Her şeyden önemlisi sevgimizi, şefkatimizi veriyoruz. Halaylarla cümbüşlerle askere gönderiyoruz. Ben askerliğe ve silaha ve şiddete komple karşıyım. Fakat herkes aynı düşünce yapısında olacak diye bir kaide yok. Yani çocuklarını askere gönderenlere de karşı değilim. Fakat şunu sormak bizlerin en doğal hakkı. Canlarımıza, evlatlarımıza neler oluyor. Çocuklarımız cinnet geçirip kimi zaman silah arkadaşlarını vuruyor, kimi zaman kendi canlarına kıyıyorlar. Aslında olan biteni her birimiz alenen biliyoruz. Biliyoruz bilmesine de malum kutsamak diye bir adetimiz var. Belki kutsadığımızda hayatımızı daha anlamlı yaşıyoruz. Bilinmez….

Fakat öyle bir realite var ki hayatımızda, bence bu hayati bir hata. Askerliği kutsadık, öğretmenliği, polisliği veya doktorluğu. Sanki ilahi bir kudret var bu meslek gruplarının başında ismet sıfatı ile muamele yapıyor. İnsanın olduğu her yer kusurludur. İnsan doğası gereği eksiktir. Peygamber efendimiz hadisi şerifinde ‘’insanlar doğumundan ölümüne tenkite muhtaçtır’’ der. Bunu biraz daha ilerlettiğimizde insan yapısı olan her kurum ve meslek tenkite muhtaçtır. Yoksa sonuç mevcut askerlik sisteminin iflası gibi bir durum ihtiva eder. Hadi canım sende dediğinizi duyar gibiyim. O zaman şöyle izah edeyim.

2013’te şu ana kadar 9 asker intihar etti. 2012’ de bu rakam 50 asker. Bu intihar dediklerimiz. Eğitim zayiatı ve operasyonlarda acemi kurşunlara maruz kalanların sayılarını bilmiyoruz. Ayrıca genelkurmay açıklamasında son 10 yılda şehit asker sayısının 601, intihar eden personel sayısının ise 965 olduğunu söyledi. Gerçekten ürkütücü bir tablo. Evlatlarımız kıyım kıyım kırılıyor. Bizlerse korkularımızın veya atalarımızın kötü alışkanlıklarının esiri oluyor ve susuyoruz. Bunun sebebi aslında çok açıktır. Maneviyatını kaybetmiş bir sistem mevcut. Her ne yapılırsa yapılsın maneviyat olmaksızın sonuç hüsrandır.

Ulemanın işaret ettiği gibi ‘’tarla tikenlenince sahibi tırpan getirip temizlediği gibi, Allahü Teâlâ da mülkünü zaman zaman temizler. Her şeyin bir temizlik usulü vardır. Arzın temizliği de harp ve kılıçtır. İnsan bunu bilip, Mevla’nın mülküne isyanı terk etmeli ve esbaba uyarak gaza askeri hazırlarken, dua askerini unutmamalı. Zira dua askeri, gaza askerinin ruhu gibidir.’’ Denilmiştir. Haber-i Resul ile sabit olduğu üzere, dua müminin silahıdır. Evet aynen iktibas ettim. Leşker-i dua (dua askeri) çok önemlidir. Bizim yıllardır uygulamış olduğumuz bu sistem İslamiyet’ten kopuşla başlayan süreçte kalkmıştır.

Fakat bizi bizden iyi bilen ve İslam’ın birçok konusundan ilham alan Avrupalı devletler geçmişten günümüze bu sistemi vicdani red adı altında biraz daha değiştirmek sureti ile uygulamaktadırlar. Hristiyanlıkta bu noktadan ilham alarak yahova şahitliği mezhebini kurmuştur. Hasılı bizler dünyaya öğrettiğimiz birçok medeniyeti yeniden dünyadan almak yolunda bir çabamız mevcuttur. Fakat bu işlerin aslı bizim tarihimizde kapsamlı bir şekilde yer almaktadır.

Konunun özü şudur aslında. Askerlik bir meslek grubudur. Onu kutsal kılan insan ve insanlıktır. Askerin mahkemesi varsa, öğretmeninde mahkemesi olmalı veya zabıtanın da. Askerin hastanesi varsa, çöpçünün de hastanesi olmalı. Zira çöpçüler olmazsa savaşa falan gerek kalmaz pislikten, vebadan insanlar ölür. Herkes her mesleği icra etmek zorunda değildir. Her meslek kendi içinde bir kutsiyete haizdir. Fakat bunu ismet sıfatından ayırmak lüzumu hayatidir. Eleştirmezsek takipçisi olmazsak evlatlarımızın hem dünyalarını, hem de ahiretlerini mahvetmelerine sesiz kalırsak huzuru mahşerde bunun hesabını vermeyiz..

Not : İsmet sıfatı Allah-ü Teâlâ’nın peygamberlerine vermiş olduğu hatalardan münezzeh kılan bir sıfatıdır.