Her canlı emsalsiz mükemmeliyette yaratılmıştır. Hayatiyetini sağlıklı olarak sürdürebilmesi yaradılıştaki dizaynın korunmasına bağlıdır. Uzuvların herhangi birinde olan arıza tedbir alınıp giderilmezse kanser hücresinin bütün bünyeyi sarıp ölüme sürüklemesi gibi sıçrayıp yayılma istidadında olan virüsler felakete sebep olur:

"Ayağına dikenler saplanacak. karşına kandan-irinden deryalar çıkacak. Binlerce, yüzbinlerce kabus üzerine çullanacak. Sen yine derin bir şevk, fevkalade bir metanetle gözünü diktiğin kalb-i umuminin tamiri ufkuna durmadan ilerleyeceksin."(Fethullah Gülen)

İnsan vücudunu teşkil eden yüz trilyon hücrenin her 11 ayda bir yenilenmesi ama yalnızca beyindeki yüz milyar nöronun ömür boyu yenilenmeyip aynı kalması beynin fonksiyonunun ne kadar öneme haiz olduğunun bariz bir göstergesidir. Beyne giden oksijen azlığı , sigara, uyuşturucular, stress.. gibi risk faktörleriyle nöron sayısının hızla azalması insan için en tehlikeli hastalık olan alzaimer'a sebep olacağı gibi tarih bilincinden yoksun, gelecekle ilgili stratejik yol haritasını doğru kurgulayacak kılavuzdan mahrum, beyin mesabesindeki eğitim faaliyetlerini ihmal eden toplumlar, maddeten ve manen rakiplerinin gerisinde kalarak hedefledikleri muasır medeniyet seviyesini aşma, onlar için sadece bir hayalden ibaret kalacaktır. Bunun yanında projelerin hayata geçmesi, fikirlerin gerçeğe dönüşmesi, alanında uzmanlaşmış nitelikli insanların bünyenin her yerinde fonksiyonlarını eda etmesiyle mümkündür.

Dünya, asrımıza gelinceye kadar milletlerin farklı desen ve motiflerinden oluşan fikirlerle bezenmişti. Ancak iletişim teknolojileri ve sosyal ağlar yeryüzünü globalleştirdi ve tek Dünya hakimiyeti yolunu açtı. Sınırların kalktığı, kültürel fetihlerin coğrafyaları yeniden dizayn ettiği, fiziki gücün despotluk ve baskı aracı olarak kullanıldığı günümüzde, haklı olmanın üzerimize yüklediği ağır mükellefiyet sancısını, "mazlum ve mağdur esir ve köle milletler"in zincirlerini parçalayıp yeryüzünü "Gül Devri"nin kardelen fidanlarıyla donatmak sevdasını iliklerimize kadar hissetmek, şakakların zonklamasını gerektiren ağır bir mesuliyettir:

" Azap saçlarıma ak,
Yüzüme çizgi serdi.
Ruhumu çırılçıplak,
Soyup çarmıha gerdi." (Necip Fazıl)

Hayret, şaşkınlık ve hayranlıkla izlediğimiz teknolojik yeniliklerin zihinlerimizi allak-bullak ettiği günümüzde turizmden sağlığa, gıdadan finansa yeniden ele alıp teknolojik gelişmelere ve rekabet şartlarındaki düzenlemelere göre up-grade etmemiz gereken bütün alanlar çok komplike bir eğitim altyapısını gerektirmektedir. Küresel ısınmadan gıda zehirlenmelerine, terörizmden yaşlanmaya dünyamızı alev topu gibi saran, toplumları felaketin ateşten çemberiyle çarmıha geren bir hayli felaket ortak çalışmayı ve birlikte çözümler üretmeyi beklemektedir. Yangının kıvılcımları bütün ülkelerin eteklerini tutuşturmuşken, duyarsızlığımız sebebiyle tosladığımız hadiselerin oluşturduğu yarıklardan su alıp hepimizi batışıyla ölüme sürükleyecek hayat gemimizi sahil-i selamete çıkarmanın mücadelesini vermek yerine eski alışkanlıkların dar kalıplarıyla çeşme başı lakırdılarına devam edip ufak bahanelerle kapışmak akl-ı selimle ne denli uyuşur. Sinek vızıltısına eşdeğer basit anlaşmazlıklar yüzünden muhteris canavarların oyununa alet olmak aklın makul hangi kuralıyla bağdaşır.

Kıskançlık, ufuksuzluk, cehalet, ihtilaf, kaynakların verimli kullanılamayışı ve organizasyon eksikliği sebebiyle insanlığın büyük bir kesimi fakirlik, sefalet ve hastalıklarla perişan bir ömür sürdürmekte, bir kısmı da azgınlaşmış hissiyatlarıyla zulüm ve sefahet balçıklarında depreşip kudurmaktalar. Halbuki sevgi, strateji, sinerji, sabır ve sebatla örgülenecek ibrişim ağından atlaslarla yeryüzü medeniyetini ümranla taçlandırmak, sadece mazlum ve mağdur kitlelerin dua ve hayali değil, asırlardır mahzun ve mükedder zafer ışıltılarının parıltılarını gözleyen Şefkat Peygamberi'nin tebşiratında tüllenen bir gonca gülün üzerindeki şebnem, şu alev topuna dönmüş "Hüzün Gezegeni"ndeki bunalımlardan feryad eden ruhlara nefes aldıran bir meltem:

"Bir hayalim vardı çok eski yıllarda. Bir gurup vakti gürül gürül yukarılara doğru. Masmavi bir semada ve arkamdaki pırıl pırıl izlerle yükseleyim arkadaş ayların bulunduğu ülkeye. Ve kucaklayıp getireyim bir hilal ülkemin karanlık gecesine."(Fethullah Gülen)