Hala Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı olarak görmek isteyen bir kitle var! Hangi yeniliğinden, hangi hizmetinden, icraatından, hangi vizyonundan dolayı daha da yükselmesini isteyebiliyorsunuz? Dünkü yazımda İstanbul’u ne hale getirdiğini örnekleriyle anlatmıştım. Tek şehri bile yönetemeyen hatta bulunduğu yerden daha geriye götüren bir insana, ülke teslim etme hayalleri kuruyorsunuz.
İBB’nin değil “sadece kendisinin” reklamını yapmaktan başka görevi olmayan PR şirketinin direktiflerine uyan İmamoğlu, vatandaşa kameralar önünde yapmacık sevgi gösterisinde bulunmaktan, kameraların olmadığı ortamlarda ise masum insanların işine son verip ya akrabalarını ya kandile hizmet eden terör yandaşlarını ya da onların akrabalarını işe almaktan başka ne yapıyor tam olarak?
Halk, algı belediyeciliği değil hizmet belediyeciliği istiyor! Tribünlere oynayan futbolcu gibi, sabah akşam kameralarla gezip reklam yapan ama sahada hiç icraatı olmayan bir başkan görmek istemiyor!
Ekonomik krizden ve hayat pahalılığından şikâyet edip bir milletvekili kendi imkanlarıyla yurtdışında tatil yaparken yediği yemeği paylaştığı diye ortalığı ayağa kaldıran güruh, İmamoğlu’nun İstanbul’u kaderine terk edip sürekli keyif çatmasını, tatile gitmesini eleştiremiyor! Ak Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, Monaco Yat Kulübü’nde yediği ıstakozu paylaştı diye linç ettiniz.
“Pahalılık yüzünden tatile bile gidemiyoruz” isyanları içindeyken görevini kötüye kullanıp sürekli tatile çıkan İmamoğlu’na tepki göstermediniz. Şebnem Bursalı sanki TBMM binasındaki odasında “deste deste para sayıp valizlerle taşıtıp bir de bu paraların hesabını verememiş gibi(!)” ona ÖZÜR DİLETTİNİZ!
Üstelik Şebnem Bursalı, milletvekili olmadan önce de aynı hayatı yaşıyordu. ATV Ankara Temsilcisi olarak zaten maddi anlamda iyi bir kazanç elde ediyordu. 30 yıllık gazeteci olan Bursalı, sizin deyiminizle “bizim vergilerimizle aldığı maaşla” ıstakoz yiyecek konuma gelmedi. Buna rağmen yapmadığınızı bırakmadınız. Ama belediyenin bütçesini hizmet yapmadığı halde “yok eden” İmamoğlu’na asla hesap sormadınız, açıklama yapmasını istemediniz. Hatta utanmadan “Biraz da Ekrem başkanım soysun” dediniz!
CHP’li başkanlar tarafından yönetilen belediyelere bağlı semtlerde İSPARK saat ücreti 70 TL iken Ak Partili başkan tarafından yönetilen Pendik’te saat ücreti 20 TL. Pendik Halk Pazarı’nın sadece cumartesi günleri açılan otoparkında bile ücret alan İBB, bir de bunu “hizmet” olarak gösterip reklamını yapıyor.
Gelecek nesillere armağan edilmiş ve bugünün insanının hayatını kolaylaştırmış olan köprüler ve otoyollardan, borcu bitene kadar alınacak ücretleri bile eleştiren halk, kendi mahallesindeki pazarın otoparkına ücretli park etmeyi dert etmiyor!
Kendi imkanlarıyla vekil olmadan önce de gittiği yere tatile giden Bursalı’ya “yetim hakkı yedi” iftirasını atarken İmamoğlu’nun, 45 gazetecinin içinde bulunduğu 73 kişilik grubu, 15 milyona yakın masraf yaparak Roma’ya götürmesine neden sesiniz çıkmadı? Roma tatili için milletin parasıyla uçak kiralayıp 5 yıldızlı otellerde ağırlayan İmamoğlu’na, yine bizim vergilerimizden oluşan paraları valizlerle nereye taşıdığının hesabını neden sormadınız?
Halkın vergileri bu kadar umurunuzda ise önce İstanbul perişan haldeyken 516 milyar TL’nin nereye harcandığını neden sormuyorsunuz? Hala kimler tarafından soyulduğunuzu anlamayacak mısınız? Hoş, bindiği otobüsün, bakımsızlıktan yanma ihtimalini göze alarak içinde yolculuk yapan, klimasız metrobüslerde tıkış tıkış gideceği yere terden sırılsıklam gitmekten rahatsız olmayan, buna rağmen İmamoğlu’nu ikinci kez başkan seçen İstanbul halkı, PKK’lılar tarafından işletilen İSPARK ücretlerini takar mı? Sanmam…
Sizin meseleniz hiçbir zaman bu halkın vergisi, ülkenin milli serveti, yetimin hakkı olmadı. Tek meseleniz ideolojinizdi, ne pahasına olursa olsun kendinizden olanı desteklemekti ve böyle de devam edeceksiniz.
Ne yazık ki gençlerin de zihnini yalanlarınızla bulandırıp ülkeye zarar vermelerine sebep oluyorsunuz. O gençlerden aklını kullanabilenler ve objektif gözlem yapanlar anladı ki belediyelerde bunları yapıyorsanız iktidar olursanız kendi ideolojinizi paylaşmayan tek bir insanı bile istihdam etmeyeceksiniz. Halkı hem soyup hem de ellerindeki tüm imkanlardan mahrum bırakacaksınız.