DÖNÜP dolaşıp bize bunu salık verirdi: “İyi kalp yemekleri yapın!” İyi kalp yemeklerinin ne olduğunu ve buna bağlı olarak elbette nasıl yapacağımızı bilmezdik. Daha doğrusu çoğumuz biraz iddialı olacak belki ama neredeyse hepimiz bu tür bir yaklaşımı ve öneriyi ilk defa duyuyorduk.

DÖNÜP dolaşıp bize bunu salık verirdi: 'İyi kalp yemekleri yapın!'

İyi kalp yemeklerinin ne olduğunu ve buna bağlı olarak elbette nasıl yapacağımızı bilmezdik.

Daha doğrusu çoğumuz biraz iddialı olacak belki ama neredeyse hepimiz bu tür bir yaklaşımı ve öneriyi ilk defa duyuyorduk.

İnkar edecek değiliz.

Cehaletse bu, cehaletin dibindeydik.

İYİ kalp yemekleri pişirebilmek için evvela lazım gelen gerçekten bozulmamış, fesada uğramamış, hata ve günahla iflas etmemiş sağlam bir kalbe sahip olmaktır.

Bunu hangimiz tam olarak başarabilmiştir peki?

Kendi adıma konuşacak olursam ben bunu yarım yamalak bile olsa elde edebilmiş değilim.

Başkalarına hem karışmam hem de bilemem.

Bu ancak kişinin bireysel olarak cevaplayabileceği bir şeydir.

EVVELA iyi bir kalbe sahip olmamız lazım.

Sadece kendisini düşünmeyen…

Başkalarının acısını da hissedebilen…

Bunu meselesi haline getirebilen bir kalbe sahip olmadıkça o iyi kalp yemeklerini asla pişiremeyeceğiz.

Kimsenin derdine derman olamayacağız.

Şifa dokunuşlu olmayacak parmaklarımız.

Ellerimiz yaraların tedavisine yardımcı olamayacak…

Sözlerimiz insanlara nefes, bakışlarımız huzur taşıyamayacak.

Muhabbetimiz dostlarımızı düştükleri kör kuyulardan yukarıya çekemeyecek.

Belki de tam tersi olacak.

Bakışımız horlayacak.

Sözlerimiz yaralayacak.

Dokunuşlarımız yaraları kanatıp daha ölümcül hale getirecek.

Sızı üstüne sızıya sebebiyet vereceğiz.

Bunu bilerek yapmazsak bile duyarlı bir kalbimiz olmadığından hoyratlık hakim olacak bize.

Ne olursa olsun aymazlığının derelerine yuvarlanacağız.

Acımasızlığın kıskacında kıvranmalarına neden olacağız.

MERHAMETİ bilmeden nasıl buna göre davranabiliriz ki?

Şefkatin kollayıcı kollarına ne şekilde sahip olabiliriz ki?

'Önce ben' bencilliğinden maharetle sıyrılıp 'Önce sen' diyebilme erdemine hangi öğreti ile ve nasıl erişebiliriz?

İyi bir beslenme ile sağlıklı kalp yemekleri sunarak herkese nasıl afiyet ve sıhhat sunabiliriz?

Kısacası öncelikler karmaşasından kurtulup sağlam bir kalp temizliği ile doğru bir sıralama yaparak, kendimizden kendimizi hangi irfan bilgileri ile yeniden doğurup yararlı olabiliriz?

Gönlümüzden dilimize vuran her cümleyi ayrıştırma ve ötekileştirme yapmadan hayırlı sonuçlar verebilecek bir noktaya nasıl getirebiliriz?

Bu soruların sorulması mühimdir.

EVET, iyi kalp yemekleri pişirmemiz gerekiyor.

Ancak bunun için önce durmalı ve sağlam bir nefes alarak kalp üzerinde düşünmeliyiz.

Onun ne olduğuna karar vermeliyiz.

İyi olduğunda dünyayı nasıl mamur ettiği ama kötü olduğunda da hayatı nasıl yaşanmaz kıldığı konusunda kesin bir görüşe sahip olmalıyız.

İmanın karar kıldığı kalbimizi onun gereği olanları kovup harici yani yaban duygularla nasıl doldurduğumuz hususunu inceden inceye görmeliyiz.

Yüzleşmeliyiz.

Bu konuda kendimize acımasız davranabilmeliyiz.

İltimas geçmemeliyiz kendimize.

Bu alanda kendimizi kayırmaya kalkmak, torpil yapmak acıları çoğaltmaktan, hayatı karanlığa boğmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.

Bugüne kadar vermedi.

Bundan sonra yine vermeyecektir.

Demem o ki; hepimizin iyi kalp yemeklerine, besinlerine ihtiyacımız var.

Her zamankinden daha fazla üstelik.

O zaman yapılacak iş bellidir.

Yalpalamak anlamsızdır.

Ya Selam!