Münih Güvenlik Konferansı (MSC, ) güvenlik politikası konusunda dünyanın en önemli resmi olmayan ancak aynı zamanda bu türdeki en büyük konferans. Devlet başkanları, bakanlar, karar alıcılar, araştırma ve ekonomi uzmanlarının yanı sıra STK'lar burada dış ve güvenlik politikası sorunlarını tartışıyor. MSC aynı zamanda diplomatik inisiyatifler ve acil güvenlik risklerinin görüşüldüğü özel toplantıların yapıldığı bir platform olması açısından oldukça önemlidir.

Buradan elde edilen verileri, analizleri küreselciler gizli gündem maddesi yaparak kuytu köşelerde “YUVARLAK MASA”larına taşımaktadırlar. BilderbergGroup, CFR ve Chattham House'un üst grubu olarak lanse edilen Yuvarlak Masa, Batılı devlerin ekseninde geri kalan dünyanın ekonomik ve siyasal gidişatını yakından takip ederek, politika üretim faaliyetlerini yürütür. Bir nevi “Üst Aklın” buluşup, tartıştıkları MASA’dır.

MSC, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Küresel Güney ülkelerinde kamuoyunun Batı’ya bakışını mercek altına alan anketin sonuçları bir rapor halinde açıklandı. Bu raporda;jeopolitik rekabetin tırmandığı bir dönemde Batı’ya yöneltilen “çifte standart” ve “ikiyüzlülük” suçlamaları irdelendi. MSC’ninTürkiyedâhil dokuz ülkede yaptırdığı anket ABD, AB, Rusya ve Çin’e dair algıları ortaya koydu.Türkiye, Brezilya Hindistan, Endonezya, Meksika, Nijerya, Pakistan, Suudi Arabistan ve Güney Afrika’da bu araştırma yapıldı. Bu ülkelerin toplam nüfusunun, dünya nüfusunun 1/3 oluşturuyor oluşu, bulguların genellemesi açısından önemlidir.

Anket sonuçlarına göre Türkiye dâhil tüm ülkelerde mutlak çoğunluk uluslararası düzenin kural ve ilkelerine yönelik ihlallerin arttığı görüşünde. Sadece Hindistan ve Brezilya, Çin’i uluslararası kuralları sık ihlal ettiğini yönünde ağırlıklı görüş beyan etmiş. Bunun dışındaki 7 ülke ise ABD’yi suçlamış olduğunu görmekteyiz. Avrupa ülkelerinin uluslararası kural tanımazlığı bu araştırmada ABD’den sonra gelmektedir. Türkiye, Suudi Arabistan, Pakistan ve Endonezya’da ise ÇİN’in karnesi bu anlamda daha temiz çıkmıştır, diyebiliriz.

Anket sonucunda, Türkiye’nin diğer ülkelerden ilginç bir şekilde ayrıştığını da gözler önüne seriyor. Türk toplumunda diğerlerinden farklı olarak dört uluslararası aktöre (ABD, AB, Rusya ve Çin) karşı da güvensizlik ve tepkinin olduğu vurgulanmakta. Sonuca göre katılımcıların yüzde 38’i en sık kural ihlal eden ülkenin ABD olduğunu söylüyor. ABD için bunu düşünenlerin oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye. Ama dikkat çekici olan Rusya’nın en sık uluslararası kararları ihlal ettiğini düşünenlerin oranın da yüzde 33 gibi yüksek bir oranda olması. Avrupa ülkeleri için bunu düşünenlerin oranı yüzde 22, Çin için de yüzde 19!

Özellikle dikkat çeken ve Türkiye’nin ayrıştığı konu, isimi geçen dört uluslararası aktörün “kendi ülkelerine karşı saygısızca” hareket ettiğini düşünen bir toplum olarak diğer toplumlarda ayrışıyor. Türk toplumu her dört aktöre de eleştirel yaklaşıyor.

Ayrıca Batılı devletlerin “ikiyüzlü ”davrandıklarıyla ilgili de bir sonuç ortaya konulmuş. Özellikle Batı’da Rusya’nın Ukrayna işgali ve İsrail’in Gazze savaşına farklı tepkiler verilmesinin Batılı devletlerle ilgili olarak “bazı hayatlara diğerlerinden daha fazla değer veriyorlar” görüşünün hâkim olduğunun altı çizilmekte.

Toplumsal algının oluşmasında, ülkelerin siyasi liderlerinin söylemleri etkilidir. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son yıllarda Batı ve özellikle ABD karşıtı keskin söylemleriyle dikkat çekmektedir. Bu araştırmada Türkiye’deki Batılı devletlere olan güvensizliğin nedenlerinde birinin bu olabileceğini söylersek sanırım yanılmış olmayız.

Türkiye NATO üyesi olmakla birlikte Rusya ve Çin ile ilişkilerini geliştirmeye yöneldi, hatta Batı’ya alternatif düzen inşa etme iddiasındaki BRICS’e de üye olmak için ise girişimde bulunmakta. Bu gelişimleri ister istemez toplum yakından takip etmektedir. Ankara denge siyasetini ustalıkla yürütmeye çalışırken görüyoruz ki sosyoloji olarak kamuoyunun bu dengelemeden dolayı kafası karışık.

NATO penceresinden baktığımız zaman vatandaş; Rusya ve Çin’e karşın güvensiz bir profil oluşturması beklenirken, Ankara’nın söylemleri ve Batılı ortaklarımızın, müttefikliğe sığmayacak davranışları toplumda güvensizliğe neden olmaktadır.

Dünya nüfusunun üçte birini oluşturan devletlerde yapılan bu araştırma aslında büyük bir sesiz çığlığın varlığını ortaya koymuştur.

Verilen mesaj nettir.

Mesaj; ABD ve Avrupa hükümetlerini politika üretirken “tutarlı ve dürüst” olmaya davettir. 9 ülkenin kamuoyu rahatsızdır. Özellikle Ukrayna işgaline karşı batının tutumu, Filistinlilere karşı zayıf kalması ikiyüzlülük olarak algılanmıştır.

Araştırma sonunda elde edilen bu verileri; bizlerin nasıl yorumladığından ziyade, MSC özelinde ‘Yuvarlak Masa’nın nasıl yorumlayacağı asıl üzerinde kafa yormamız gereken durumdur. Belirtmek isterim ki toplum mühendisliği bağlamında bu veriler işleneceğinden hiç şüphem yoktur.