BUGÜN mübarek Ramazan ayının üç bölümünden ilkinin son günündeyiz.

İftardı, sahurdu derken günler arka arkaya kendini bir sonrakine devredip gidiyor. Uyanık olmazsak bir bakmışız ki vedalaşma vakti gelip çatmış olacak.

Oysa biz henüz kendimizi uyarabilmiş, tam hesaba çekebilmiş değiliz.

Kendini uyarabilenlerin başkalarının uyarılarına ihtiyacı olmaz.

AHLÂK-I HASENE erleri bu uyarı hususunda çok duyarlıdırlar.

Kalpleri her zaman tetiktedir.

Saat gibi dakiktirler.

Her an kendilerini kontrol ederler ve daima uyarı halinde bulunurlar.

Nefsin ve şeytanın kendilerini sürekli, kolaya, rahata ve konfora dâvet ettiklerini bilirler.

Bu dâvetin altında yatan görünmeyen mesajı sezdiklerinden kolay kolay pabuç bırakmazlar.

Beşeriyetin gereği olarak elbette zaman zaman yanılgıya düşerler.

Zaaflarına yenilirler.

Ama gafletin kesif yorganını üzerlerine daha fazla çekmemek ve içine düştükleri çukurdan bir an evvel çıkmak için sürekli kendilerini uyarır halde olurlar.

BAŞKALARININ kendilerini uyarıp ikaz etmelerine fırsat tanımadan iç muhasebeye yönelirler.

Kendilik bilincine erişmeye çabalarlar.

Kendilerini kusurdan azade görmediklerinden kusurlarıyla yüzleşmekten çekinmezler.

Bunu ise daima yüce kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’in uyarıcı âyetlerini üzerlerine alınarak yaparlar.

Kendilerini vahyin bu buyruklarına muhatap sayarlar.

Sadece müjde ve cennet âyetlerini kendileri için benimseyip diğerlerinden sarfınazar etmezler.

Tüm emirlere bütüncül olarak bakarlar.

KUR’AN-I KERİM’DE uyarılan tüm kesimleri dikkate alarak kendi huy ve davranışlarını bu aynaya bakarak düzeltirler.

Şu âyetler şunlara, bu âyetler bunlara diyerek taksim ederek kendilerini alan dışına konumlandırmazlar.

Hepsini üzerlerine alınırlar.

Bu duyarlılık güzel ahlak yolcularında bir kalp uyanıklığına sebep olduğundan kendileriyle uğraşmaktan başkalarının hata ve kusurlarıyla meşgul olmaya zaman bulamazlar.

Yüksek erdemli olmanın kendilerini her daim Kur’an ile uyarmaktan geçtiğini adlarını bildikleri kadar net ve kesin bir biçimde bilirler.

EY HAKİKAT yolunun daima kendini Kur’an ile uyaran kalbi uyanık yolcusu!

Kendini vahiyle uyarmaktan asla vazgeçme.

Bu, olaylara şaşı bakmanı engeller.

Başkalarının günahlarının casusu olmana mâni olur.

Kendini tanıma şuuruna taşır.

Her an, her dem terazide olduğun bilincini biler.

Seni hata etmekten, başkalarını yargılama belasına düşmekten muhafaza eder.

İman ile yaşamanın sadece düne ait olmadığını her daim şimdiye de ilişkin olduğunu hatırlatır.

Eğer güzel ahlak yolunun kutlu yolcusu olmak ve bunu kesintisiz sürdürmek niyetindeysen azmini canlı tutmalısın.

Bilincini bulanıklaştırmaktan imtina etmelisin. Rehavete kapılmaktan kendini korumalısın.

Konfora iltifat etmemelisin.

Bilmelisin ki, bunu elde etmenin en sağlam ve şaşmaz yolu şuurlu bir Kur’an öğrencisi olmaktan geçer.

Daima uyanık bir zihin, işler bir akıl ve heyecan duyan bir kalp ile ilahi kitabın önünde oturmalısın.

Tüm dikkatini buraya vermelisin.

Ve özellikle uyarıcı âyetleri iyi tahlil etmelisin. Özümsemelisin.

Hayatına buradan nasipler, paylar düşürmelisin.

Üzerine üşüşen düşmanlarla ancak bu şekilde baş edebileceğin gerçeğini bir an bile olsa hatırından çıkarmamalısın.

Anlamalısın ki, Kur’an ile kendisini uyaranın başkasının uyarısına ihtiyacı olmaz.