Bir okul müdürünün, öğrencisi tarafından görevi başında öldürülmesi, eğitim camiası başta olmak üzere ülkeyi yasa boğdu. Öğretmenler 1 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirerek hem eğitimcilere uygulanan şiddete tepki gösterdiler hem de TBMM’den kanun talep ettiler. Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu sosyal medya hesabında konuyla alakalı bir paylaşım yaptı. Sorunu üreten ortamda düzelme olmadıkça kanunların da etkisinin zayıf olabileceğini ifade etti.
Öğrencileri, eğilimlerine bakılmaksızın aynı sıralarda bütün gün zorla tutmanın, sorunun asıl sebebi olduğunu vurgulayan Ebubekir Sofuoğlu, zorunlu eğitimin ilk 4 yıl ile sınırlandırılmasının daha doğru olacağını ifade etti. Diğer 8 yılda ise talebelerin eğilimlerine yönelik alanlarda serbest bırakılmasının, eğitimde kaliteyi arttıracağını savunan Sofuoğlu, şunları söyledi:
“Sanat eğitimine eğilimli milyonlarca talebeyi, bu yönlerine bakmaksızın senelerce ve tam gün zorla okula sürüklemek onların morallerini, motivasyonlarını hatta sinirlerini bozmaktadır. Öte yandan milyonları bulan bu kitleyi zorla okulda tutmak, milyonları bulan ve okulda gerçekten eğitim almak isteyen diğer talebelerin sağlıklı eğitim almalarına da mâni olmaktadır. Bu yüzden zorunlu eğitim süratle ilk 4 yılla sınırlandırılıp kalan 8 yıl tercihe dayalı olarak alternatiflendirilmelidir.”
Sofuoğlu’nun bu paylaşımı çok mantıklı ve yıllarca üzerine konuştuğumuz bir konuydu. Eğitim konusunda tek düze bir sistem benimsemek hataların en büyüğüdür zira her çocuk kendine has yeteneklerle ve algı kapasitesi ile dünyaya gelir. Her çocuğa, aynı fabrikadan çıkmış robot muamelesi yapmak eğitimin kalitesini düşürdüğü gibi sosyal sorunlara da yol açmaktadır.
Sözel zekâsı ağır basan bir öğrenciye sayısalda başarılı olmasını dayatmak, sayısal zekâsı ağır basan bir öğrenciyi ezberlere zorlamak hiçbir zaman mantıklı değildi. Onlarca yıldır sürekli farklı formüller deneyen ancak temel de aynı mantık üzerinde ilerleyen eğitim sisteminde sorunların çözülemiyor olmasının nedeni de budur.
Eğitim, kişinin yeteneklerini ve karakterini geliştirebileceği bir destek niteliğinde olmalıdır ki sonuç hem eğitimciyi hem de eğitim alanı mutlu edebilsin. Mevcut eğitim sisteminin, fabrikadan farkı yok. Malzemeyi aynı kabul edip farklı formdaki beyinlere defolu muamelesi yapılıyor.
Elon Musk Osmanlı Eğitim Sistemi’ni Kopyalıyor
Mevcut sistemin çocuklara zaman kaybettirdiğini ve iyi bir eğitim sağlamadığının farkında olan Elon Musk, kendi çocuklarını en prestijli okullardan alarak kendi kurduğu okula yerleştirdi. Okulun adını “Ad Astra” yani ‘Yıldızlara doğru” koydu. Los Angeles’ın en seçkin aileleri ve elitleri, çocuklarını bu okula kaydettirebilmek için adeta savaş veriyor ancak Musk, öğrenci sayısını 30 ile sınırlı tutuyor. Bu okulda esas mesleği öğretmenlik olmayan ve Musk tarafından seçilen kişiler eğitim veriyor. Sınıfsal seviye yok yani tüm sınıflar etkileşim içinde birlikte öğreniyor. Derslerde çoğunlukla günlük hayata dair pratik ve ahlaki konular işleniyor. Okulda, eleştirel düşünce kazanmaya her şeyden daha çok önem veriliyor ve buna ilişkin egzersizler yapılıyor. Sınav veya not sistemi de yok. Teknoloji dünyasının en çok konuşulan isimlerinden ve dünyanın en zengin insanlarından biri olan Elon Musk’ın, 5 çocuğu için tercih ettiği bu yöntemi biraz sorgulamamız gerekmiyor mu?
Tuhaf gelecek biliyorum ancak Elon Musk, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin eğitim sistemini kopyalıyor. Osmanlı’daki eğitim sistemi, Selçuklu Devleti eğitim sisteminin gelişmiş hali idi. Bu sistemde İslami ilimler ağırlıklı olmak üzere matematik, tarih, astroloji gibi müspet ilim türleri bir arada işlenirdi. Teknik ve mesleki eğitimlerle ilgilenen öğrencilerin öğrenim gördüğü kurumlar, Lonca ve Ahi teşkilatları tarafından takip edilir ve yürütülürdü. Bugün teknik okullardaki öğretmenlerin çoğu teorik bilgiyle eğitim verirken Osmanlı’da teknik ve mesleki eğitim veren kurumlarda öğrenim gören öğrenciler, işin ustası ve uzmanı olarak mezun olurlardı. Teorik bilgi ile teknik eğitim verilen kurumlardan mezun olan öğrenciler, bugün mezuniyetin ardından vasıfsız kabul edilmekte, staj gördüğü dönemde işi öğrenmeye başlamaktalar. Bu da öğrencilerin hayatından çalmak ve onlara zaman kaybettirmek anlamına gelir. Buna da eğitim demek ne kadar mümkün, yeniden tartışmak gerekir.