OTOKRAT SOSYALİSTLER VE SAHTE SOLCULAR-4
Bütün bunlara karşılık Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren 95 yıllık süreçte kendisine solcu, sosyal demokrat, sosyalist, halkçı, kuvvacı, vatansever, milliyetçi, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, demokrat, Anti kapitalist … olarak tanımlayan ve kendisini dev aynasında gören işgüzarlar şunları söylemişlerdir:
Yalnız gerçek solcu, sosyalist, halkçı, vatansever, anti emperyalist ve Atatürkçüleri tenzih ediyorum.
İsmet İnönü, 1923 yılında Kazım Karabekir’e “Türk Milleti Müslüman olarak kalmaya devam ettiği müddetçe güvende olmayacak, Batı'nın ve İngilizlerin gerçek ve samimi dostluğunu kazanamayacaktır. Bulgarları örnek almalıyız.”, 1933 yılında “ Biraz da maneviyatla ilgilenseniz” diyen Sofya Büyükelçisi Tevfik Kamil Beye “ 30 sene sonra gençliğin kafasını Allah, Peygamber gibi boş kavramlardan kurtaracağız”, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra “Emirleriniz benim için Peygamber buyruğudur, emrinizdeyim” diyen Cemal Gürsel'e karşılık “Çok hayırlı ve iyi işler başardınız, başarınız için asıl ben sizin emrinizdeyim”, gazetecilerin darbe ile ilgili bir sorusuna karşılık “Darbenin ne içindeyim, ne dışındayım”;
Mahmut Esat Bozkurt, “İslam ilerlemeye engeldir. Bununla mahvoluruz, yaşayamayız. Kimse bize güvenmez.”, “ ...Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdiğinde Milletimiz 14 asırdır kendisini saran saçma ve karışık inançlardan kurtulacaktır.”;
Cumhuriyetin ilk yıllarında tek parti iktidarının kurşun askerlerinden, o dönemin azı dişlerinden biri, Ankara'nın Vali ve Belediye Başkanı Nevzat Tandoğan, huzuruna getirilen öğrenci Osman Yüksel Serdengeçti’ye “Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizmle falan ne işiniz var. Milliyetçilik lazımsa onu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi çiftçilik yapıp ürün yetiştirmek, ikincisi askere çağırdığımızda gelmek…” ;
Şemsettin Günaltay, “Ayetler bizi alakadar etmez.”;
Refik Ahmet Sevengil, “ Allah'ı da Sultanla birlikte tahtından indirdik.”,
Kemalettin Kamu, “ … Kabe Arabın olsun, bize Çankaya yeter!”;
Mehmet Şeref Aykut, “Ayet ve hadis saymakta mana yoktur. İslam çökmüştür.”, “ Kemalizm, bütün dinlerin üstünde bir yaşamak dinidir.”;
Falih Rıfkı Atay, “ İslamiyet denince aklıma, çorap kokusu gelir.”;
Şükrü Saraçoğlu, “Din zehirdir. Türkiye'den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım.”;
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki hızlı dönüşüm ile ilgili kitap yazan İngiliz yazar Grace Ellison Konya’dan Adana’ya giderken konuştuğu bir Milli Eğitim Müfettişinin “ Bizim peygamberimiz Gazi’dir. Arabistanlı Zatla artık işimiz kalmadı.” demesi üzerine, Ellison sorar “ Peki sizin inancınız yok mu?”, Müfettiş ise cevaben “ İnancımız Gazi, Ülkenin geleceği ve ben” ;
Aziz Nesin, “ Türk Milletinin % 60’ı aptaldır”, “Millet et yerse, özellikle donuz eti yerse akıllılık eder.”;
2007 genel seçimleri sonucunda partisinin kaybetmesi üzerine Onur Öymen, “Millet mantıksız karar verdi.”, din ve felsefe konusuna ilişkin ise “Atalarımız maymundan gelmiştir.”;
Canan Arıtman, “ Sümerlerde başörtüsünü fahişeler takardı.”
Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, 2007 seçimleri öncesinde kendi fikrinde olmayan mütedeyyin kesimlere “göbeğini kaşıyan adam”, 2007 seçimleri sonrasında kendi fikrinde olan partiye oy vermeyen kesimlere ve muhafazakar çevrelere “bidon kafalı”, yine mütemadiyen kendi fikrinde olmayan ve sevmediği partiye oy verenlere “ makarnacı, kömürcü, çaya ve şekere oyunu satanlar” şeklinde küfür ve hakaret etti;
Önder Sav, 2008 yılında hacca gitmek için kendisinden yardım isteyen yaşlı bir vatandaşa, “Araplara para kaptırma. Bakarsın Muhammet seni orada alıkoyar. Orada kalırsın.”;
PKK çocuğu HDP’nin genel başkanlığını yapmış, şimdi cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş, 2013 yılında ABD Ulusal Ermeni Komitesinde Doğu Anadolu bölgesini içine alan büyük Ermenistan haritasının önünde poz verdi;
1 Kasım 2015 genel seçimleri sonrasında kendi görüşünde olmayan partinin kazanması üzerine Hürriyet Gazetesi yazarı Mehmet Yılmaz, “Millet gerilimden yana oyunu kullandı.”;
Ana muhalefet partisinin genel başkanı K. K., 24 Haziran Başkanlık ve Parlamento seçimleri öncesinde, “ Türkiye güvenli değil, ülkeye turist gelmez.”, “ Türkiye’de yatırım ortamı yok. Bu yüzden Ülkeye yabancı sermaye gelmez.”, “ Eğer Avrupa bize destek verirse, Erdoğan’ı devirebiliriz.”;
Ana muhalefetin İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Devlet katil değil, seri katildir”, yemek yedikten sonra sosyal medyada yaptığı paylaşımda “7 dakika önce bu tabakta ¼ domuz vardı.”;
Ana muhalefetin bugünkü parti meclisi üyesi Sera Kadıgil, yaptığı sosyal medya paylaşımında “ O ezanlar ki şehadetleri dinin temeli ama, benim yurdumda inlemesin artık.”;
Marksist, Leninist, Komünist, ateist, terörist PKK’nın düşük çocuğu HDP’nin Milletvekili A.Ş. “Devletiniz terörist.”, Amerika’nın Rahip Brunson krizi nedeniyle Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yaptırım kararını açıklaması üzerine sosyal medya paylaşımında “Goooooooool”;
Demiştir.
Yukarıda ifade ettiğim söz ve eylemler, bireysel ve münferit değil, sistematik ve bütünlüklü bir politikanın, işleyen ve işletilen bir felsefenin varlığının göstergesidir.
Şimdi soruyorum: Gerçek solcu, sosyalist, halkçı, emekçi, kuvvacı, vatansever, milliyetperver, anti emperyalist, demokrat , Cumhuriyetçi ve Atatürkçü yukarıda kurulan cümleleri sarf eder mi, yukarıdaki eylemleri yapar mı?
Elbette hayır!
Yukarıdakilerin hepsi otokratik sosyalist, sahte solcu ve diktatöryal ayrıştırıcılardır!
İşçi sınıfına, emeğe, halka, ezilenlere, demokrasiye, Cumhuriyete, Milli iradeye, Atatürk’e, halkların kutsiyetine, insan haklarına ve özgürlüklere, bilime, akla, mantığa ve vicdana İHANET VE KÜFÜR içindedirler!