NEREDEYSE sekiz yıldır Üsküdar’ın farklı mekânlarında dostlarla yârenliğe oturduk.

“Muhabbet Bağı”nda türkülerle kanat açtık. İlahilerle kendimizi yokladık, deyişlerle nefeslendik.

Çeşme başıydı bu muhabbetler ne zaman gitsen orada duran… Doldu doldu boşaldı.

Başından beri sürekli devam eden dostlarımız olduğu gibi ara ara iştirak edip muhabbet tazeleyenlerde vardı.

Yine aramıza yeni katılıp gönlünü gönlümüze tutan dostlarımız da her vakit oldu.

BİR misafirimiz ilk geliş akşamının çıkışında “Burada protokol yok, o kadar yer dolaştım, ilk kez bu tarzda bir yere denk geldim” demişti.

Gerçekten de protokol, rüsum yoktu.

Kim nerede hangi mertebede hayata katkı sağlıyor olursa olsun bu muhabbet halkasında üzerinde taşıdığı tüm unvanları geldiğinde askıya asıyor orada tüm sadeliği ile kendisi olarak yer alıyordu.

Esasen tüm amatörlüğümüze rağmen hepimize iyi gelen yanı burasıydı meşklerimizin.

Kendimiz olabiliyorduk. Kendimizle kalabiliyorduk. Maskeye ihtiyaç duymuyorduk.

Bir şey olmaya veya ne olduğumuzu göstermek için öne atılmaya ihtiyaç hissetmiyorduk.

Akademik unvana sahip olanlar, eğitimciler, yöneticiler, şairler, hikayeciler, sazendeler, hanendeler ile hayatın kıyısında ancak yer bulabilenler hiçbir ayrım olmadan burada tüm sadeliği ve samimiyetiyle bir arada mesafe farkı olmadan yer alabiliyorlardı. Senlik benlik hissiyatı ortadan kalkıyor ve herkes ortaklaşıyordu.

Nice kelimelerin unutturmamak adına muhafızlığını yaparak günümüze taşıyan şiirleri, ilahileri, deyişleri ve türküleri aralarda minik şerhlere tabi tutuyor olmamız, günün akışına göre başka hikayeler ve nüktelerle destekliyor bulunmamız da ayrıca ruhumuza farklı bir inşirah sunuyordu.

Türkülü muhabbetler bu içeriği ile hepimizi tüm renklerimizden arındırıp eşitliyordu.

Ve bu hepimize iyi geliyordu.

ARTAN maliyetler ve piyasanın malum durumu sebebiyle aktif birkaç arkadaş fikir birliği yaparak Üsküdar Emlak Han’ın altında küçük bir yer kiraladılar. Elbirliği ile boya badana yapıldı, tesisat eksikleri giderildi ve yine ortak bir akılla taşınabilir ahşap koltuk, tabure ve mini masalar temin edildi.

Adının da “İkrar” olmasına birlikte karar verildi.

Yıllardır devam eden muhabbetimizi her hafta burada ikrar etmeye niyet edildi.

İşte tam burada Rabbimiz bizlere “Üç Güzeli” ikram etti. Bu “Üç iyi” komşu ile ikrarımızı güçlendirdi.

TERZİ Gürkan Toprak yan oda komşumuz.

Karadeniz uşağı. Mert ve doğrucu.

Heyecanlı. Aktif. Damarlarında kan yerine hareket ve muhabbet dolaşıyor.

Gözleri parıldıyor konuşurken.

İş bitirici. Bıçkın. Dost canlısı.

Geleni gideni gani maşallah. Çevresi geniş.

Muhabbeti seviyor. Gelen insanlarla ortak bir tanıdık, bir payda muhakkak buluyor.

Aramızda kalsın söküklerimizi bedelsiz dikiveriyor.

Hamimiz olma rolünü de gönüllü olarak üstlendi.

AYAKKABICI Yılmaz Yunak İse ikinci oda komşumuz. Adanalı.

İnternet üzerinden spor ayakkabıları satıyor.

O bizim gönlü engin dervişimiz.

Derin düşünceli. Her meselenin etraflıca düşüneni… Hayatın iniş çıkışlarında bedel ödemiş ve önemli çıkarımlarda bulunmuş. Vara yoğa konuşmaz. Yeri ve zamanı gelince de söyleyeceklerini öz ve özet bir biçimde tüm samimiyetiyle ifade eder.

İkrar Sanat’ın gönüllü, gönül elçisi. Bizler yokken gelene gidene bakar, kapıyı açar, muhabbete oturur ve muhakkak bir kahve ikramında bulunur.

TANBURİ Mustafa Aydın Öksüz ise iç merdivenlerin diğer yanındaki bilge komşumuz.

İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Sanatçı doktor öğretim üyesi olarak yıllarca hizmet vermiş, öğrenci yetiştirmiş. Çalgılarımız üzerine çalışmış ve makaleler yazmış. Şimdi yeni çalışmalarını ortaya koymak maksadıyla ince eleyip sık dokuyor. Aynı zamanda musiki âletleri tamir işleriyle de meşgul oluyor. Bir nevi çalgı hastanesi gibi atölyesi.

Muhabbetlerimizin bilirkişisi. Her sohbetimiz istifadeli. Her muhabbetimizde eskilerden ortak bir dostumuz çıkıyor ve beraber şaşırıyoruz.

Ağırbaşlı ve vakur. Ders almamız gereken pek çok yönü var.

MUHABBET ırmağımızın bu üç yeni çağlayan suyu ile artık daha zenginiz.

Onları tanımış olmaktan mutluyuz.

Ve dostluk adına kesintisiz muhabbetlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Ya Selam!