KABARTMA tozunun sadece pasta yapımında kullanıldığını düşünüyorsanız eğer peşinen yanıldığınızı söylemeliyim. Çok daha fazla kullanılmaktadır. Ve yine çok daha sık başvurulmaktadır. Pasta yapma konusunu işin ustalarına ve ev hanımlarına bırakarak esas konumuza dönelim isterseniz.
KABARTMA tozunun sadece pasta yapımında kullanıldığını düşünüyorsanız eğer peşinen yanıldığınızı söylemeliyim.
Çok daha fazla kullanılmaktadır.
Ve yine çok daha sık başvurulmaktadır.
Pasta yapma konusunu işin ustalarına ve ev hanımlarına bırakarak esas konumuza dönelim isterseniz.
…
KABARTMA tozu üç şekilde kullanılmaktadır.
Kendimiz için kullanıyoruz.
Sevdiklerimiz ve aynı zamanda hoşlanmadıklarımız için hiçbir kısıtlamaya tabi tutmadan cömertçe kullanıyoruz.
Nasıl olur bu diyorsanız hala, azıcık düşünmenizi öneririm.
…
KENDİMİZİ abartmak için kullanıyoruz.
Dur durak bilmeden üstelik…
Hoş bir yanımızı göze sokmak için hunharca buna başvuruyoruz.
Bir yeteneğimizi abartarak başkalarını ezmek ve küçük düşürmek için en minik bir çekince bile izhar etmeden sonuna kadar kullanıyoruz.
Yaptığımız bir küçük iyiliği, azıcık bir fedakarlığı dünyanın en mühim olayı gibi yansıtmaktan asla geri durmuyoruz.
Bunu dost meclislerinde ve sosyal medyanın verdiği imkanlarla daha görünür kılmak için hiçbir zahmetten çekinmiyoruz.
Boy boy fotoğraflar, gülücükler…
Diploma ve sertifika bankası gibiyiz neredeyse…
Kabiliyetlerimizi abartma, biri bin gösterme hususunda çok mahiriz.
Yani iyi bir kabartma tozu kullanma uygulayıcısıyız.
…
SEVDİKLERİMİZ için alabildiğine kabartma tozu kullanıyoruz.
Sevgilimiz dünyanın en güzel bakışlısı, en güzel tebessüm edeni, en cana yakanı, en çekicisi, en endamlısı, en yakışıklısı, en anlayışlısı, en fedakarı, en maharetlisi…
Annemiz, babamız, atalarımız aynı şekilde… Onların ne eşi bulunabilir ne de benzerleri…
Çocuklarımızı yine hiçbir pedagojik anlayışa sığmayacak şekilde kabartma tozuna maruz bırakıyoruz.
Taşıyamayacakları yükleri minik omuzlarına tüm ağırlığı ile bırakıyoruz.
Bunlarla mı sınırlı sadece? Hayır.
Ailemizi, sülalemizi, ırkımızı yerlere, göklere sığdıramıyoruz. Şişirdikçe şişiriyoruz.
Dahası da var elbette, burada bitmiyor ne yazık ki…
İlmine güvendiğimiz birini cihanın allamesi yapmak konusunda elimize kimse su dökemez.
İrfanî yönüne itimat ettiklerimizi o kadar abartıp büyütüyoruz ki, onları hakikatin tam merkezine oturtuyor, manevî güçler vehmediyor, payeler veriyor ve hatadan, kusurdan mualla tutuyoruz.
Kabartma tozunu o kadar yoğun kullanıyoruz ki, dışardan bakanlar neredeyse tanrısal güçler yüklediğimizi düşünebilecek kadar ileri gidiyor ve tevhit imanımızı riske bile sokabilecek tavırlara giriyoruz.
…
SEVMEDİKLERİMİZ için kabartma tozunu kullanmaktan da asla imtina etmiyoruz.
Haklarına girebileceğimizi, günahlarını üstümüze alabileceğimizi hiç hesap etmiyoruz.
Burada da yine kabartma tozunu kullanmakta bir dengemiz olamıyor.
Habbeyi kubbe yapıyoruz. Azı çoğalttıkça çoğaltıyoruz.
Yermekte, ötekileştirmekte, ötelemekte, hırpalamakta, örselemekte, yerin dibine batırmakta hiç beis görmüyoruz.
Cehenneme bile kolaylıkla gönderiyoruz.
Günahkar görebiliyoruz. Tekfir edebiliyoruz.
Minik bir yorum farkını bile bazen belirleyici bir esas olarak kendimize kolaylıkla alabiliyor, düşmanlaştırmaktan geri kalmıyoruz. Hatta yer yer şeytanlaştırdığımız bile olabiliyor.
Yani kabartma tozunu sorumsuzca dibine kadar kullanıyoruz.
…
KABARTMA tozunu karşılıklı olarak politik arena da kullanıyor.
Kimi meslek grupları da diğerlerine karşı aynı davranışı rahatlıkla yapabiliyor.
STK'lar içinde bile bu yaklaşımı görmek mümkün.
Dinî gruplarda da cahilleri tarafından kabartma tozu her zaman kullanılagelmiştir. Kendilerine ve yakınlık duyduklarına olumlu ve yüceltici, muhataplarına ise olumsuz ve yerici yönde hiçbir sınır olmaksızın kullanılagelmiştir.
…
KİBRİN onulmaz yarasıdır bu.
Bu hastalıktan kurtulmak için biraz iyi niyet, azıcık merhamet ve çokça muhasebe ve hakkaniyet duygusu gerekli…
Yapabilir miyiz, başarabilir miyiz derseniz, elbette yapabiliriz.
Yeter ki, fark edelim ve hüsnü niyet ile meseleye eğilelim.
Ya Selam!