Kıbrıs sorunu - 2
Fakat, işler istenildiği gibi gitmedi. Daha 1960'lı yılların hemen başlarında siyasi, idari, savunma ve güvenlik konularındaki görüş ayrılıkları bahane edilerek, garantörlük haklarının kaldırılması, anlaşmaların iptali, Anayasanın değiştirilmesi, Türklere verilen hakların kısıtlanması yönünde Rumlar ve Cumhurbaşkanı Makaryos tarafından yaklaşımlar ve talepler ortaya konulmaya başlandı. Adadaki Türklerin haklarını ortadan kaldıracak bu taleplerin Türkiye tarafından sert bir şekilde reddedilmesi üzerine, 1963 yılından itibaren Türklere yönelik Rumlar tarafından saldırılar, baskılar, cinayetler artmış; huzursuzluk ve çatışma ortamı giderek tırmanmıştır. Rumların amacı Türkleri baskı ve sindirme politikaları, cinayetler ile adadan uzaklaştırmak ve göç etmeye zorlamaktı. Böylelikle adayı tamamen Rumlaştırarak enosisi (Adayı Yunanistan ile birleştirmek) gerçekleştirmekti. Türkiye gelişmeler karşısında sesiz kalmayacağını belirtirken, garantörlük hakkının kullanılması için Yunanistan ve İngiltere nezdinde taleplerine destek bulamaması ve yalnız kalması üzerine, askeri müdahale hazırlıklarına başladı. Bu arada Amerikan Başkanı Jeansoon, Türkiye Başbakanı İsmet İnönü'ye bir mektup yazarak tehdit içerikli bir yöntemle Türkiye'yi askeri müdahale fikrinden vazgeçirmiştir. 1964 Yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde alınan karar gereğince adaya gönderilen "Barış Gücü" de, EOKACI Rum çetelerinin Türklere yönelik katliam girişimlerine, Yunanistan’la birleşme girişimlerine son vermiyor, sorun giderek daha da vahim bir tabloya doğru gidiyordu.
1967 yılında Yunanistan'da darbe ile yönetimi ele geçiren Albaylar cuntası da, enosis için Adadaki Rum çetelerin saldırılarına destek sağlıyor, Adaya sürekli asker gönderiyordu. Bu sayı 12.000'e kadar çıktı. Bu durum karşısında Türkiye, müdahale konusunda kararlılığını ifade etmek için savaş uçaklarına ada üzerinde keşif uçuşu yaptırttı. Türkiye'nin tepkileri karşısında Rum saldırıları biraz durulsa da uzun vadede çatışmalar devam etti, soruna diplomatik yollarla çözüm bulma girişimleri de, Rumlar ve Yunanlıların uzlaşmaz tavırları nedeniyle, sonuçsuz kaldı. Türkler barış sağlanana dek adada, kendi hizmetlerini görebilmek için 1967 yılında Kıbrıs Türk Geçici Yönetimini kurdular.
1974 yılında Adadaki Yunanlı subayların örgütlediği "Rum Milli Muhafız Teşkilatı" nın darbe yapıp, Cumhurbaşkanı Makaryos'u devirerek yerine EOKACI ve suç çetesi liderlerinden Sampsoon'u getirmesi, Rumların saldırılarının ve Türkleri imha girişimlerinin atması ve Barış Gücünün bunları önleyememesi üzerine Türkiye; Anayasal düzenin yıkıldığı gerekçesiyle, diplomatik girişimlerin sonuç vermemesi ve Yunanistan ile İngiltere’nin adaya müdahale talebine olumlu yanıt vermemesi üzerine, garantörlük hakkını kullanarak barışı sağlamak ve Türkleri katliamdan kurtarmak amacıyla 20 Temmuz 1974 tarihinde adaya askeri müdahale de bulunmuştur. Müdahale sonrası adanın % 38'i Türk askeri tarafından ele geçirilmiş, Türklere yönelik Rumların katliamlarına son verilmiş, adada mezalim önlenmiştir. Türkiye haklı olmasına rağmen dış dünyada yalnız kalmış, destek bulamamıştır. Müdahale sonrası Amerikan Kongresinden Türkiye'ye yönelik ambargo kararı çıkmış, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde alınan bir kararla Ada'daki tüm yabancı güçlerin adayı terk etmesi istenirken Türk askeri işgalci olarak görülmüştü. Kararla adanın Yunanistan ile birleşmesi, adanın taksimi ya da iki kesimliliğe dayalı Federal bir devlet kurulması tezlerinin dışında bir formül bulunarak diplomatik yollarla bir çözüm bulunması öneriliyordu.