Hem kamuda hem de özel sektörde iyi okullarımız ve üniversitelerimiz var. Mesele bu iyi okulların sayısının arttırılması. Avrupa’da İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Romanya, Polonya gibi ülkelerde bulunan farklı liselere kısa süreli ziyaretler gerçekleştirme imkanı bulmuş biri olarak avrupalı okullarınbizden öğrenebilecekleri şeyler olduğunu söyleyebilirim.
Hem kamuda hem de özel sektörde iyi okullarımız ve üniversitelerimiz var. Mesele bu iyi okulların sayısının arttırılması. Avrupa'da İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Romanya, Polonya gibi ülkelerde bulunan farklı liselere kısa süreli ziyaretler gerçekleştirme imkanı bulmuş biri olarak avrupalı okullarınbizden öğrenebilecekleri şeyler olduğunu söyleyebilirim.
Amerikalı eğitim felsefecisi Noddings en iyi eğitim kurumunun aileye en çok benzeyen eğitim kurumu olduğunu söyler. Okullarımız samimiöğretmen-öğrenci ilişkileriile ön plana çıkıyor. Öğretmenlerimiz öğrencilere ve öğrenci sorunlarına yönetmelik ve yönlendirmeye gerek olmadan sahip çıkıyor. Avrupa'da bu durum daha çok teknik. Sahiplenme ön planda olmuyor. Yönetmelik ön planda.
Almanya'da sorun yaşayan öğrenciler arabulucu öğretmenlere gidiyor. Türkiye'de ise bir disiplin süreci olduğunda bütün öğretmenler süreci sonuna kadar takip ediyor. Öğretmenler koridorda üzgün duran bir öğrenciye çok daha rahat dokunabiliyor ve müdahale edebiliyor. Öğrenciler ise öğretmene olan saygılarını pek çok yolla gösterebiliyorlar. Öğretmenin yanında sigara içen öğrenci lise seviyesinde yok.
Şunu da eklemek istiyorum ki Avrupa'daki liselerde bazı sınıflar dikkat dağıtıcı ve karışık geliyor bana.Bu sınıflar müzeleri andırıyor. Hala tepegöz ve CD çalar var. Eskiden beri kullanılan teknolojiler bir arada. Bizde sınıfta dikkati dağıtan bir şey yok. Sınıfa girdiğinizde akıllı tahta ve sıralar dışında bir şey görmüyorsunuz. Diğer şartlardan bağımsız olarak bu durum olumlu görünüyor.
Kaliteli bir eğitime giden yol öğrenci ve öğretmen ilişkisi ile yakından ilişkili. Bu anlamda bizde bozulmamış bir ruh hala mevcut ve bu ruha daha çok destek verirse disiplin, saygı ve sevgi temelli bir eğitim sitemi kurup örnek olabiliriz. Avrupalılar da bu güzel okul ikliminden faydalanmak için bizi tercih etmek isteyebilirler. İmkansız bir durum gibi gözükmüyor ama üzerinde çalışılması gereken bir durum.
Gelelim üniversite eğitimine: Birleşmiş Milletlerin 2018 verilerine göre Türkiye dünyada en çok uluslararası üniversite öğrencisine sahip 10. ülke.İngiltere'de 500.000 civarında yabancı öğrenci varken bizde bu sayının 150.000 civarında olduğu söyleniyor.Tabi bu öğrencilerin 30.000 kadarı Suriyeli. Öte yandan yurt dışına eğitim almak için giden öğrenci sayımız da her yıl 100.000 kadar olmaktadır.
Sayılar ümit verici. Fakat daha derin analizlere de ihtiyaç var. Fakir ülkelerden ve burslu öğrenci alıyoruz. Yani alınan öğrencilerden büyük paralar kazanmıyoruz. Yurt dışında tercih ettiğimiz ülkeler ise pahalı ülkeler. Yurt dışına 100.000 kişi göndermek için 2 milyar dolar harcarken bize gelen 150.000 kişiden 1 milyar dolar kazanıyoruz. Yani bu işten her yıl 1 milyar dolarzarar ediyoruz.
Üstad Necip Fazıl 'Nitelik niteliğin içinde aranır' der. Bizdeki yabancı öğrenci sayısında da durum böyle. Yurt dışından gelen çok öğrenci var. Sonuç olarak yurt dışından en iyi öğrenciyi bedava alacaksak o öğrenciye Türkiye'de kalması için de bazı imkanlar sunmalıyız. Ortalama öğrenciyi ise sadece ortalamadan yüksek eğitim ücreti ile almalıyız.