Gündelik yaşamımızda uygulanması istenilen, hatta ilkokul sıralarında iken başlayan, öğretilen nezaket davranışı olan selâmlaşma günümüzde yok olmaya yüz tutmaktadır. Toplumları bir arada tutan, insan ilişkileri denilince ilk akla gelen selâmlaşma, merhabalaşma ne yazık ki günden güne önemini yitirmekte.

Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur, güven ve barış dileklerinde bulunmalarıdır. 

Bencilliğin öne çıktığı şu dönemde yeri geliyor “selâmı” dahi karşımızdakilerden esirgiyoruz. Oysaki karşılıklı olarak hoşgörüye ihtiyacımız olduğu şu günlerde bu hedefe giden yol, selamlaşmaktır.

Barışın temin edilmesi, huzurun tesisi için ilk adım empati ve selamlaşmaktır.

Toplumu oluşturan insanlar birlikte yaşamak zorundadır. Birlikte yaşamanın temeli sevgi ve saygıdır. Bu nedenle toplumsal yaşamda insanların birbirlerini sevmesi, sayması ve bunu davranışlarıyla göstermesi çok önemlidir. Günlük yaşamımızda bu sevgi ve saygıyı ortaya çıkaracak, geliştirecek davranış biçimleri vardır. Selâmlaşma bir ilişkiyi başlatan, sağlamlaştırıp pekiştiren önemli ve güzel bir davranıştır. Karşımızdakine ilgimizi, sevgimizi, saygımızı, nezaketimizi göstermenin en iyi yoludur. Bu nedenle selamlaşmak günlük konuşmalarımızda en çok kullandığımız sözcüklerden biridir.

Selâm verdiğimiz kimseye: Onun için iyi dileklerde bulunduğumuzu, dost olduğumuzu, ona güzel duygular beslediğimizi, iyi niyetli olduğumuzu ifade etmiş oluruz. Aynı zamanda ona ilgi gösterdiğimizi, değer verdiğimizi de belirtiriz.

Her şeyden öte selamlaşmayı, teşekkür etmeyi alışkanlık haline getiren kimselerin daha mutlu olduğu da yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır.

Düşünülelim bir…

Selamlaşmayı adet edenmiş bir toplumdaki bireylerin mutluluğu birbirini de etkileyecektir. Tekten tüme doğru yayılan mutluk ağı genişleyecektir. Önce hane halkı birbirine nazik davranacak, güne başlarken bir “günaydın” ı esirgemeyecek; ardında da asansörde, sokakta, markette, iş yerimizde insan gördüğümüz her yerde iyi dileklerimizi bildirdiğimizde güne pozitif duygularla 1-0 önde başlamış olacağız. Sadece kendimiz de değil karşımızdakilerde de olumlu enerji sirayet edeceği için atmosferimiz yaşamaya, diyaloğa daha elverişli olacaktır.

Kısa bir anı paylaşmak istiyorum. Aslında bu anı bu yazıyı yazmama vesile olmuştur.

Mahallemizde oldukça işlek bir manav-market var. Mutfak ihtiyaçları için zaman zaman uğrarım. Gözlemlediğim kadar 10’u aşkın çalışanı var. Çalışanlarının yaş ortalaması genç olsa da biri var ki bir hayli emektar. Ben ona “Dayı” derim.

Dayının işi markerin dışında genişçe bir alana sahip olan manav reyonunda ağır olmayan işleri yapmak, çevreye çeki düzen vermek. Aslında işverenin pek de işine yaramıyor. 60 yaşını yaşamış bir hayli yorgun bedene sahip. Yıllarca hizmet sektöründe emek vermiş, ağırmış saçları ve yüzündeki çizgiler bunca yıllı özetleyecek kadar belirgin…

Ancak bunca yıla ve yorgunluğuna, bükülen beline isyan eden bir enerjiye sahip. Her daim yüzü gülüyor. Gelen-giden müşterilere “Hoş geldin ağabey, hoşça kal ağabey” diyerek karşılama ve uğurlamayı ihmal etmiyor.

Dayının düzenlemiş olduğu tezgâhtan domates seçerken ayaküstü birkaç şey sordum. Dayı dedim, emekli olmaya çok var mı?

Çok değil bir yıldan az var dedi…

Kaç yıldır burada çalışıyorsun dedim. O da, 20 yıl olacak dedi. Sigortam biraz geç başladığı için emekli olamadım dedi. Güler yüzü ve enerjisinin yüksek olduğunu bunu nasıl başarıyorsun dediğimde ise, buna mecburuz dedi. Buraya her gün yüzlerce müşteri geliyor. Onları asık suratla karşılayamayız. Onlar varsa biz varız dedi. Tüm dert ve acılarımızı evden çıkarken kapıyı kapattığımızda arkamızda bırakmamız mühimdir. Dert-sıkıntı-hastalık herkeste fazlasıyla var. Bunları düşünüp, bunları konuşarak hem kendimize hem de çevremize rahatsızlık vermiş oluruz. Su akar yolunu bulur. Sıkıntıyı yanımda taşımam. Çantamda güler yüzü taşımayı tercih ederim dedi.

Dayının yaşam felsefesine hayran kaldım bir filozof edasıyla konuştu, konuştu…

Evet, meselenin özü bu aslında. Güne pozitif başlamak! Tekten tüme, hoşgörü halkası oluşturmak için güne selamlaşarak başlamak ilk adımımız olsun.