İnsan ruhunun üç özelliğinden bahsedilir. Bunlar düşünmek, öfkelenmek ve arzulamaktır. İnsan; akıl, aslan ve domuzun birlikteliğidir. Domuz arzuları, aslan ise öfkeyi temsil eder. Akıl domuzu terbiye edemez. Ama aslanı terbiye ederse aslan da domuzu kontrol edip doğal bir denge oluşturabilir.
İnsan ruhunun üç özelliğinden bahsedilir. Bunlar düşünmek, öfkelenmek ve arzulamaktır. İnsan; akıl, aslan ve domuzun birlikteliğidir. Domuz arzuları, aslan ise öfkeyi temsil eder. Akıl domuzu terbiye edemez. Ama aslanı terbiye ederse aslan da domuzu kontrol edip doğal bir denge oluşturabilir.
Öfke, insanın kendisini savunması için gösterdiği bir tür refleks ya da intikam alma duygusu olarak tanımlanır. Aristoteles tehlike anında bizi koruyan en önemli duygunun öfke olduğunu söyler. Öte yandan kime ne kadar ve ne zaman öfkeleneceğimizi bilmek yani aslanı kontrol etmek çok zordur.
Öfke gereklidir. Ondan tamamen kurtulmamıza gerek yoktur. Kur'an'da Allah'ın, peygamberlerin ve müminlerin öfkelendiklerine dair ayetler vardır. Kuran, dine karşı olumsuz tavrı olan kişilere bir tepki olan öfkeden bahsettiği gibi insani olan öfkeden de bahseder.
Ellerinde delil olmadığı halde ayetlere karşı çıkanlar Allah'ı öfkelendirmiştir, Hz. Musa kavmini puta tapar gördüğünde kızmıştır, Hz. Yunus, kavmi inanmadığı için öfkelenip onu terk etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v) çevresindekilere katı davranması durumunda yaşanacaklar konusunda uyarılmıştır.
Allah, öfkelerini yenebilenlere cenneti vaat etmektedir. Vaat büyük olunca görevin zor olduğu düşünülebilir. Peki öfke nasıl kontrol edilip yenilebilir? Bunun kolay bir yolu yok. Çünkü öfkenin aklı devreden çıkaran bir yanı var. Mesela nasihat öfkeli insanı daha çok kızdırabilir.
İslam alimleri öfkenin sebepleri olarak; haksızlık, kendini beğenme, cimrilik, kıskançlık, alaycılık gibi pek çok alt sebep belirlemiştir. Haksızlık öfke nedeni olabilir ama cimrilik nasıl öfkelendirir? Cimri kişi malından kaybettiğinde öfkeye kapılabilir. Burada öncelikle cimriliği tedavi etmek gerekecektir.
İslam alimleri ruh sağlığına beden sağlığı gibi rasyonel yaklaşmıştır. Onlar tedavi yöntemi olarak günümüzün bilişsel-davranışçı terapisine benzeyen bir yöntem uygulamışlardır. Yani öfke varsa öfkenin temelindeki yanlış fikirleri düzeltmek gerekir. Yanlış fikir yanlış duygu ve davranışa götürmektedir.
Mesela bir insan bilgisinden dolayı büyüklenip başkalarına kızabilir, ilmi ile övünebilir. Ama detaylı düşündüğünde; ondan büyük alimler olduğunu, ilminin ona sorumluluk getirdiğini, sandığı kadar değerli olmayabileceğini, hafıza ile ilgili bir hastalığa yakalanıp onu kaybedebileceğini anlar. Sakinleşir.
Soyu ile övünen; bu tavrı konusunda derinlikli düşünmeye başlayınca kendi soyundan günahkar kimselerin de olduğunu ve dedelerinin erdemli davranışlarının ona bir faydasının dokunmayacağını anlar. Bu durum onun kendisini gerçekçi bir şekilde tanımlamasına yardımcı olur. Kendine odaklanır.
Öfkenin önemli bir özelliği aklı devreden çıkarması olduğu için öfke anında yapılabilecek şeyler sınırlıdır. İslam alimleri öfkenin yırtıcı bir hayvana benzediğini ve insan doğası için gerekli olsa bile gereksiz yere uyandırılmaması gerektiğini vurgular. Yapay öfke oluşturmamaya özen gösterilmelidir.
Peygamberimiz (s.a.v) ise aşırı öfke anında yapılacaklar listesi vermektedir. Buna göre; susmak, besmele çekmek, oturmak, yatmak, abdest almak, toprağa temas etmek, dua ve zikir ile meşgul olmak insanı sakinleştirebilir. Sakinleşmek zorundayız çünkü öfke sorumluluğu ortadan kaldırmamaktadır.
Öfke gerekli olsa da aşırısı hayatı insanın kendisi, ailesi ve çevresindeki diğer kişiler için çekilmez hale getirebilir. Özellikle idareciler insanlara iş yaptırmak zorunda oldukları için bitirilmesi gereken işin stresi ile öfkelerinin dozu artar. Bu durum bütün kurumu etkiler.
Öfke kontrolünde akıl ve inanç temelinde bir ahlak anlayışı inşa etmek işe yarayabilir. Öfke boşuna uyandırılmamalı, nedenleri araştırılmalı, öfke anında yapılacaklar öfkeli değilken düşünülmeli, peygamberimizin pratik tavsiyeleri uygulanmalı ve Allah'ın cennet vaadi akılda tutulmalıdır.