BIÇAKÇI bir tanıdığım vardı. Gençlik dönemlerimdi. Sık sık dükkânına uğrar zevkle yaptığı işleri izlerdim. Bıçak olacak malzeme tabaka halinde gelir, onlar belirli ölçülere göre tasnif edilir daha sonra ise maksada uygun olarak ölçülendirilip işleme alınırdı.
BIÇAKÇI bir tanıdığım vardı.
Gençlik dönemlerimdi. Sık sık dükkanına uğrar zevkle yaptığı işleri izlerdim.
Bıçak olacak malzeme tabaka halinde gelir, onlar belirli ölçülere göre tasnif edilir daha sonra ise maksada uygun olarak ölçülendirilip işleme alınırdı.
Zamanla bu ayrıntılardan sıkıldım.
Ürünün son halini elime alır, dakikalarca incelerdim.
Bundan büyük bir keyif alırdım.
Sonradan kendisinin arif olduğuna kanaat getirdiğim bıçakçı ağabey ön fasıllardan sıkıldığımı ve dikkatimi başka yerlere yoğunlaştırdığımı fark etmekte gecikmedi.
Bir süre gözledi tabi.
Daha sonra uygun gördüğü bir vakit olmalı ki, bana önündeki tabureyi işaret ederek oturmamı istedi.
'Sana göre ben burada ne yapıyorum?' dedi.
Çok kolaydı, hemen cevapladım: 'Bıçak yapıyorsun.'
Kısa bir sessizlikten sonra her kelimenin hatta her harfin hakkını vererek şöyle dedi:
'Ayrıntılara hürmet göstermelisin!'
…
MESELE gerçekten mühimdi.
Ogün bana anlattıklarını asla unutamıyorum.
Süreci bilmeden sonucu yeterince kavrayamayacağımızı, değerlendiremeyeceğimizi, takdir edemeyeceğimizi önemli bir hayat dersi olarak öğretmişti buna.
Sabırsız bir çağın insanlarıyız.
Hızla yarışır gibi yaşıyoruz.
Sadece neticeye bakıyor gelişim evrelerini hiç dikkate almadan hükümler veriyoruz.
Bu ise bizi kısırlaştırıyor.
Fakirleştiriyor.
…
BEBEĞİ görüp onu dünyaya getiren annenin yaşadığı süreçleri dikkate almamak doğru mudur?
Ya öncesinde kurulan hayalleri?
Heyecanları…
Zorlukları…
Doğuma dikkat çekip ölümü ıskalamak olur mu peki?
Sadece ölüye bakmak yeterli olur mu örneğin?
Ölüme bakmayacak mıyız?
Hatta daha da ötesi ölümlülere nazar etmeyecek miyiz?
Bir adım ötesi olan ölümlülerin ölümsüz gibi yaşamalarına kafa yormayacak mıyız?
…
GÜLÜ koklarken onun için emek çeken bahçıvanı unutmak reva mıdır?
Dikenleri hesap etmemek kabil midir?
Toprağı ve suyu unutmak mümkün müdür?
Dahası bunu bizim için yaratan, gözlerimize zevk ve tefekkür banyosu yaptıran Rabbimizin ilim, irade ve kudret gibi sıfatlarını düşünmemek kendimizi hayata kapatmak anlamına gelmez mi?
Bu, tam bir körleşme olmaz mı?
…
DETAYLAR önemli.
Ayrıntılar anlamayı mümkün kılar.
Kolaylaştırır.
Bunu yapamamak hayret ve hayranlık gibi kıymetli hasletleri kaybettireceği gibi bizi şükürsüzlük derelerine de yuvarlar.
Ayrıntılar güzelliktir. Fark edeni de güzelleştirir.
Ufak gördüğümüz parçalar olmazsa bütünlük nasıl sağlanabilir ki?
Mahkeme ayrıntılar olmadan hükmünü bina edemez.
Sanatçı son ayrıntıları tamamlamadan eserini seyirci önüne çıkarmaz.
Şair çıkmaza girdiği son virgülünü koymadan şiirini neşretmez.
Bir hattatın son kıvrımını düşünün, bir müzehhibin son noktayı koyuşunu hesap edin, bir ressamın son fırça darbesini hayal edin, bir ahşap tespih ustasının mikronluk hesaplarını aklınıza getirin, bir gümüş ustasının pürüzleri son kez gidermesini gözlerinizin önüne çağırın.
Bu ayrıntılar olmadan bütüne kavuşabilir misiniz?
Tümele gidebilir misiniz?
Ses sanatçısının sesindeki ince çıkış ve inişleri değil midir şarkının icrasını dinlenir kılan?
Bir terzinin son düğümü atışı ve yine son provası mesela…
Teferruat önemlidir.
Tafsilat mühimdir.
Ancak burada elzem olan gerekli ayrıntılar ile işi boğan lüzumsuz detayları birbirinden ayırmalıdır.
Bu ise yoğun bir dikkat ile rikkatli bir kalbi zorunlu kılar.
O halde bir kez daha bıçakçıya rahmet dileyerek tekrar edelim: 'Ayrıntılara hürmet etmelisin.'
Sonuca saygı gösterdiğini söyleyen sürece ve ayrıntılara da aynı ihtimamı göstermelidir.
Ya Selam!