Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye’nin tarihi ilişkilere dayanan bir geçmişi var. Bu ilişkiler, zaman zaman stratejik ortaklık seviyesine yükselse de, bazen de gerilimlerle sarsıldı. Tarihte ABD’nin Türkiye’ye ambargo uyguladığı en önemli anlardan biri 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında yaşandı. Bu ambargo, Türkiye’yi savunma sanayii anlamında dışa bağımlılıktan kurtarmak için kritik bir dönüm noktası oldu. Bugün gelinen noktada ise Türkiye'nin ABD'nin ağır bir ambargosuna uğramaması, bölgesel ve küresel dinamiklerin değişimiyle ilgilidir. Peki, ABD neden 1974'teki gibi Türkiye’ye bir ambargo koyamıyor?
Stratejik Konum ve Türkiye'nin Önemi
Türkiye, coğrafi konum itibarıyla Asya, Avrupa ve Ortadoğu’nun birleşim noktasında yer alıyor. Bu durum, Türkiye'yi NATO ve ABD için vazgeçilmez bir stratejik ortak haline getiriyor. Bir yandan Rusya ile dengeli bir ilişki sürdürmek isteyen ABD, diğer yandan Ortadoğu’daki kaotik durumu kontrol etmek için Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor. Özellikle Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz’deki dengeler, Türkiye'nin bölgedeki rolünü daha da hayati hale getiriyor. Türkiye'nin bu coğrafi ve stratejik önemi, ABD'nin Ankara’ya ambargo uygulamasını zorlaştıran en temel nedenlerden biridir.
Savunma Sanayii Bağımsızlığı
1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında ABD'nin uyguladığı ambargo, Türkiye'nin savunma sanayiinde büyük bir uyanışa neden oldu. Amerika, Türkiye'ye lastik bile vermediği için, Türk hava kuvvetlerine ait Fantom uçakları kalkamaz hale geldi. Bu dönemde Türkiye, uçak lastiklerini Libya’dan temin etmek zorunda kaldı. Ancak bu tecrübe, Türkiye’nin savunma sanayiinde dışa bağımlılığını azaltacak adımlar atmasına vesile oldu. Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye kendi insansız hava araçlarını (İHA ve SİHA), tanklarını, savaş gemilerini ve füzelerini üretir hale geldi. Türkiye, özellikle son yıllarda kendi milli savunma sanayiini güçlendirerek bağımsız bir politika izlemekte kararlı bir adım attı. Artık Türkiye, kritik savunma sistemlerinde kendi kendine yetebilen bir ülke konumuna geldiği için, ABD’nin bir ambargo tehdidi eskisi kadar etkili olmayacaktır. ABD'nin, savunma alanında uygulayacağı bir ambargo Türkiye'yi durdurmaktan çok, alternatif yollar geliştirmeye teşvik edecektir.
Ekonomik Bağımlılık ve Karşılıklı Çıkarlar
ABD ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler de ambargo uygulanmasını zorlaştıran diğer bir faktördür. İki ülke arasında ticari ve finansal bağlar oldukça derindir. Özellikle ABD'li şirketlerin Türkiye'deki yatırımları ve Türkiye'nin ABD ile olan ticaret hacmi, bu bağların koparılmasını zorlaştırıyor. Türkiye, bölgesel bir ticaret ve enerji merkezi olarak ABD’nin Avrupa ve Asya ile olan ekonomik çıkarları açısından kritik bir rol oynuyor. Aynı zamanda Türkiye’nin enerji güvenliği politikaları, ABD’nin bölgedeki petrol ve doğal gaz çıkarlarını doğrudan etkiliyor. ABD’nin Türkiye’ye uygulayacağı bir ekonomik ambargo, sadece Türkiye'yi değil, küresel ekonomiyi de olumsuz etkileyebilir.
Çok Kutuplu Dünya Düzenine Geçiş
Soğuk Savaş döneminde iki kutuplu bir dünya vardı ve ABD'nin Türkiye üzerindeki etkisi daha belirgin bir şekilde hissediliyordu. Ancak günümüzde dünya, çok kutuplu bir yapıya evrildi. Çin, Rusya ve diğer bölgesel güçler, ABD’nin tek başına karar almasını ve bunu tüm dünyaya dayatmasını zorlaştırıyor. Türkiye, bu çok kutuplu düzende ABD’ye alternatif ilişkiler geliştirme potansiyeline sahip.
Rusya ile enerji alanında, Çin ile ticaret ve yatırım alanında kurduğu bağlar, Türkiye’nin ABD karşısında daha bağımsız bir politika izleyebilmesine olanak sağlıyor. ABD, Türkiye’ye ambargo uyguladığı takdirde, Türkiye'nin bu yeni dünya düzeni içinde alternatif stratejik ortaklıklar kurması muhtemeldir. Özellikle Rusya ve Çin ile daha yakın ilişkiler geliştirme olasılığı, ABD'nin Türkiye’ye karşı daha dikkatli bir politika izlemesine neden olmaktadır. Ambargo yerine diplomatik yolların tercih edilmesi, iki ülke arasındaki dengeyi koruma çabalarının bir sonucudur.
NATO ve Ortak Savunma Politikaları
Türkiye, NATO’nun en önemli üyelerinden biridir ve bu ittifak içinde kritik bir rol oynamaktadır. ABD, Türkiye’yi NATO’dan dışlayacak veya zayıflatacak bir hamle yapmayı göze alamaz. Türkiye’nin NATO'dan uzaklaştırılması, ittifakın güney kanadını ciddi bir şekilde zayıflatır ve Rusya gibi aktörlerin Akdeniz’e daha fazla nüfuz etmesine yol açar. ABD'nin, Türkiye'ye ambargo uygulaması NATO içinde de büyük bir çatlağa yol açabilir.
Sonuç olarak, ABD’nin Türkiye’ye ambargo koyamamasının ardında birçok farklı ve birbiriyle ilişkili faktör bulunmaktadır. Tarihte, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında uygulanan ambargo Türkiye’ye kısa vadede zorluklar yaşatmış olsa da, uzun vadede Türk savunma sanayinin kendi ayakları üzerinde durma zorunluluğuna büyük bir itici güç olmuştur. O dönem Türkiye, başta hava kuvvetleri olmak üzere birçok alanda dışa bağımlıydı. Ancak geçen yıllar, Türkiye’nin ders çıkararak kendi bağımsız savunma kapasitesini geliştirdiği bir sürece tanıklık etmiştir. Bugün ise Türkiye, yerli ve milli teknolojilere dayalı savunma sanayiinde büyük ilerlemeler kaydetmiş, dünyanın dikkatini çeken SİHA ve İHA teknolojileriyle bölgesinde askeri bir güç olarak kendini kanıtlamıştır. Bu gelişmeler, Türkiye’nin sadece askeri anlamda değil, ekonomik ve diplomatik olarak da dış baskılara karşı daha dirençli bir pozisyona gelmesine yol açmıştır.
1970’lerde yaşanan ambargo krizinin ardından Türkiye’nin Batı’ya bağımlılığını azaltması, alternatif tedarik zincirleri oluşturması ve çok yönlü dış politikalar benimsemesi, ABD’nin olası bir ambargo kararını uygulamayı düşünürken daha dikkatli olmasına neden olmaktadır. Çünkü böylesi bir ambargo, Türkiye’yi daha fazla Rusya, Çin ve diğer alternatif güç merkezleriyle iş birliği yapmaya teşvik edecektir. Özellikle son dönemde Rusya ile enerji ve savunma iş birlikleri, Çin ile ticari ve ekonomik anlaşmalar Türkiye’nin çok kutuplu dünya düzenine adapte olma kapasitesini artırmıştır. ABD’nin tek taraflı bir ambargo kararı, Türkiye’yi Batı’dan koparacak bir hamle olarak algılanabilir ve NATO içindeki dengeleri de sarsabilir.
NATO ittifakı, Türkiye’nin savunma politikalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynasa da, Türkiye’nin bölgede bağımsız hareket etme kapasitesi ABD’yi dikkatli olmaya zorlamaktadır. Ortadoğu’daki karışıklıklar, Suriye’deki iç savaş, Doğu Akdeniz’deki enerji çekişmeleri ve özellikle terörle mücadele politikaları, ABD’nin Türkiye’ye olan ihtiyacını daha da artırmıştır. ABD’nin, Türkiye’ye uygulayacağı bir ambargo, Türkiye'nin NATO’dan uzaklaşmasına ve ittifakın güney kanadında büyük bir boşluk oluşmasına neden olabilir. Bu boşluk ise, Rusya gibi aktörlerin bölgeye daha fazla nüfuz etmesi için bir fırsat yaratacaktır. NATO’nun doğu kanadında Türkiye gibi bir müttefiki kaybetmek, ABD ve Batı için stratejik bir kayıp olacaktır. Bu nedenle ABD, Türkiye’ye karşı diplomatik yolları tercih etmek zorundadır.
Ekonomik açıdan da Türkiye-ABD ilişkilerinin karmaşık ve birbirine bağımlı bir yapıda olduğunu göz ardı etmemek gerekir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi ve ABD’li şirketlerin Türkiye’deki yatırımları, ambargonun sadece Türkiye’ye değil, ABD’ye de zarar verebileceği gerçeğini ortaya koyuyor. Örneğin Türkiye, ABD için önemli bir enerji koridoru ve ticaret ortağıdır. Bu nedenle, Türkiye’ye yönelik bir ekonomik ambargo, ABD’nin Avrupa ve Asya’daki enerji güvenliği ve ticaret stratejilerini de doğrudan etkileyecektir. Ambargo kararının yaratacağı ekonomik istikrarsızlık, sadece Türkiye’yi değil, bölgesel ve küresel ekonomik dengeleri de bozabilir. Ayrıca Türkiye, farklı ekonomik iş birlikleriyle ABD’ye karşı alternatifler geliştirebilir.
ABD’nin uygulayacağı bir ambargo, Türkiye’yi Rusya, Çin, Hindistan gibi diğer büyük ekonomilere yönlendirebilir ve bu da ABD’nin küresel ekonomik etkisini zayıflatabilir. Bu noktada ABD’nin Türkiye’ye yönelik uygulayabileceği bir ambargonun sadece Türkiye’ye değil, ABD’nin kendisine ve küresel dengelere zarar vereceği açıkça görülmektedir. ABD’nin Türkiye’ye yönelik ambargo uygulama gücü, geçmişte olduğu kadar etkili değildir. Türkiye’nin savunma sanayii, ekonomik bağımsızlığı ve çok yönlü dış politikası, ABD’nin ambargo kartını oynamasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, Türkiye-ABD ilişkilerinde diplomasi ve müzakere yollarının ön planda olduğu bir süreç devam etmektedir.
Türkiye, bölgesel güç olarak kendi çıkarlarını gözetirken, ABD ile olan ilişkilerinde dengeyi koruma çabasını sürdürmektedir. Ambargo tehdidinin bu dengeyi bozmak yerine, daha yapıcı bir diyalogla çözüm yolları aranması, hem Türkiye hem de ABD için daha faydalı olacaktır. Sonuç olarak, Türkiye’nin stratejik konumu, savunma sanayindeki bağımsızlığı, çok kutuplu dünya düzenine adaptasyonu ve ekonomik ilişkilerinin derinliği, ABD’nin Türkiye’ye yönelik bir ambargo uygulamasını zorlaştıran başlıca nedenlerdir.
Geçmişte Kıbrıs Barış Harekatı sırasında yaşanan ambargo krizi, Türkiye’nin savunma ve dış politika stratejilerini yeniden şekillendiren bir dönüm noktası olmuş ve Türkiye’yi daha güçlü ve bağımsız bir aktör haline getirmiştir. Bu bağlamda, ABD’nin Türkiye’ye ambargo koyması, iki ülke ilişkilerini daha da zora sokacak ve küresel dengeleri sarsacak bir hamle olacaktır. Bu nedenle, diplomasi ve karşılıklı çıkarlar doğrultusunda hareket etmek, hem Türkiye hem de ABD için en uygun seçenek olarak karşımızda durmaktadır.