KUR’AN-I KERİM’İN şifa olduğunu emir buyuruyor Rabbimiz. Anlamadan okumanın şifaya nasıl sebep olduğu üzerinde derinlemesine hiç durmamışız. Çünkü gerek görmemişiz. Gerçekten Rabbimiz Nebi’si yoluyla bize ulaştırdığı âyetleri baş ağrısı, diş ağrısı, göz ağrısı, kulak ağrısı, ağız ağrısı, boğazın ağrısı, karın ağrısı, boyun ağrısı, göğüs ağrısı, pazuların ve ellerin ağrısı, diz ve bacakların ağrısı, ayakların ağrısı için mi göndermiştir sadece. Böyle mi inanıyoruz?

Bu konular üzerinden ciddi maddi kazançlar elde ediliyor. Sosyal medya mecraları bu ticaret için sıklıkla kullanılıyor ve özel efektler eşliğinde sarık ve cübbeye bürünüp etkileyici sunumlar yapıyorlar. Hatta erkek olanlarından bazılarının her çekim için farklı renkte sarık veya takke tercih ettiği de oluyor. Sunumlar sırasında kendilerine ruhanilik havası verip hipnotik çapalar atan bu uyanık âyet tüccarları acaba Bakara Sûresindeki “Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir şey karşılığında satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem verici bir azap vardır” âyetini nasıl yorumluyorlar? İki şık olabilir: Ya ucuza satmamak için hipnotik etkilerle yüksek fiyat tercih ediyorlardır ya da kendilerini diğer yan getirilere uyarladıkları için biz ücret almıyoruz, Allah rızası için yapıyoruz diyorlar.

ESMA-İ HÜSNA’YI ilave edenleri de var bu ekiplerin. Özel terkipler oluşturduklarını iddia ediyorlar. Yirmi bir gün okunduktan sonra üç gün ara vererek sonra yirmi gün daha ekleyerek kırk bir güne tamamlayanları olduğu gibi her bir Esma için farklı sayı önerenler de var.

Konunun anlaşılması için birkaç örnek: Omurga için; El Cabbar, Saç için; El Bedi, Adaleler için; El Kavi,

Atardamarlar için; El Cabbar, Kanser için; Celle Celaluhu, Kolon için, Er Rauf, Karaciğer için; En Nafi,  

Prostat için; Er Reşit, Böbrek guddesi için; El Bari, Akciğerler için; Er Razık, Saç kepeği için, Celle Celaluhu, Sinirler için; El Muğni, Migren için; El Ğani, Böbrek için; El Hayy, Bağırsaklar için; Es Sabur,

 Pankreas; El Bari, Rahim için; El Halık, Romatizma için; El Muheymin, Tansiyon için; El Hafid.

Şaka sanmayın, açık kaynaklardan elde edilen bilgiler bunlar.

KUR’AN-I KERİM’İ orijinal haliyle okumayı çok sevdiğimi yakınlarım bilir. Dinlemeyi de aynı şekilde. Küçüklüğüm Kur’an kâri’si Hafız Abdulbasit Abdussamed’i ve o dönemin meşhur diğer okuyucularını dinlemekle geçti. Abdussamed’i dinlemeyi hâlen pek severim ve her defasında tüylerim diken diken olur. Her dinleyişte vahyin orijinal sedasının kulağım üzerinden ruhuma ulaşarak sermest ettiğine şahit olurum. İlahi kelamın bu tesirini üzerinde deneyimleyen kim inkâr edebilir, ancak mesele o değil…

RAMAZAN ayı bu senede Kur’an ile bizleri gerçeğe dayanmayan kesin olarak inanıp sabitleştirdiğimiz düşüncelerimizi şifalandıracak inşallah. Ama bunu biz istediğimizde yapacak. Allah’ın sözlerini baş ve diş ağrıları gibi kısıtlı maddi bir alana hapsetmeyip üzerinde derinden derine düşünerek O’na dünya tutkularımızı, varoluş sancılarımızı, kendilik şuuruna ulaşma yolundaki ruhi engellerimizi, psikolojik iyi oluşumuza mâni olan nefsin hileli entrikalarını sunduğumuzda şifa bulabileceğiz.

Mesele ciddidir. Doğru anlamak için yerinden saptırılmamalıdır. Anadolu insanı olarak hepimizin evimizde ve dışarıda hareket halinde iken okuduğumuz âyetlerden, dualardan bahsediyor değiliz. Onları zaten bireysel olarak yapıyoruz, bize iyi geliyor, yapmaya da devam edelim. Ama Allah’ın vahyini bunlarla sınırlamak, vahiy üzerinde hiç düşünmediğimiz anlamına gelmez mi? Nebi’lerimizin çektiği zorluklar, maruz kaldığı suçlamalar, hakaretler, çileler, zulümler, hicretler sırf baş ve diş ağrısına okunacak dualar için olmasa gerek.

DELÜZYON BOZUKLUK ruhsal bir hastalıktır. Bugünkü tanımıyla psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Gerçeğe dayanmadığı halde gerçekmiş gibi kabul edilen ve hiç tereddüt gösterilmeyen inançlardır. Bu durum kişinin günlük hayatını etkileyecek mantıksızlıklar barındırmaktadır. Örneğin şüpheciliği yüksektir. Sürekli takip edildiğine inanır. Komploya maruz kaldığını düşünür. Yakın ilişkide bunduklarını sürekli sadakat sorgulamalarına tabi tutar. Sosyal ilişkilerini zedeler ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler.

RAMAZAN ayında yoğunlaşarak Kur’an’dan şifasını elde etmemiz gereken nice konulardan sadece birisidir anlatmaya çalıştığımız delüzyon bozukluktur. Huzur ruh iklimlerimizden göç etmiştir. Mutluluk mutsuz olmamak için bizden kaçmıştır. Güven kendine sığınacak bir alan bulamamıştır. Yiyip içtiklerimizin tadı kalmamıştır. Aileler çatırdamaktadır. Fertler birbirini tanımıyor. Ebeveyn ve çocukların arasındaki köprüler patlatılmış durumdadır. Okumak işkence sınıfına girmiştir artık. Hız ve haz öncelenmiştir. Birbirini anlamak lüks olmuştur. Akıl maddi kazançlarla, kalp romantik komplimanlarla sınırlandırılmıştır. Kısacası ağrısı manevi olan dertlerimiz saymakla bitmez. Yaralarımız içe kanadığından dışarıdan görülmemektedir. Bunları vahiyle şifalandırıp ruhsal sağlığımızı elde ettiğimizde Ramazan’ın hakkını vermiş olacağız.

KENDİMİZE karşı organize tehdit algılarına son verelim. Gösterilen kanıtlara rağmen diretmeyelim.

Olağanüstü yeteneklere, servete veya özel bir misyona sahip olduğumuz yönündeki inançlarımızı şifalandıralım. Seçilmiş bir lider ya da dâhi olduğumuza inanmak yerine sade bir kul olmayı kabullenelim. Erotomanik delüzyonlar denilen genellikle tanınmış bir kişi veya otorite figürünün kendisine âşık olduğuna dair yanlış inanç geliştirmesi şeklinde görülen saplantılı davranışlarımız varsa bunlardan kurtulalım. Gerçeği algılamak için gayret edelim. Kur’an’a uymayan yanlış sabit inançlardan vazgeçelim. Ne kendimizi büyütelim ne de başkalarını yüceltip olmadıkları yerlere koyalım. Yalnızlık duygusu ve korkularımızla yüzleşelim. Yaşadığımız travmaları etkisizleştirelim. Aşırı hassasiyetlerimizi normale döndürelim. Öfkemizi dindirelim, saldırganlıklarımıza son verelim. Bizi tetikleyen şeylere karşı duyarsızlık geliştirelim. Düşük öz saygımızı vahyin şeref olduğu bilgisiyle haysiyetle ayağa kaldıralım.

Görüldüğü gibi yaralarımız çok. Yıkıntılarımız büyük. Ruhumuz örselenmiş. Üstüne üstlük gerçek olmadığı halde bize gerçek olarak sunulanlara elimizde Allah’ın kelamı olduğu halde kanıtsız inanıp fanatikleri olmuşuz. Demem o ki, delüzyon bozuklukları dahil nice başka bozukluklarımız var baş ağrısından, diş ağrısından mühim ve manevi hayatımızı boğan. Madem rahmet ayındayız bundan yararlanalım ve yaralarımızı sağaltalım.

Ya Selam!