Tüm dünya İsrail ile Hamas arasında işlenen savaş suçlarını konuşuyor fakat Batı medyasının gözü sadece Hamas’ın suçlarını görüyor. İsrail’in onlarca yıldır uyguladığı zulme karşı kör olan Batı medyası, 7 Ekim’de başlayan İsrail-Filistin Savaşı’yla birlikte tamamen İsrail yanlısı yayın yapmaya başladı.
Tüm dünya İsrail ile Hamas arasında işlenen savaş suçlarını konuşuyor fakat Batı medyasının gözü sadece Hamas'ın suçlarını görüyor. İsrail'in onlarca yıldır uyguladığı zulme karşı kör olan Batı medyası, 7 Ekim'de başlayan İsrail-Filistin Savaşı'yla birlikte tamamen İsrail yanlısı yayın yapmaya başladı. İsrail'in uyguladığı bombardımanları görmezden gelerek sadece Hamas'ın saldırılarını, işlediği savaş suçlarını yayınlarına taşıyarak ayyuka çıkaran ve İsrail'i tüm dünyada mağdur göstermeye çalışan Batı medyası ve siyasi liderleri, Filistin'in haklı olduğu konuları hiçbir zaman konuşmadı. İsrail'in güneyinde gerçekleşen operasyona 'haksız saldırı' tabirini kullananlar 1948'den bu yana İsrail'in Filistin topraklarındaki haksız işgallerine göz yumanlardı.
Hamas-İsrail arasında yaşanan savaşta tüm dünya basını İsrail'i mağdur, Hamas'ı terör örgütü ve Filistinlileri teröre destek veren hainler olarak göstermeye çalışıyor.
Filistin'deki iki büyük siyasi gruptan biri olan Hamas ve Filistin halkı, 1987'den beri İsrail işgallerine karşı mücadele ediyor. Bu İsrail'in Hamas ile ilk çatışması değil, önceki çatışmaların her birinde Hamas başarısız olmuştu. Ancak bu seferki savaşta Hamas, İran desteği ile hareket ettiğinden İsrail'e büyük yara açtı. Yine de Müslüman dünyasından hiçbir desteğin gelmiyor oluşu Filistin halkının umutlarını söndürdü. Bu durumda Hamas, önümüzdeki süreç açısından konuşacak olursak bu savaş ile Filistin halkına aslında zarar vermiş oldu zira İsrail, eline geçirdiği bu fırsat ile görülmemiş düzeyde saldırılar gerçekleştirmeye ve yasaklı fosfor bombaları kullanmaya başladı.
Savaş kuralları ve suçları tanımı, İkinci Dünya Savaşı'nın dehşetinin yeniden yaşanmasını önlemeyi amaçlayan, insan hakları üzerine yapılmış önemli sözleşmelerden biri olan Cenevre Sözleşmesi'nin 1949 versiyonuna dayanan bir kavramdır.
İnsan Hakları Uzmanı Fernando Travesi, 'Eğer bir çatışmanın tarafıysanız, ayrım ilkesine uymanız gerekir. Bu, siviller ile savaşçılar arasında, sivil nesneler ile askeri hedefler arasında ayrım yapmanız gerektiği anlamına gelir. Orantılılık ilkesine uymalısınız, yani şiddet uygulayabilirsiniz ancak sivil nüfus üzerindeki etkiyi en aza indirecek şekilde plan yapmalısınız ve askeri gereklilik ilkesine uymak zorundasınız. Uluslararası insancıl hukukta yer alan çok açık bazı yasakları ihlal ettiğinizde savaş suçu işlemiş olursunuz.' diyor.
Buna göre İsrail, onlarca yıldır sivil yerleşim yerlerini bombalayarak, insanları evlerinden zorla çıkarıp el koyarak, Filistin halkının yer altına açtıkları 900'ün üzerinde tünelde yaşamasına neden olarak, İsrail'in yaptıklarına karşılık veren Filistinlileri tutuklayıp işkence edip hücrelerde çürüterek suç işlemiş olmuyor muydu?
Bir müzik festivaline katılan sivillerin kasıtlı olarak öldürülmesi bir savaş suçudur diye bangır bangır yayın yapan Batı medyası, Cuma namazı için toplanan Filistinlilerin üzerine tam namaz başlamak üzereyken, hiçbir karşı saldırı yokken savunmasız bir anlarında gaz bombası atan ve üzerlerine atlarla saldıran İsrail'i neden konuşmuyor? Gazze'nin Mısır'a açılan Refah Sınır Kapısı'na toplanan Filistinli sivillerin üzerine roket atan İsrail'in işlediği savaş suçunu neden konuşmuyorlar? Ölen sivil sadece İsrailli olunca mı savaş suçu işlenmiş oluyor? Onlarca yıldır öldürülen Filistinli, Suriyeli, Afgan siviller insan değil miydi? Yargısız infazın savaş suçu olduğunu bilen batı medyası onlarca yıldır Müslüman sivil ölümüne neden sessiz kaldı?
Hamas'ın yüzde yüz masum olduğunu ve hata yapmadığını savunmuyorum. Hamas'ın ansızın saldırıya geçmesini, evlere baskın yapmasını, otobüs duraklarında toplu infaz gerçekleştirmesini, İsrailli sivilleri rehine olarak kaçırmasını göz ardı etmiyorum. İsrail Özel Operasyonlar Birimi Komutanı Nemrud Aloni Hamas tarafından rehin alındı. İsmini şu an bilmediğimiz İsrailli generalleri kaçırdılar. El Kassam Tugayı, İsrailli bir kadını esir alarak motosiklet ile Gazze'ye kaçırdı. Kadın ve çocuklara dokunmamaları gerektiğini bilmelerine rağmen iki taraf da bu kuralı çiğnedi.
Hamas aslında bu saldırı ile İsrail'in yıllarca Filistin'e uyguladığı haksız zulme bir tepki gösterdi. Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde: 'Müslümanlar nerede?' diyordunuz, işte geldik burdayız. sözleriyle asıl amaçlarını ifade etmiş oldu.
Kısaca savaş suçu ve kuralları her iki taraf için de geçerlidir, geçerli olmalıdır. Ama konu İsrail olunca büyük bir çatışma ortamında siviller ile savaşçıları ayırmak zor savunması yapılarak İsrail aklanıyor. Adalet bunun neresinde? Ayrım gözetmeyen bombardımanlar bir savaş suçudur. Özellikle tıbbi tesislere, okullara ve ibadethanelere saldırdığınızda, orada askerler olsa bile bu başka bir savaş suçudur. İsrail, Gazze'de hastaneleri bombalıyor, ibadethanelere ve okullara saldırıyor. Savaş başladığından beri evlerini terk etmek zorunda kalan en az 140 bin Filistinli Birleşmiş Milletler tarafından işletilen bir okula sığındı. İsrail'in kendi okullarını vuracağından şüpheleri olmadığı için BM okullarında güvende olacaklarını düşündüler. Peki, İsrail'in acımasızlığını yeniden göz önüne alacak olursak gerçekten oradaki siviller güvende mi? Hiç sanmıyorum ama umuyorum.
Bölgede kalıcı bir barışın sağlanmayacağı açıktır. Barıştan zaten ümidimiz yok. En azından mağdurlar, özellikle siviller için adalet getirecek bir müdahale acilen gereklidir. Belki bölgede huzurun sağlanması nesiller sürecek kolektif bir çaba gerektiriyor ancak hızlı olması gereken akan kanı durdurmaktır. İsrail'i mağdur gösteren bir Batı'nın buna öncülük etmeyeceği de ortadadır. Umuyorum ki Müslüman devletler bir an evvel müdahale etmenin bir yolunu bulabilirler.