir de her zaman kurtarıcı olmuyor. Çünkü ek iş yapanlar genelde kendi asıl işlerinden zaman çaldıkları için bu yorgunlukları başka sıkıntıları beraberinde getiriyor. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorulan insanlar, bir süre sonra "Kazandığım para bana yetmiyor ama bu tempoya da dayanamıyorum," diyerek tükenmişlik hissine kapılıyor.
Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için durum daha da vahim. Kira fiyatları maaşların önüne geçmiş durumda. Orta sınıfın beli bükülmüş, dar gelirli ise artık ne yapacağını şaşırmış halde. Birçok insan artık bırakın tatil yapmayı, dışarıda yemek yemeyi, sinemaya gitmeyi lüks görüyor. Hayat, sadece "Ay sonunu nasıl getiririm?" derdine dönüşmüş durumda.
Yan gelir arayışı sadece kişisel bir mesele değil, toplumu da doğrudan etkiliyor. Sürekli çalışmak zorunda kalan insanlar, fiziksel ve zihinsel yorgunluğun yanında stresle de başa çıkmak zorunda kalıyor. Bu da aile içindeki iletişimi zayıflatıyor, huzursuzluğu artırıyor. Maddi sıkıntılar nedeniyle yaşanan gerginlikler, ev içinde tartışmalara ve hatta zaman zaman şiddete yol açabiliyor. Geçim derdi altında ezilen insanlar, sabır sınırlarını zorluyor ve bu da hem aile içinde hem de toplumda daha fazla çatışma ortamı doğuruyor.
Öte yandan, sürekli çalışan ebeveynlerin çocuklarına ayıracak vakti kalmıyor. Aile içi bağlar zayıflarken, çocuklar ilgisizlikten olumsuz etkileniyor. Geçim derdi sadece kişileri değil, nesilleri de etkileyen bir soruna dönüşüyor.
Peki, bu durum nereye kadar böyle gidecek? İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için iki üç iş yapmak zorunda kalması normal mi? Burada mesele sadece kişilerin daha fazla çalışması değil, asıl olarak ekonomik şartların iyileştirilmesi ve paylaşımda adaletin sağlanmasıyla ilgili. Alım gücü düştükçe insanlar daha fazla çalışmak zorunda kalıyor ama kazançları aynı oranda artmıyor.
Yan gelir artık sadece bir tercih değil, pek çok insan için zorunluluk. Ama bu zorunluluk, uzun vadede toplumdaki yaşam kalitesini düşürüyor. İnsanlar daha fazla çalışıyor ama kendine, ailesine, sevdiklerine zaman ayıramıyor. Halbuki çalışmanın yanında biraz nefes alabilmek, hayatın tadını çıkarabilmek de gerekiyor. Bir zamanlar ekstra harçlık çıkarmak için yapılan işler, bugün ayakta kalmak için yapılıyorsa, burada bir sorun olduğu açık.
Böyle giderse "İkinci işim olmasa ayakta kalamam" diyenlerin sayısı daha da artacak. İnsanlar çalışmaktan yaşamayı unutursa, bu sadece kişisel bir sorun olmaktan çıkıp hepimizi etkileyen bir hale gelecek. Günün sonunda herkesin istediği şey belli: İnsanca yaşamak, çalışırken tükenmemek, emeğinin karşılığını alabilmek. Ama ne yazık ki artık sadece geçinebilmek bile lüks olmuş durumda...