Çocuklardan doğal olmayı öğrenebiliriz. Çünkü onlar gerçek duygularını saklamak için maske kullanmazlar. İçlerinden nasıl geçerse öyle konuşur ve davranırlar. Gülümsemeleri ve ağlamaları gerçektir. Küstüklerinde ve kırıldıklarında hemen belli ederler. ..
Çocuklardan doğal olmayı öğrenebiliriz. Çünkü onlar gerçek duygularını saklamak için maske kullanmazlar. İçlerinden nasıl geçerse öyle konuşur ve davranırlar. Gülümsemeleri ve ağlamaları gerçektir. Küstüklerinde ve kırıldıklarında hemen belli ederler. Peki, bazen biz de öyle yapsak kötü olur mu? Hiç sanmıyorum. Zira, sürdürülebilir başarıların temelinde doğallık vardır.
Çocuklardan sadeliği öğrenebiliriz. Onların hayatında fazlalık yoktur. Her gün kafalarında milyonlarca plan ile uyanmazlar. Yemek, uyku ve oyun gibi birkaç temel ihtiyacı gidermeye çalışırlar. Mesela ünlü, zengin ve güzel olmak için kendilerini strese sokmazlar. Biz de öyle yapsak fena olmaz. Zira, hayatımızı çekilmez kılan şeyler çoğunlukla hayatımızdaki fazlalıklardır.
Çocuklardan iyimserliği öğrenebiliriz. Onlar ne olursa olsun birkaç dakika sonra gülmeye kaldıkları noktadan devam edebilirler. Geleceğin güzel olacağına inançları tamdır. Ellerindekini kaybetme korkuları ile hayatlarını mahvetmezler. Belki bizler de bu durumdan ders çıkarmalıyız. Zira, kendi iyi zannettiklerimizi değil hayatın gerçeklerini sevmeye başlamak bizim için en iyisi olacaktır.
Çocuklardan insanlarla çıkarsız bir ilişki kurmayı öğrenebiliriz. Onların ilişkileri kar amaçlı değildir. Kazan kazan ilişkisinden öte yaşantı zenginleştirmeye ve farkındalık yaratmaya dayalı bir etkileşimden yanadırlar. Bizler de etrafımızdaki insanlara bir anlığına bile olsa ne verir ne alır gibi değil de bizim yaşantımızı ne kadar zenginleştirebilir gibi bakarsak onlarla daha güçlü ilişkiler kurabiliriz.
Çocuklardan hoşgörülü olmayı öğrenebiliriz. Onlar kimsenin rengini, dilini, dinini ve kıyafetini sorun etmezler. Hayatlarında her türlü insana yer vardır. Bu hoşgörüleri sayesinde hiçbir iyi fırsatı kaçırmazlar. Hiçbir iyi insanın üstünü çizmezler. Biz yetişkinler de bu tavrı benimsemeliyiz. Zira, ancak farklılıkları sorun gibi görmeyi bıraktığımız gün rahat bir nefes alabiliriz.
Çocuklardan eşitliği ve adaleti öğrenebiliriz. Onlar kimseden üstün olduklarını düşünmezler. Zengin ve fakir ayrımı yapmazlar. Statünün ne olduğunu bilmezler. Bu düşünce yetişkinler için de kurtarıcıdır. Kendimizi toplumun anlamlı bir parçası olarak görmemiz için gereklidir. Bu sayede zihnimiz tanıştığı her insana not veya statü vermekle yorulmayacak ve sağlıklı işleyecektir.
Çocuklardan dürüst olmayı öğrenebiliriz. Çocuklar yalan söylemezler. Çoğu biz öğretene kadar yalanın ne olduğunu bile bilmez. Biz yetişkinler ise kendimiz başta olmak üzere herkesi kandırmaya çalışıyoruz. Halbuki algı yaratma işini bırakıp gerçek durumlara dayalı gerçek ilişkiler kurmaya başlamak ruh sağlığımızı ve saygınlığımızı korumanın en iyi yoludur.